• DOLAR 34.657
  • EURO 36.355
  • ALTIN 2944.614
  • ...

Milyonlarca vatandaş, her gün Türkiye günlük koronavirüs tablosundaki istatistikleri beklerken yüzlerce sağlık çalışanı ise söz konusu salgınla mücadelede önde giden kahramanlar olarak nitelendirilmeyi hak ettiler. Bir çoğu çocuğuyla/eşiyle/ailesiyle haftalardır görüşemeyen sağlık çalışanı, yaptıklarıyla ve ortaya koyduklarıyla alkışlanarak motivasyon elde etmişlerdir. Ancak unutulmamalıdır ki kahraman misali boy gösterseler de alkışlarla moral bulsalar da sağlık çalışanlarının özellikle de bu günlerde hem ruh sağlığı alanında hem de sosyal bağlamda desteğe ihtiyaç duydukları bir gerçektir. Bu bağlamda, dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülen ve etkisi toplumun tamamında hissedilen koronavirüs salgını nedeniyle bu yazıda sağlık çalışanlarının karşılaştıkları merhamet yorgunluğu ele alınmaya çalışılmıştır.

Merhamet, kişinin kendi yaşadığı veya başkalarının çektiği acının farkında olması ve bu acıyı azaltmak amacıyla eyleme geçmesidir. Merhamet, acıyı fark etmekle başlar, acıyı hafifletmekle son bulur. Merhamet, empati duygusunun varlığıyla ortaya çıkar ve empatinin güçlü olmasıyla merhametli davranışlar gelişir. İslam dini başta olmak üzere pek çok din ve öğreti tarafından merhametin önemli ve gerekli bir nitelik olduğu vurgulanmıştır. Merhametin hem kişinin ruh sağlığı üzerinde etkili olabildiği hem de kişilerarası ilişkilerde ve toplumsal refahın gelişmesinde önemli bir faktör olduğu belirtilmiştir. Yapılan araştırmalarda, merhametin bireyin zihinsel sağlığını, duygusal direncini ve psikolojik iyi oluşunu artırabileceği ve depresyon, anksiyete ve stres gibi olumsuz durumlarla başa çıkmasında etkili olabileceği saptanmıştır. Ayrıca sosyal alanda, kişilerarası ilişkilerde yakınlığın, güvenin ve adaletin tesis edilmesinin yanı sıra korku, öfke, kaygı gibi negatif durumların azaltılması açısından merhametin fayda sağlayıcı bir değere sahip olduğu ifade edilmiştir.

Buraya kadar bahsedilen kısım bağlamında merhametin önemli bir erdem olduğu, olmazsa olmaz duygulardan biri olduğu ve birçok alanda fayda sağlayan bir değer olduğu söylenebilir. Ancak merhametin bu büyük etkisinin yanında merhametin eylem haline gelmesi konusunda bazı sorunlar yaşanabilmektedir. Diğer bir ifadeyle bazen öyle olur ki insanlar merhametli olmalarına rağmen, merhametli bir şekilde davranamama durumuyla karşı karşıya kalabilmektedir. Merhametli davranmaktan kaçınma hali olarak ortaya çıkan bu durum merhamet korkusu olarak tanımlanmaktadır. Merhamet korkusunun arka planında ise merhamet yorgunluğu yer almaktadır.

Merhamet yorgunluğu, acı çeken insanlara karşı hizmet sunan meslek elemanlarının yaşadığı bir tükenme halidir. Başka bir deyişle, merhamet yorgunluğu; yardım eden, destek sunan ve hizmet veren bireylerde ortaya çıkan bir tür tükenmişlik duygusudur. Bu duygu ya da bu tükenme hali, daha çok sağlık alanında çalışan personellerin yaşadığı bir durumdur. Özellikle de ilk yardım personeli, hemşireler, klinisyenler, terapistler ve doktorlar gibi sağlık çalışanlarının merhamet yorgunluğu yaşadıkları belirtilmektedir.

Merhamet yorgunluğu, acı çeken kişilere (hastalara/danışanlara) bakma deneyimine dayanmaktadır ve bakım sağlamada biriken tecrübelerden dolayı zamanla ortaya çıkmakta ve ilerlemektedir. Merhamet yorgunluğuna neden olan pek çok durumdan ve faktörden bahsedilmektedir. İnsanları merhamet yorgunluğuna sürükleyen etkenlerden biri, merhamet edilen kişilerin (ya da onların yakınlarının ve yetkililerin) sergilediği olumsuz tavırlardır. Merhamet gösteren kişinin bakım verdiği kişilerle (hastalarla/danışanlarla) aşırı derecede empati kurması ve merhamet eylemini gerçekleştiren kişinin beklentide olması da merhamet yorgunluğunun oluşmasına neden olabilmektedir.

