• DOLAR 34.91
  • EURO 36.3
  • ALTIN 3012.047
  • ...

Türkiye-İran ve Rusya Soçi zirvesinde, Suriye sorununa nihai bir çözüm bulmak için bir araya geldiler. Suriye'de akan kanın durması için kim bir adım atıyorsa değerlidir ve desteklenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla Suriye ve çözüm kelimeleri yan yana gelince insan ister istemez heyecanlanıyor. Ancak bugüne kadar ortaya atılan iyi niyet beyanlarının hiçbir pratik karşılığı olmadığını da gördük. Umarız bu zirve amacına ulaşır ve Suriye'deki kan durur.

Suriye sorununda en büyük bedeli Türkiye ödedi ve halen ödemeye devam etmektedir. Milyonlarca mülteci ve beraberinde gelişen sorunlar yumağı maddi, toplumsal ve güvenlik açısından bizi ciddi bir şekilde etkilemeye devam ediyor. Dolayısıyla bu zirvede çıkacak gerçek anlamda bir çözüm şekli, en çok Türkiye'ye fayda sağlayacaktır.

Türkiye'nin her açıdan direkt etkilendiği Suriye sorununda, İran ve Rusya'nın sadece çıkarları vardır. Bu Suriye sorunu ortaya çıktığından beri neredeyse tek bir mülteci bile bu iki ülkeye gitmemiştir. Ortaya çıkan insani krize tek kuruşluk bir maddi katkıları olmamıştır. Ancak Esed rejiminin korunması için her türlü maddi ve silah desteği sağladılar ve halen de sağlamaya devam etmektedirler. Sadece çıkarlarını ön planda tutan bu iki ülkenin 'çözüme katkıları nasıl olacak?' süreç içerisinde ortaya çıkacaktır.

Bu zirvede 'Suriye Ulusal Diyalog Kongresinin' toplanması, ateşkesin kalıcı bir hale gelmesi ve nihayetinde adil bir seçimin ülke genelinde yapılması gibi hedefler, çok olumlu adımlar olarak değerlendirmek gerekir. Bu günden sonra bir tek kişinin bile ölmemesi, yaralanmaması ve geleceğe ümit ile bakabilecek bir ortamın oluşması için bu kararlar ilk adım olacaksa, hemen şimdi kabul ediyor ve acil olarak uygulamaya geçirilmesini istiyoruz.

Ancak Suriye sorununa bu şekilde bir çözüm geliştirilmeye çalışılırken, ABD'nin bütün Ortadoğu'da ve özellikle Suriye'de artan bir askeri hareketliliğinin görülmesi, çözümün hiç de umulduğu kadar kolay olmayacağını göstermektedir. Suriye sorununun dallanıp budaklanması için her türlü entrikayı ortaya koymaktan kaçınmayan bu şer şebekesi, PYD üzerinden olabildiğince bu soruna daha etkili bir şekilde müdahil olmaktadır.

Bu güne kadar PYD'ye sağladığı binlerce tır silah ve mühimmat desteğiyle aslında daha uzun vadede, bu ülkede fitne ve kaos ortamının devamı için her türlü çirkinliği sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koymaktadır. Bununla beraber asker sayısını artırması ve bu askeri hareketliliğin diğer ülkelerdeki üslerde de olması bir savaş hazırlığının olduğunu izlenimi vermektedir. Bütün NATO üslerinin de ABD'nin hizmetinde olduğunu düşünürsek, yeni bir kaos dalgasının ve akabinde bir savaş tehlikesinin Ortadoğu'yu beklediğini üzülerek ifade etmek gerekir.

Soçi'de Suriye sorununa çözüm bulunmaya çalışılırken, ABD Suudi üzerinden Lübnan'da yeni kaos cephesini açmaya çalışıyor. Ayrıca askeri yığınağa ağırlık vermesi, Suriye sorununa çözüm bulunsa bile Lübnan üzerinden yeni bir iç savaş cephesi açarak/açtırarak Siyonist rejimin ömrünü uzatmaya çalışacaktır. Zaten bütün İslam beldelerinin bir ateş topuna çevrilmesinin nedeni Siyonist işgalcilerinin güvenliğini teminat altına almak içindir.

Önümüzdeki süreçte yeni kaos dalgalarına hazır olmalıyız. Ümmet içerisinde ABD politikalarına karşı durabilen iki ülke Türkiye ve İran'dır. Şimdi Rusya ile beraber bölgeye yönelik bir hamle gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Bu hamle ise ABD stratejisine tamamen karşı bir durum oluşturmaktadır. ABD de bu stratejisinin akamete uğramasına izin vermeyecektir. Dolayısıyla Soçi zirvesi kararlarını bekleyen, bir ABD karşı fitnesi de olacaktır.

Türkiye-İran ve Rusya Soçi kararlarıyla daha etkili bir strateji geliştirebilir ve ABD politikalarını etkisiz bırakacak bir vizyon ve birliktelik ortaya koyabilirlerse barışın olacağına umutla bakabiliriz. Yok, eğer aksi durum söz konusu olursa başta Suriye olmak üzere, bütün ümmeti kapsayacak bir barışın sağlanması başka bir bahara kalacaktır. Bu durum da ABD vahşetine, bir karşı çözüm geliştirememe beceriksizliğini ortaya çıkaracaktır.