• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Aksa Tufanı harekâtı, Filistin kıyamına yeni bir soluk getirdi. Mücahitlerin, tahminlerin çok ötesinde bir adım atmış olmaları bütün Müslümanları heyecanlandırırken; direnişi de yeni bir boyuta taşımış oldu. Bu boyut, terör şebekesi siyonistleri şok ederken; bütün küfür cephesini de şaşkınlığa uğrattı.

Mücahitlerin, imkânsızlıklar ve yokluklar içerisinde ama Allah’ın yardım ve inayetiyle ortaya koydukları bu şok edici hamleler bütün stratejileri ve stratejistleri gafil durumuna düşürdü. Gücünü adeta kutsadıkları siyonist terör şebekesi ordusunun ve istihbaratının kofluğu, korkaklığı net bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Mücahitler, batılı kâfir güçler olmadan; siyonist terör şebekesinin aslında hiçbir gücünün olmadığını bütün dünyaya göstermiş oldular.

Amerika ve bütün batılı ülkelerin, büyük bir kin ve düşmanlıkla Filistinli Müslümanlara elbirliğiyle saldırmaları, barbar siyonistlerin arkasında oldukları ve her türlü desteği eksiksiz sağlayacaklarına dair vaveylaları gösteriyor ki; mücahitler, tahminlerin ötesinde siyonist terör şebekesine ağır kayıplar verdirmişler. Hele ABD’nin, Gazze açıklarına uçak gemisi göndermesi ve sınırsız silah desteğini açıklaması mücahitlerin terör devleti israil’de açtıkları gediğin büyüklüğünü açıklamaktadır.

Terör çetesi siyonistler, elli yıldır sistematik bir şekilde yaptıkları katliamları yapmaya, işgali daha da büyütmeye ve Mescid-i Aksa’nın hürmetini çiğnemeye devam edecekler. Ve yine ABD başta olmak üzere bütün küfür cephesi ve yerli uşakları siyonist terörü kayıtsız şartsız desteklemeyi sürdüreceklerdir. Müslümanlar bir araya gelip güçlerini birleştirmedikçe ve izzetli bir şekilde Mescid-i Aksa’yı esaretten kurtarmayıncaya kadar bu zulüm, katliam ve işgal de devam edecektir.

Fakat Aksa Tufanı harekâtı bize başka bir şey daha gösterdi. İçimizdeki siyonistlerin eniklerinin sabah akşam havlamaları ve mücahitlerin bu izzetli adımlarını bir türlü hazmetmemeleri Müslüman halkımızı endişelendirirken; sergiledikleri ihanetleri ve siyonizme açık bağlılıkları, devlet ve milletimiz açısından ciddi bir milli güvenlik sorunu haline gelmiş bulunmaktadır.

Medya ve özellikle sosyal medyadaki kimi şarlatanların, sanatçı kılıklı bazı soytarıların ve ekran ekran dolaşan bazı ajan devşirmelerin mücahitleri küçümseyici, karalayıcı, kirli bilgilerle algı oluşturma ve terörize etme alçaklığı ‘bu eniklerin’ derin bağlantılarının bir kez daha masaya yatırılmasını gerekli kılmaktadır. Özellikle Yahudi terör şebekesinin katliamlarına, hırsızlıklarına ve işgallerine toz kondurmamaları; buna karşılık mücahitleri karalamak için bilinçli bir şekilde çok kirli bir kara propaganda dili kullanmaları bunların aidiyetlerini de bize net olarak göstermektedir.

Netice itibariyle siyonistlerin zulümlerini, işgallerini ve katliamlarını normal görüp alkışlayan bu zeliller, mücahitlerin kahramanca eylemlerini ise terör saldırısı şeklinde değerlendirecek kadar siyonizmin tasmalı birer eniğidirler. Bu tasmalılar her zaman var olmuştur. Ancak saflarını açık bir şekilde ortaya koymaları belki de ilk defa olmaktadır.

Aksa Tufanı, bir turnusol kâğıdı gibi safları ayrıştırarak daha bir netleştirdi. Bütün küfür cephesi birlik olup siyonist çeteyi kayıtsız şartsız desteklerken; Müslüman halklar da Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü, Kudüs ve Filistin’in işgalden kurtarılması için kapıların açılmasını dört gözle beklemektedirler. Ancak Müslüman ülke idarecilerinin-istisnalar hariç- ölü taklidi yapmaları, korkaklık değilse İslam’a ve Müslümanlara ihanetin en iğrenç boyutunu ortaya koymuş bulunmaktadırlar.