Bir kavim kendini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez
Ne garip bir zaman diliminde ne garip insanlarla yaşamak mecburiyetindeyiz.
Herkesin bilge olduğu bir zamandayız.
Her bilgiçlik taslayanın kendini filozof, her güce sahip olanın kendini kural koyucu, her ideoloji sahibinin kendini idolog, herkesin haklı herkesin sözde fedakâr olduğu bir çağdayız.
Haksız olan, suçlu olan sadece ve sadece hakkı yaşamaya çalışanlar ve hakka hizmet edenler görülür olmuş. Her şey alt üst olmuş. Rüşvetçi, dalavereci ve yalancıların itibar gördüğü dürüstlük, doğruluk ve hakka taraf olanın dışlandığı bir toplumla beraber yaşamak zorundayız. Öyle bir zaman dilimi ki tabiri caizse hiç kimsenin ne kendine ne de müntesibi olduğu gruba toz kondurmadığı bir zaman dilimi…
Hakkın kabahat, batılın ise erdem olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bir toplum düşünün ki kutsalları kutsadıkları sadece ve sadece nefislerinin hoşlandığı ve çıkarları olmuşsa bu toplumun adına ne demeli, bu toplumun sonu nereye varır düşünmek bile istemem.
Batıl davaları uğruna sadakatle çalışan insan görmek neredeyse yok denecek kadar az, hak için çalışanlar ise yok olmuşlar; çünkü bu toplumun hedefi, gayesi nefsini tatmin etmek dünyalık menfaatlerine ulaşmak olmuştur.
Tarihte ve Kuran-ı Kerim’in bize bildirdiği geçmiş kavimlerin bizden önce yaşamış toplumların helak olma sebepleri olan bütün kötülükler, günahlar, tuğyanlar, furyalar günümüz insanının modası fobisi günlük hayatının bir parçası olmuş. Helak olmuş bütün kavimlerin işlediği büyük kötülüklerin hepsi günümüz toplumunda mevcut ve işlenmektedir. Gel gör ki bu toplum öyle bir hale geldi ki faizcilik, rüşvetçilik, adam kayırmacılık, hak gaspı, zina, fuhşiyat kısacası Allah‘ın insana mutlaka zarar verdiğini bildirdiği ve insanlara haram kıldığı bütün fiiliyatlar günümüz insanında tutku haline gelmiş durumdadır. Buna karşılık azınlıkta olan, hakkı tavsiye etmeye çalışan bu kötülüklerden insanları alıkoymaya çalışan insanlar toplum tarafından insafsızca merhametsizce karalanmakta ve çamur atılmakta ve kötülenmekteler. Daha acı olanı ise kendisini hak üzere gören insanların buna alet olmasıdır: Taassup ve çekememezlikleri yüzünden Allah ve din düşmanı insanların en kötü emellerine alet olduklarının farkında bile değiller.
Bugün dünyanın her tarafında zulme maruz kalan zulme duçar olan Müslüman halklar, hakları elinden alınan ülkeleri talan ve işgal edilen Müslüman halklar maalesef. Bu Müslüman halklar, İslam ve Allah düşmanlarının oyuncağı olmuş, kukla yönetimler tarafından yönetilmektedirler. İşin bir garip tarafı ise bu yönetimlerin Müslüman hakları tamamen beşeri olan ecnebi dünyadan ithal ettikleri sistemlerle yönetmelerine rağmen yaptıkları hatalar işledikleri cürümler İslam’a ve Müslümanlara fatura edilmektedir. Oysaki günümüz dünyasında İslam Şeriatı ile Allah’ın Muhammed aleyhissalatu vesselam ile gönderdiği Kur’an ile yönetilen hiçbir ülke yoktur; lakin yüzyıllardan beridir gayri İslami nizamlarla yönetilen İslam beldelerinde işlenen bütün cürümlerin faturası İslam’a ve Müslümanlara kesilmektedir. Her akıl sahibinin kabul edeceği bir gerçek vardır ki o da insanların yönetildiği sistem, ancak yönetici tarafından esnetilebilir. Gel gör ki insanlar nefislerine hoş geldiği için, ecnebi kanunlarıyla yönetilmek istedikleri için bu karalama hareketlerini, söylemlerini devam ettirmektedirler. Böyle bir toplum iflah olur mu, diye sorulursa bilmek lazım ki;
“Bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.”
Mehmet Tamaç