3 harfliler korkutuyor!
Duymuşsunuzdur muhakkak, Kur’an’da geçen cinler taifesi halk arasında üç harfliler olarak tabir ediliyor. Fıkhi açıdan bu terim yanlış olsa da biz bu yazımızda cinleri veya bu terimin fıkhi boyutunu konuşmayacağız. Konumuz bir başka 3 harfliler olacaktır.
Hepimiz hangi market zincirinden bahsettiğimizi gayet iyi biliyoruz.
Bakıyoruz ki Kuran'da geçen cinlere ‘3 harfliler’ diyenler şimdilerde zincir marketlere bu ismi takmış. Anlaşılan gerçek korku kimlermiş belli oldu. ‘Nasıra basmak’ deyimi tam olarak ekonomi nasırı olmuş durumda. Bunun kadar acı veren bir durum yok maalesef. Öyle ki toplumun ekseriyetinin kırmızı çizgisi ekonomi olmuş. Ne din ne iman ne kutsallara hakaret ne kültür ne de başka bir şey ekonomiye dokununca verdiği acıyı maalesef hissettirmiyor.
Son asgari ücret zammı arifesinde olabildiğince hızlı davranıp etiket fiyatlarını değiştirme mesaisine giren zincir marketler başta olmak üzere birçok sektör asgari ücret zammı yürürlüğe geçmeden zamları uygulamaya başladılar bile. Kişisel sosyal medya hesaplarından paylaşılan fiyat etiketleri birilerinin dikkatine sunulmak istense de maalesef marketlerdeki denetim mekanizması işlemediğinden ötürü bir anlam ifade etmiyor. Bir haberde görmüştüm market alışverişine giden şahsın, ‘ya denetim olur cezayı devlet keser ya da biz vatandaş olarak ceza keseriz’ ifadesi her şeyi anlatıyor aslında. Yetkililer tarafından uygulanan bazı temsili cezalar ise marketlerin kazancının sadece para üstü almayan müşterilerin kuruşlarını bile karşılamayacak meblağda. Denetimlerin temsili, dostlar alışverişte görsün maksadıyla lokal bazı adreslerde uygulandığı, cezaların ise caydırıcı olmaması marketleri ne ürkütüyor ne de hizaya getiriyor.
Üç harfliler denince artık malum market zincirini kastettiğimi bilmenizi isterim. Her şeyi gerçek ismiyle zikretmemek hayatı normalleştirmiyor maalesef.
Hava sıcaklığı derecesinden daha seri bir şekilde etiket değiştiren marketlerin zamları halka gına getirdi. Her fırsatta idareye ve hükümete yüklenenler kendi yanlışlarını veya kendi fırsatçılarını göremez duruma gelmiş. ‘Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sürüklemesin’ ayeti sırrınca toptan reddiye ve toptan karşı çıkma duruşu ne insani ne de İslamidir. Doğruya doğru deyip yanlışın da karşısında durmak erdemli her insanın tavrı olmalıdır. Bu cümleleri dahi siyasi bir refleks olarak görenler olacaktır. Ancak yazımızın başında zikrettiğimiz gibi idarenin denetim yapmaması ve cezai müeyyide uygulamaması fırsatçıların zulmüne ortaklıktır. İdarenin yanlışlarına dahi ‘padişahım çok yaşa’ diyenler kadar zarar veren kimse yoktur. Sadece marketler değil, her kalemde fırsatçılık söz konusu. Kamudan özele, vergilerden cezalara, ulaşım sektöründen gıda sektörüne kadar her alanda zamlar almış başını gidiyor. Ev ve işyeri kiraları ise mülk sahiplerinin insafına kalmış. Kanunla belirtilen zam oranı %25 iken mülk sahipleri kiraları %50, %100, bazıları da %150 zam yaparak olabildiğince acımasız davranıyor. Bu şahıslara Efendimiz aleyhisselamın ‘merhamet etmeyene merhamet olunmaz’ hadisini hatırlatıyor ve onları Allah korkusu ve merhamete davet ediyoruz.
Bir zam furyasıdır ülkeyi sarmalamış durumda. Herkesin elini taşın altına sokması gerekiyor. Bu zamları durdurmanın iki yolu var biri üretim diğeri denetim. Ülkede mevcut enflasyonun içler acısı durumu, TL’nin döviz karşısındaki kur farkı maalesef iki sınıf insan meydana getirdi. Çok zengin ve çok fakir. Neredeyse orta sınıf vatandaşın kalmadığı ülkede üretimin ivedilikle somut adımlarla masaya yatırılması lazım. Üretimde ve tüketimde denetimin olması bir ülkeyi ayakta tutan unsurlardır. Teknolojinin trend meslekler olduğu günümüz bilişim dünyasında üretim neredeyse yok sınırlarında. Çiftçi desteklerinin arttırılması, üretimde istihdam ve istikrarın oluşması için adımlar atılmalıdır. Ekonomik sebepler ve mevcut kur farkının albenisiyle özelikle gençler noktasında yurt dışı göçün yaşandığı ülkemizde önümüzdeki yıllarda genç ve dinamik gücün zayıflayacağı aşikardır. Bazı Avrupa ülkelerindeki genç nüfus kıtlığının, önü alınmazsa bu gidişle önümüzdeki 30/50 yıl içinde ülkemizde de görülmesi kaçınılmaz olacaktır.
Ez cümle üç harfli değip geçmeyelim, üç harfliler ülkeyi üç kuruşluk bir seviyeye getirmek için halkı kemiriyor dikkatli olalım. Sanırım şimdi üç harflilerin ne kadar korkunç olduğunu daha iyi anlamışızdır.
Sosyal ve ekonomik refahın yaşandığı günlerde buluşmak temennisi ile kalın sağlıcakla.
Ömer Aşkın