• DOLAR 34.592
  • EURO 36.324
  • ALTIN 2973.09
  • ...

     Hayâsızca saldırılara daha önce de şahit oluyorduk. Fakat son dönemlerde aile gibi mukaddes bir kuruma bu denli şiddetli bir saldırıya şahit olmamıştık.

     Daha önce gizliden gizliye yürütülen bu hayâsızca çalışmalar artık en üst perdeden yürütülüyor. Toplumu ifsat etmeyi, aile kurumunu yıkmayı, evliliklerin önünde engel olmayı, toplumda kişiliksiz ve kimliksiz bireyler yetiştirmeyi kafasına koyan güruh, artık hayâsız bir şekilde göstere göstere yapıyor yapacağını.

     Kim mi bunlar?

     Bunlar toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumsal cinsiyet adaleti, LGBTİ hakları deyip toplumun hayâ perdesini sonuna kadar yırtmayı amaçlayan; aynı zamanda kimliksiz ve cinsiyetsiz bir toplum yetiştirmeyi planlayanlar. Bunlar George Soros`un gayrimeşru çocukları…

     Hatırlıyorum da 28 Kasım 2018`de Soros`un Açık Toplum Vakfı Türkiye`den çekileceğini söylemişti. Ve o dönemden sonra daha da artarak devam eden toplumu cinsiyetsizlileştirme projeleri…

     Toplumun temel taşı olan aileyi hedef tahtasına oturtan bu güruh; yıllarca ailenin birliğini ve bütünlüğünü temelden sarsacak kanunların savunuculuğunu yaptı ve bu kanunların çıkarılması için de ciddi baskılar yaptı.

     Ve üzülerek belirtmeliyim ki kısmen de başardılar, başarıyorlar.

     Bu insanların fikriyatlarını veya üzerine kuruldukları düşünceyi biraz incelerseniz, mide bulandırıcı tiksindirici bir şey… Toplumda her türlü gayri meşru ve gayri İslami ilişkiyi normal gören pedofilik bir güruh işte bunlar.

     Aynı zamanda evlilik gibi toplumu bir arada tutan, toplumdaki insani bağları kuvvetlendiren ve dinimizce emredilen bir sünnete(aile) de karşı bunlar. Bir yandan genç yaşta evliliği tecavüz olarak gören ve bu insanların ceza alması için gecelerini gündüzlerine katan bu Soros artıkları, öte yandan henüz 13 yaşındaki “çocukları” flörte teşvik ediyorlar.

     Ve maalesef siyasallaşan toplumumuzda, insanlar siyaset konuşmaktan veya suni gündemlerle uğraşmaktan, bu hayâsızca akını göremiyorlar. Gerçi bunlar da bunu bildikleri için şu an daha görünür bir şekilde ifsat çalışmalarını yürütüyorlar.

     Ve işin acı bir tarafı da Milli(!) Eğitim gibi bir kurumla protokol imzalanarak bazı çalışmaların yapılıyor olmasıdır. Yani bunlar himaye ediliyorlar. Ve bu hayâsızca akına “dur” demek isteyenlere ise nefret suçu işliyor denilip saldırılıyor.

     Kadını malzeme olarak kullanan bu yapılar; kadına ‘aile/eş hegemonyasından kurtulun` derken öte yandan kadını kendi süfli hesapları için meze yapıyorlar.

     Toplum artık bu vurdumduymaz tavrından vazgeçmeli ve bir an evvel bu insanları, bu hayâsızca güruhu iyi tanımalıdır. Zira yürütülen bu çalışmalar hiç de masum çalışmalar değil. Öyle dağınık ve rastgele yürütülen çalışmalar da değil bunlar. Hele hele öyle sıradan, rutin dernek ve vakıf çalışmaları hiç değil.

     Birileri çok ciddi bir bütçe ayırıp belli bir plan ve organizasyon içerisinde yürütüyor bu işi. Mukaddesatımıza ve toplumun namus mefhumuna karşı başlatılan kirli çalışmalara yetkililerin ve toplumun dur demesi gerekir.

     Yoksa bu türden girişimlerin toplumda ve gelecek kuşakta yaratacağı tahribatın bedelini çok ağır öderiz. Ve bunun toplumda yaratacağı travma öyle kolay kolay da iyileşmez. Yarın kabarık bir faturayla karşılaşmamak için bu hayâsızca akına herkes dur demelidir.

Ömer Arslan