BÜYÜK DAVA ADAMI
Kalabalıklar arasında yüreğindeki acı yüzüne yansımış, gözyaşları içerisinde cenazeye yetişmeye çalışıyordu...
Tam o sırada orta yaşlı bir teyze; "kızım bu kalabalık ney? Herhalde büyük bir adam vefat etmiş olmalı"
"Evet teyzeciğim büyük bir dava adamını kaybettik demeyeceğim, Cenneti cinana, Rabbi Rahmana uğurladık."
Öyle bir adam ki, davası uğruna candan, maldan, makamdan vazgeçmiş, fani sevdaları Baki olan davasına kurban vermişti.
Onu tanıyan herkes ondaki mütevazı duruşuna, hayran kalmıştı...
Hitabet, belagat, mütebessim ve mütessir sözleriyle gönülleri feth etmişti...
Menfaati uğruna adaleti kurban verenlere...
Karşılıksız iyilik yapamayan bencillere...
Yapılan iyiliklere nankörlükle cevap verenlere...
Çok güzel bir nasihati vardı.
"İbadetlere devam...
Karşılıksız iyilik yapmaya devam...
İhlasa devam...
İnsanların nankörlüklerine sabretmeye devam...
Allah için yapıyoruz o biliyor yeter kimse bilmese de yeter."
Duruşuyla örnek ve önder bir insandı...
Her yönüyle mükemmel bir liderdi...
Tek kelimeyle umudun somutlaşmış haliydi...
Zira böyle bir lidere ihtiyaç vardı.
Ama ne yapalım, firak vakti gelmiş, Rabbim güzel kulunu çok özlemişti...
Bize düşen, yüreğimizin derinliklerine bir mezar kazıyıp acılarımızı oraya gömerek, Mehmet Yavuz gibi liderler yetiştirmektir. Zira toplumu eğiten de, büyüten de kadındır.
Toplumun anası kadındır. Kadın bir eliyle dünyayı, diğer eliyle beşiği sallar.
Öyleyse kalkın ey analar! Bu Ümmetin sizin uyanışınıza ihtiyacı var. Uyanalım ki, uyuyan bir millete diriliş muştusu olabilelim.
Mehmet Yavuz ve gönül dostlarına ithaf olunur. Rahmet ve minnetle anıyoruz.
Konuk Yazar: Esma Akbalık