İÇKİ BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِۜ قُلْ ف۪يهِمَٓا اِثْمٌ كَب۪يرٌ وَمَنَافِـعُ لِلنَّاسِۘ وَاِثْمُهُمَٓا اَكْبَرُ مِنْ نَفْعِهِمَاۜ وَيَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَۜ قُلِ الْعَفْوَۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَۙ ﴿
(Bakara 219)
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِنَّمَا ٱلْخَمْرُ وَٱلْمَيْسِرُ وَٱلْأَنصَابُ وَٱلْأَزْلَٰمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ ٱلشَّيْطَٰنِ فَٱجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
(Maide: 90)
Alkol, birçok hata gibi yıllardan beri cehalet ve dalalet karanlığı içinde kalmış olan bu millet-i İslamiye’nin bünyesine öyle bir işlemiş ki, sanki insanlar fıtraten hastaymış gibi görünüyor. Su gibi içilen ve tüketilen ve her fenalığın dayesi olan içki alışkanlığını görüp üzülmemek mümkün değil. Öyle ki artık İslam coğrafyasının erkekleri gibi kadınları hatta çocukları dahi içki tüketiminde öne çıkmaktadır.
Bütün memlekette kör kütük sarhoş olmak bir kültür haline getirilmiş. Adeta bu geleneğin içinde yer almamak ve bunun karşısında durmak büyük bir ayıp ve cehalet sayılır hale geldi. İşte bu, cehalet karanlığının her insani ve manevi erdemi yok ettiği bir haldir. Alkol ve içki tüketiminin bu millete neye ve kaça mal olduğunu, bunun korkunç ve feci sonuçlar doğurduğunu görmemek için kör ve duymamak için sağır olmak gerekir. Bu olumsuz sonuçların bilhassa İslam coğrafyasında olduğunu bilmek insanı cidden ürkütüyor. Müslümanların ve insanlığın alkol karşısındaki bu zaafı, arzusu ve tüketimi bir çeşit deli saçmalığı ve çılgınlıktır.
Bir yerde bir hırsızlık olsa veya yangın çıksa buna müdahale edecek emniyet ve asayiş muhafızları, polisler, itfaiyeciler hazırda bekletilir. Hatta bir vahşi hayvanın zararını def etmek için dahi görevliler tayin edilir ve bu işe milyarlarca para harcanır. Ama içki, alkol alışkanlığı gibi bir kötülüğe, harama, alışkanlığa, hastalığa ve tehdide karşı; insanlığın sağlığını, huzurunu ve ruhunu bozan bu tehlikeye karşı herhangi bir hareket, hazırlık ve bir önlem ne yazık ki yok. Hatta bu tehlike, tehdit ve zehir, tekel adıyla yasal güvence altına alınmıştır.
Alkolün zararlarını tek tek yazmayı abes görüyorum. Çünkü bunu bilmeyen yok. Kalpte, karaciğerde ve iç organların birçoğunda ciddi ve kalıcı tahribata yol açtığını herkes biliyor ve yer yer de şahit oluyor.
Sarhoş olan biri şuurunu kaybeder. Ve bu halin sonucunda aile hayatı, sosyal hayatı ciddi bir risk altına girer. Sarhoşluk sebebiyle halüsinasyon görmeye başlar. Ve sudan bahanelerle hırsızlık, cinayet gibi sosyal hayatı alt üst eden şeylerin olmasına sebep olur. Bir toplumda işlenen suç ve cinayetlerin ve kazaların birçoğunun sebebi alkolikler ve alkol bağımlılarıdır. Bunun böyle olduğu küçük bir araştırma sonucunda görülmektedir. Bu elim gerçeğin karşısında lakayt kalmak aklı başında hiç bir insana yakışmadığı gibi ehli hamiyete de yakışmaz.
Ve bu gerçeği kabul etmemek bir çeşit sarhoşluktan başka bir şey değildir. Birçok kimse bu alışkanlık yüzünden evine ekmek götürememekte veya israfa girmekte ya da her türlü sahteciliğe başvurmaktadır. Ve böylece birçok kötülük böylece işlenmiş oluyor.
Böylesi bir sonuç son derece normaldir.
Çünkü alkol alan bir insanın o anda doğru düşünmesi imkânsızdır.
Bu şişedeki canavardan kendimizi ve insanlarımızı muhafaza etmeliyiz. Bir benzinin veya tinerin içine düşen bir kıvılcım onu tutuşturduğu gibi içki bağımlısı bir insanın midesine giren o necis içki onun benliğini ve iradesini yok ediyor. O adamın elinde avucunda ne varsa alıp götürüyor. Hata üzerindeki ceketini ve ellerinde olan son lokmayı da elinden gasp ederek alıyor. Bundan başka o adamın sağlığını elinden aldığı gibi mutluluğunu ve aile huzurunu, namusunu, vicdanını ve bütün umutlarını, haysiyetini alıp götürüyor.
Her şeyden önemli olan ve bilhassa aile ve sosyal hayatı ayakta tutan çalışma ve kazanma gücünü yok ediyor. Alkol ve içki üretimi için ne kadar emeğin israf edildiğini düşünmek de lazım. Bu kadar içkinin üretimi için harcanan gıdalar: yiyecek ve içeceği sıralayacak olursak ve bunu rakamlarla ifade edersek dehşetli bir sonuç olduğu görülür. Bu necis içeceğin üretimi için yılda milyarlarca kilo buğday, arpa, çilek, üzüm, erik, patates ve incir gibi yiyecekler harcanmaktadır. Eğer bütün bu fasit ve zararlı üretim olmasaydı insanlar daha doğru düşünebilir ve dünyada aç kalan kimseler, çocuklar hatta aç hayvanlar da dahi kalmazdı. Hatta vahşi bir canavar masum bir yavru ceylana tenezzül etmeyecekti.
Sırf bu alkollü içkilerin üretimi için yüzbinlerle fabrika ve milyonlarca işçi çalışmaktadır. İşte bu işçiler ve fabrikalar milyarlarca ton yiyeceği insanları zehirlemek için üretiyor.
Ve dünyamızın ekolojik dengesini bozacak bir zehir üretiyorlar.
Ve maalesef bunlara karşı hiç bir önlem alınmıyor.
Ve diğer taraftan insanlar neden açlıktan ölüyor ve neden sürekli buğday, pirinç, mısır gibi gıdaların fiyatı yükseliyor diye şikâyet ediliyor.
Tüm bu tespitler, sonuçlar ve tecrübeler bize İslam’ın içkiyi ve sarhoş edici şeyleri yasaklamasının ne kadar isabetli ve yerinde bir hüküm olduğunu gösteriyor. Ve aklın ne kadar büyük bir nimet ve kıymet olduğunu ve onu muhafaza etmek gerektiğini bilen aynı zamanda içkinin haramlığı ve içki içene belirlenen had üzerinden İslam’ın akla verdiği değeri de fark edecektir. Şeytan bile biraz düşünse bu gerçeği görecektir.
İrfan Bayındır (Konuk Yazar)