• DOLAR 34.659
  • EURO 36.358
  • ALTIN 2945
  • ...

Din, felsefe, psikoloji, sağlık ve sosyal hizmetler alanında incelenen birçok kavramlar mevcuttur. Merhamet, bu kavramlardan biridir. Binlerce yıldır, doğu dünyasının kültürel kodlarında yer alan merhamet, son yıllarda batı dünyasında araştırmalara konu olmaya başlamıştır. Öyle ki büyük çapta biriken literatür doğrultusunda merhamet bilimi (compassion science) diye bir alandan da bahsedilir hale gelinmiştir.

Merhamet bilimi, merhametin ne olduğu, nasıl geliştiği, evrensel olup olmadığı gibi sorulara odaklanmaktadır. Merhamet bilimi, merhametin evrimsel ve biyolojik yönünü incelemekte ve duygusal, kültürel ve sosyal boyutlarını araştırmaktadır. Bu konudaki çalışmalara bakıldığında, merhametle ilgili çeşitli metodolojik yaklaşımların benimsendiği görülmektedir.

Bilimsel yöntem ışığında benimsenen yaklaşımlarda, bir tarafta merhamet kavramı evrimsel teori bağlamında tartışılmıştır ve bu teori çizgisinde merhametin fizyo-biyolojik yönü incelenmiştir. Diğer tarafta merhamet kavramı, bir duygu olarak değerlendirilmiş ve çalışmalar sonucunda merhametin duygu yönünün hem olumlu hem de olumsuz öznel etkileri içerdiği belirtilmiştir. Son zamanlarda benimsenen yaklaşımlardan biri de bilimsel yöntem kapsamında merhametin kültürel ve dini perspektiften ele alınması olmuştur.

Merhamet biliminde, merhametin kültür ve din eksenli bakış açısının olumlu bir özelliğe sahip olduğu belirtilmektedir. Kültürel yaklaşım, merhametin toplumsal alandaki yerini önemsemektedir ve merhametin kişilerarası bağın güçlenmesinde çimento görevi gördüğünü vurgulamaktadır. Aynı şekilde, dinî yaklaşımda da merhametin insanda olması gereken temel bir nitelik olduğu ifade edilmektedir. Bu anlamda, din ve kültür temelinde inşa edilen toplumlarda merhametin daha fazla önemsendiği belirtilmektedir. Özellikle de vahiy kaynaklı dinlerde merhametin kutsallığı tekrarla vurgulanmaktadır. Kutsal metinlerde merhametin bir erdem olduğu ve yüce bir değer olarak nitelendirildiği görülmektedir. Benzer şekilde, vahiy kaynaklı olmayan uzak doğu inançlarında da insanların en temel ihtiyaçlarından birinin merhamet olduğu ifade edilmektedir.

Merhamet bilimi çerçevesinde izlenen araştırmalarda, kültürün merhamet üzerindeki rolü incelenmiştir. Bu konuda ön plana çıkan birinci vurgu, kültürel değerlerin merhametin yaşanmasında etkili olduğu gerçeğidir. İkinci vurgu ise, dini inancın merhametin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde etkili olduğu kısımdır. Bu iki temel vurguya göre kültür ve din, insanların yaşam alanlarına yansıyarak görünür hale gelmektedir. Diğer bir deyişle, kültür ve din, toplumların yaşam stillerinin şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu durumun sonucu olarak bireyci (individualist) ve kolektivist (collectivist) olmak üzere iki farklı yaşam stili ortaya çıkmaktadır. Modern yaşam stili, toplumların bireyci, haza odaklı ve egoist bir yaşam tarzı oluşturmalarına zemin hazırlarken; din ve kültürün hâkim olduğu yaşam stili ise toplumun bir arada ve birlikte yaşamasını temel almaktadır. Bu yüzden kültür ve din ikliminin nüfuz ettiği toplumlarda merhametin yer alması ve bu toplumların sokaklarından aile hayatına, okullarından devletin üst kurumlarına kadar hemen hemen her yerde merhametle hareket edilmesi gerekli görülmektedir. Bu manada, İslam’ın sunduğu ilahî kaideler ve bu kaideler neticesinde şekillenen kültür, gelenek ve adetler örnek olarak gösterilebilir.

İslam medeniyetine bakıldığında, bu medeniyetin tarihsel ve sosyal bağlamında merhamete çokça yer verildiği anlaşılmaktadır. İslam medeniyetinde merhametin kaynağı, vahiydir ve Allah’tır. Merhamet, Allah’ın bir ismi ve sıfatıdır. Allah’ın insanda görmek istediği ve insanın hayatına yansımasını emir buyurduğu bir değerdir. İslam dini, aile başta olmak üzere toplumun tüm alanlarında merhametin yer almasını önemsemektedir. Diğer bir ifadeyle ayet, hadis ve diğer kaynaklarıyla İslam medeniyeti, merhametin yaşamın her boyutunda olması gerektiğini belirtmektedir. Bu yüzden çocuklara, yaşlılara, kadınlara, engellilere, yetimlere merhamet edilmesini önemsediği kadar hayvanlara, tabiata ve kâinata karşı da merhametli olmayı gerekli görmektedir.

Sonuç olarak, anlaşılıyor ki, insan yaşamı için gerekli olan değerlerden biri de merhamettir. Paylaşmanın, bir arada yaşamanın ve dayanışmanın temeli merhamet değeriyle atılabilmektedir. Merhamet bilimine göre merhamet, duygusal ve öznel olarak deneyimlendiğinde olumsuz (merhamet yorgunluğu gibi) durumlarla karşılaşabilmektedir.

Ancak kültürel ve dinî açıdan merhametin hayata yansıması çoğu zaman olumlu (merhamet doyumu gibi) sonuçlara götürebilmektedir. Bu yüzden iyilik yapmak, yardım etmek, destek vermek, acıları dindirmek ve bir gönül hoş etmek için kalbi çarpan insanların merhamete dair inançlarının güçlü olması gerekir. Bu inancın kökü ise kültür ve din bileşenlerine bağlı olduğu müddetçe merhamete dair hayaller devam edecektir. Merhamet hayalleri kuran insanların iç dünyasında olduğu gibi dış dünyasında da merhametli davranışlar görünmeye devam edecektir.

Eşref Nas