Merhamet yorgunluğu yaşayan sağlık çalışanlarının enerjilerinde, kuruma olan bağlılıklarında ve motivasyonlarında düşme meydana gelebilmektedir. Çalışanların performanslarında ve yaşam kalitelerinde azalmaya neden olabilmektedir. Bu kişilerin üretkenlikleri azalmakta, iş doyumu düşmekte ve netice olarak bakım sağladıkları kişilere karşı ilgileri ve duyarlılıkları azalabilmektedir.

Uzmanlar, merhamet yorgunluğunun bilişsel, davranışsal, ruhsal ve bedensel belirtilerinin bulunduğunu ifade etmiştir. Bilişsel belirtileri arasında ilgisizlik, konsantrasyon eksikliği, duyarsızlaşma, düşük özgüven ve benlik saygısı yer almaktadır. Duygusal belirtileri güçsüzlük, suçluluk duygusu, öfke, korku ve depresyon şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Davranışsal boyutta uyku bozukluğu, karamsarlık, aşırı hassasiyet, sabırsızlık hali, kazalara eğilim ve bir şeyleri kaybetme durumu görülebilmektedir. Bedensel belirtileri içinde baş ve karın ağrısı, fiziksel yorgunluk gibi semptomlar yer alabilmektedir.

Yukarıda verilen belirtiler bağlamında merhamet yorgunluğu ile nasıl başa çıkılabileceğine dair bazı çözüm önerilerinden bahsedilebilir. En başta merhamet yorgunluğunun tedavisinde sosyal desteğin artırılması önemli görülmektedir. Bu destek, sağlık çalışanının aile bireyleri, görev yaptığı kurum ve bunların yanı sıra sosyal medya, bakanlık birimleri ya da başka yetkililer tarafından sağlanabilir. Sosyal destekle birlikte ekonomik anlamda ve iş doyumunun artırılması amacıyla tatmin edici ücret sağlanmasıyla sağlık çalışanının iş dışındaki yaşamına katkı yapılabilir. Ayrıca iş dışındaki yaşamının iyileştirilmesi için sosyo-kültürel faaliyetlerle sağlık çalışanlarına yönelik etkinlikler oluşturulabilir. Esnek çalışma planı getirilerek kolaylıklar sağlanabilir. İhtiyaç duyan sağlık personeline psiko-sosyal destek birimleri kurularak gerekli yardım sunulabilir.

Bununla birlikte merhamet yorgunluğu ile başa çıkma konusunda şu öneriler de getirilebilir: Sağlık çalışanının merhamet yorgunluğunun farkında olması, sağlam bir maneviyata sahip olması, güvenlik hissini sağlamlaştırması, beklentilerini gerçek tutması, hayattaki uğraşları çeşitlendirmesi, iyi rol modellere sahip olması, olumlu duygular aşılayan bir sosyal çevreyle ilişkide olması. Maneviyata dayalı ritüeller uygulamak, doğaya bağlanmak, diyet yapmak, rahatlatıcı egzersizler yapmak, dengeli bir yaşam sürdürmek, sosyal destek sunmaya/almaya devam etmek de merhamet yorgunluğu ile başa çıkmak için çözüm seçenekleri olarak sunulabilir. Ayrıca pozitif bir ruh halinde olmanın, merhamet yorgunluğuna neden olan koşulların farkında olup bu koşullardan sakınmanın, kendini ifade etmenin, olumlu düşünmenin ve iyimser davranmanın da merhamet yorgunluğunun hafifletilmesinde ve azaltılmasında etkili olabilir.

Sonuç olarak; sağlık çalışanlarının da diğer insanlar gibi temelde merhametli bir kalp taşıdıkları inkâr edilemez. Ancak yoğun mesai, hastaların/danışanların olumsuz tutumları, yetersiz sosyal destek gibi nedenlerden ötürü bazen sağlık çalışanlarının da merhametli davranamadıkları söylenebilir. Merhamet yorgunluğu olarak tarif edilen bu tükenme haline yönelik iyileştirici birtakım çözüm yolları ve önerilerden bahsedilebilir. Çözüm ve öneriler dikkate alınarak, koronavirüs salgınıyla mücadele edildiği bu günlerde sağlık çalışanlarına gerekli destek sağlanabileceği ifade edilebilir.

Eşref Nas