• DOLAR 33.982
  • EURO 37.725
  • ALTIN 2728.385
  • ...

Ülkemizde yıllardır güçlendirilmeye çalışılan bir ‘itperest’ lobisi var. Son dönemlerde artık bu lobi, kendisini dokunulmaz olarak görmeye başladı. Bürokrasideki kimi ‘itperest tiplerin’ de bunlara aşırı destek sağlaması, bu lobiyi ayrıcalıklı bir konuma getirdi. Öyle ki köpek saldırısına uğrayan bir çocuk gündem olmuyor ama bu saldırıda köpeğe atılan bir fiske ülke gündemini günlerce işgal edebiliyor.

Bizdeki itperestlerin aşırılıkları, Hindistan’daki inekperestlerin aşırılıklarını gölgede bırakmaya başladı. Köpeklerin dokunulmazlıkları, öyle bir hal aldı ki, sokaklarımız başıboş köpeklerden geçilmez oldu. Bu başıboş köpeklerin saldırısı sonucu hemen her gün onlarca çocuk, yaşlı ve hatta gücü kuvveti yerinde insanlar yaralanmakta, bu güvensizlik ortamında çocuklarımız artık sokaklara çıkamaz duruma gelmiş bulunmaktadır.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre son iki yılda, köpek saldırısı sonucu 107 kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi yaralanmış, bunların içerisinde ağır olmak üzere yüzlercesinin tedavisi halen devam etmektedir. Yine bu verilere göre; 2023 yılı itibariyle Türkiye'de köpeklerden kaynaklı kuduz riskli temas sayısı 438 binden fazladır. 5 milyondan fazla başıboş köpek sokakları işgal etmiş durumdadır. Türkiye başıboş köpek saldırısı riski itibariyle dünyada en önde gelen ülkelerdendir. AB, ABD, Japonya vb. ülkeler, vatandaşlarını Türkiye’ye seyahatlerinde başıboş köpek ve kuduz riski için ciddi bir şekilde uyarmaktadırlar.

Meclis’te görüşülmeye başlanan köpek yasası ile ilgili haberlere baktığımızda, itperestlerin bağırıp çağırmaları, çocukları köpek saldırısı sonucu ölmüş veya yaralanmış ailelerin tehdit edilmeleri ve ‘bir köpek dokunulmazlığı’ anlayışının ortaya konulması insanı dehşete düşürüyor. Mağdur ailelerin sesinin değil de itperestlerin bağırma/çağırma vandallıklarının ve vicdansızlıklarının ortalığı kasıp kavurmasını ibretle izliyoruz.

Bu durum karşısında muhalefet milletvekillerinin itperestleri aşırı derecede himaye etmesi ve desteklemesi karşısında iktidar milletvekillerinin üç maymunu oynaması ve bu iğrençliğe ses çıkaramaması insanı dehşete düşürüyor. Köpek saldırısı sonucu ölen ve yaralanan insanların mağduriyeti değil de köpeklerin dokunulmazlığının sağlanmaya çalışılması ülkemizin acınası halini ortaya koymaktadır.

Bu işin daha acı ve belki de dehşet boyutu, itperestler ile siyonistperestlerin aynı kişiler olmalarıdır. Dünyanın hemen her yerinde köpekperestliğin bir hayat biçimi olmasının, siyonizmin bir projesi olduğunu biliyorduk. Oluşturulan mama sektörü ile bu proje ‘global bir operasyon’ şeklinde hemen her yerde yürütülmektedir. Ülkemizde de bazı dernekler ve muhalefetin kayıtsız şartsız desteğiyle operasyonel bir çerçevede sürdürülmektedir.

Çocukların can emniyeti ve sokaklarda güvenli bir şekilde dolaşma özgürlüğü değil de köpeklerin dokunulmazlığının öncelenmesi acaba daha başka nasıl izah edilecektir? Hele köpeklerin insanlardan daha üstün tutulması anlayışının tamamen bir siyonist proje olduğunu ve büyük bir hinlikle dünyanın her tarafında uygulamaya konulduğunu ve özellikle ülkemizin hedef seçildiğini ibretle izlemekteyiz. Masum çocukların değil de kuduz köpeklerin sokaklarda serbestçe dolaşmasında malum çevrelerin ısrar etmesinin başkaca ne sebebi olabilir ki?

Bu itperestlerin ülkemizde hayırlı olabilecek her şeye karşı çıkmaları ve şer olan her şeyin gerçekleşmesi için yırtınmaları gözden kaçmıyor. Bu malum çevreler ‘HAMAS’a terörist derken ve katil siyonistleri yaptıkları bütün katliamlara rağmen masum göstermeye çalışmaları da bunların tasmalarının siyonist barbarların elinde olduğunu ortaya koymaktadır.