• DOLAR 34.91
  • EURO 36.3
  • ALTIN 3012.047
  • ...

Türkiye yeni bir kıskaç ile karşı karşıyadır. Rıza Zerrab davası ABD'de başladı. Ancak bu dava Türkiye'yi abluka altına alma hamlesine dönüştürülüyor. Komşu iki ülke olan Türkiye ve İran'ın ticaret yapması, bu ticaret paralarını ABD'ye komisyon ödemeden direkt birbirlerine aktarmaları, büyük şeytanı müthiş derecede kızdırmış vaziyettedir. Ve Zerrab üzerinden büyük bir saldırı hamlesi içerisine girmiş durumdadır.

Şu anda bütün batı medyası bu haberlerle sayfalarını dolduruyor. Ağız birliği içerisinde 'Türkiye'nin yaptığı kabul edilemez hataları, para trafiğinin gayrı meşruluğunu ve İran'a uygulanan ambargonun delinmesi gayretinin' büyük bir suç dosyası şeklinde her gün parça parça işlemektedirler. Zira AB/D kendi istek ve çıkarları dışında atılan her adımı gayrı meşru, hukuksuz hatta terörist faaliyet olarak nitelendirme pişkinliği içerisindedir.

Ama kendilerini istedikleri kadar terör örgütlerini ve teröristleri besleme, kayırma, saklama ve sonuna kadar destekleme hakkına sahip görüyorlar. ABD'nin PYD'ye şimdiye kadar yaptığı binlerce tır silah yardımını, askeri ve istihbarat desteğini hiç kimse sorgulayamaz. FETÖ elebaşını ve has elemanlarını kollayıp korumakta ve her gün yeni bir fitne üretmeleri için her türlü imkânı sağlamaktadır. AB ülkeleri de FETÖ'yü terör örgütü olarak görmediklerini defalarca beyan ederek, Türkiye'ye yönelik niyetlerini açıkça ortaya koymaktadırlar.

Neredeyse 15 Temmuz darbesini yapanların tamamının AB/D'ye kaçtıklarını biliyoruz. Ülkemize bu ihaneti yapanların sığındıkları bu şer yuvaları, yaptıkları işin çirkinliğini kabul edip bunları yargılanmaları için Türkiye'ye iade etmesi gerekirken, şimdi de yeni bir operasyonla aslında yarım kalan darbeyi farklı bir biçimde başarıya ulaştırmaya çalışmaktadırlar.

İşte Zerrab davasının hedeflendiği nokta da burasıdır. Halk Bankası Müdür yardımcısının bu işe dâhil edilmesi bize göstermektedir ki, ABD'ye haraç ödenmeden yapılan her ticari, kültürel vb. faaliyet bu şekilde acımasızca cezalandırılmaktadır. Aslında yıllarca İran'a karşı uygulanan ambargonun aynısının Türkiye'ye uygulanması adımlarının atılmakta olduğunu görmek gerekir. ABD'nin müttefiki olmasına rağmen, Türkiye'nin böyle sert bir kıskaca alınması aslında tehlikenin ne kadar da büyük olduğunu bize göstermektedir.

Zerrab davası nasıl biterse bitsin, ABD'ye boyun eğilmediği müddetçe bu ve benzer saldırılar/davalar her zaman karşımıza çıkarılacaktır. Bu saldırılar ve ablukalar karşısında eğilmeden, bükülmeden dik durabilirsek, geleceğimizi ve ümmetin menfaatlerini ön plana çıkarırsak her halükarda biz kazançlı çıkarız. En az kazancımız da ABD'nin şerrinden emin olmuş olacağız.

Zira yıllardır müttefikimiz ve stratejik ortağımız olmasına rağmen bize yapmadıkları ihanet ve saldırı kalmadı. Madem her halükarda bize hizmetli muamelesi yapıyor; biz de bunca ihanetine karşılık izzetlice durarak hakkımızı gasp ettirmeyelim. Bu haydutların kural tanımaz ilişki biçimlerine bir dur diyelim. Kendi çıkarımız, bölgemizin barış ve selameti için komşularımızla kardeşlik hukuku çerçevesinde bir ilişki zemini oluşturalım.

Ticaretimizi, diplomasimizi ve askeri güç kullanma anlayışımızı batının çıkarlarını koruyup kollama zilletinden kurtarmamızı, kendi izzet ve şerefimizi koruyacak bir anlayışta yeniden dizayn etmemizi zaruri kılmaktadır. Bütün bölge ülkelerinin de bu anlayışta olması kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Aksi takdirde bu güne kadar batı emperyalizminin bir hizmetlisi gibi iş görmekten başka elimizde bir şey kalmayacaktır.

Gelinen noktada ABD hem suçlu, hem de güçlü pozisyonundadır. Bir taraftan PYD üzerinden Türkiye'ye karşı terörizmi desteklerken, öbür taraftan Zerrab üzerinden ekonomik ve diplomatik olarak Türkiye'yi sıkıştırmaya devam etmektedir. FETÖ elebaşını ve diğer has elemanlarını iade etmeyerek adeta bizimle dalga geçmektedir. Yaptığı onca talan, katliam ve terör faaliyetlerine karşılık, Türkiye'de basın özgürlüğünün olmadığından dem vurmaya çalışıyor.

Türkiye'ye uygulanan kıskaç gittikçe daha bir daraltılacaktır. Darbeyle uygulanan son saldırı başarısız olunca, farklı ve çeşitlendirilerek artırılmış saldırı furyası bizi etkilemeye devam edecektir.