Yahya Sinvar: Öncüleri gibi şehadeti miras bıraktı-
Bütün küfür cephesine karşı en önde savaşmak, mücahitlerin dedesi yaşında ama başlarında izzetli bir komutan olarak bulunmak, bu karanlık asırda herkese nasip olmaz. Hele hak-batıl savaşında tevhid bayrağını en cesur bir şekilde dalgalandırarak; siyonistler başta olmak üzere bütün kâfirlerin kalplerine korku salmak, öncüleri gibi şehadeti miras bırakarak Hakk’a yürümek, Allah tarafından seçilmiş kullara has bir nimet olsa gerektir.
Yokluklar içerisinde, kimsesiz ve çaresiz bir belde olan Gazze’nin, kâfirler tarafından işgal edilmesine karşı çıkmış, 22 yıl siyonist zindanlarında esir kalmıştı. Ama sinmemiş, geri adım atmamış, tam aksine bilenmiş, donanmış ve kendisi; vatanının ve dininin özgürlüğü için tekrar mücadelenin en ön saflarında bulunarak komutanlık yapmış, cepheden hiç ayrılmayarak sürekli Gazze cihadına rehberlik etmişti.
Aksa Tufanıyla, işgalci katillerin kibir balonlarını patlatmış, bütün küfür cephesinin( 66 ülkenin fiilen siyonist katillere direkt yardım ettiği belgelenmiştir) istihbarat örgütlerinin aradığı ama ulaşamadığı, imkânsızlıklar ve yokluklar içerisinde siyonist barbarlara karşı mücadele etme izzetini ortaya koymuş bir İslam mücahididir. Bu mücadelesiyle, bütün Müslümanların yeniden cihat etme aşk ve heyecanını, imkânsızlıklar içerisinde iman ile cihat etmenin şuurunu yeniden bize kavratmıştır.
Siyonist işgalcilere karşı ortaya koyduğu mücadele, mücahitlerine örnek olma noktasındaki samimiyeti, cihad etme heyecanı ve küfrün kalbine saldığı korkunun bir mükâfatı olarak yüce Allah şehadet mertebesi ile ödüllendirdi. Öncüleri gibi mücadeleden geri durmadı, Mute Savaşı’ndaki sahabe komutanlar gibi peşi sıra şehit olmaları gibi Şeyh Ahmet Yasin, Abdülaziz Rantisi, İsmail Heniye’den devir aldığı kutlu mücadeleyi izzetli bir şekilde sürdürdü ve şehadet makamına ulaşarak Rabbine kavuştu.
Yahya Sinvar şehid oldu. Mücahitlerin ve Müslümanların kalpleri tarifi imkânsız acılarla doldu. Ancak tevhid mücadelesi onunla var olmadı ve onunla da bitmeyecektir. Nasıl Şeyh Ahmet Yasin’den sonra mücadele bayrağını daha azimle Rantisi alıp ileriye taşıdı ise, Rantisi’nin şehadetinden sonra İsmail Heniyye daha da kararlılıkla bu cihadı sürdürmüş ise şehid Sinvar da daha cesur bir şekilde bu soylu davayı sürdürdü, her Müslümanın gıpta edeceği şehadet makamına ulaşarak sözüne sadık kaldı.
Yahya Sinvar’ın şehadeti, siyonist katiller ve ABD başta olmak üzere tüm küfür cephesinde sevinç naralarıyla karşılandı. Mücahid bir komutanın şehadeti şer güçlerini sevindirirken; Müslüman halkların cılız tepkileri ve Müslüman ülke liderlerinin ölüm sessizliği ise zillet olarak onlara yeterdir. Gazze savaşı bütün maskeleri düşürdü, bütün bahaneleri ortadan kaldırdı. 42 binden fazla Müslümanın katledilmesi ve başlarındaki onurlu komutan Yahya Sinvar’ın şehadeti bile bu zillet ve gaflet uykusundan uyandıramadı.
Eskiden imkânsızlık içerisinde ancak taş atabilen mücahitler, zamanla molotof kullanmaya başladılar. Şimdi ise füze ile düşmana karşı mücadele etmekte, yarın daha caydırıcı araçlarla düşmana karşı özgürlük savaşlarını sürdüreceklerdir. Ama bu Müslüman halk hep şehid olmaya devam etti. Başlarındaki komutanları da onurlu mücadeleleri ardınca şehadet makamına ulaştılar. Bugüne kadar mücadele hiç durmadığı gibi şehadet arzusu da artarak devam etti. Şehadet mirasını devralan Sinvarlar da, şehadeti miras bırakarak o kutlu kervanla Rabbine gitti.
Şehadetin kutlu olsun ey cesur ve onurlu mücahid!