SAHABE AYI VE İSTİKAMETİMİZ
Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından, “Sahabe Ayı” olarak ilan edilen Kasım ayı; ülkemizin dört bir tarafında, bu güzide insanların örnek hayatları, bize miras bıraktıkları mücadele bilinçleri ve Efendimizin en büyük sünnetlerinden olan 'tevhidi tebliğ etme' aşk ve heyecanı anlatılmaktadır.
Yoğun ve anlık değişen ülke gündemine rağmen, bu kutlu insanları ısrarla toplumun gündemine taşıma azim ve kararlılığı bizi heyecanlandırmaktadır. Bu hizmete, bu heyecana vesile olan Peygamber Sevdalıları Vakfı başta olmak üzere, emeği geçen herkese Allah mükâfatlarını ziyadesiyle versin ve bu bilincin diri kalması noktasında rahmet ve bereketini tüm müminlerin üzerine yağdırsın.
Bu Kasım ayında, Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra) ile Zeynep binti Ali (rha) anlatılmaktadır. Bu her iki değerli şahsiyetin örnek hayatları ve 'Tevhid Mücadelesine' anlam katan mücadele azimleri, bu karanlık asırda da bizi aydınlatmaya devam etmektedirler. "Ashâbım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine tâbi olsanız hidayete erersiniz." (Beyhakî) şeklindeki nebevi müjde, bu güzel şahsiyetlerin yolunun takip edilmesinin zaruretini bize göstermektedir.
Bu karanlık asırda, insanların birbirlerine karşı güvenlerinin kalmadığı, emniyet ve huzurun tarumar edildiği, maddiyatçılığın ve ferdiyetçiliğin tek çıkar yol olarak gösterilmeye çalışıldığı bu çıkmazda; “Ümmetin emini” olarak anılan Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra)'ın hayatı ne kadar da anlamlı hale gelmektedir. Onun eminliği, cesareti, ilmi ve ömrünü cihat meydanlarında geçirme kararlılığı; yüzyılımızda da, biz müminlerin en büyük özlemi olarak ortaya çıkmaktadır.
Hz. Ömer (ra)'ın onunla ilgili: "Dünya herkesi değiştirdi, bir tek seni değiştirmedi" dediğinde, İslam orduları başkomutanı olarak bulunuyordu. Ve şuan Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Anadolu'nun bir kısmı, Ürdün ve civar yerlerinin tamamının fethinde komutanlık yapmış olan bir güzide şahsa hitap ediyordu.
İşte bu şahıs, eminliği ile küfrü, şirki, zulmü ve adaletsizliği yıkıp yerine tevhidi, adaleti, emniyeti ve insanlara onur ve izzeti kazandırıyordu. O günün şartlarında insanların karanlıklardan aydınlığa çıkmaları için nasıl gece gündüz çalışmış ve bu ortamı İslam'ın adaleti ile sağlamış ise bu gün de savaşların, zulmün, talanların ve katliamların insanlığı kasıp kavurduğu bu girdapta; onun eminliği, sorunları çözme cesareti ve imanının ortaya koyduğu vizyon ile hareket edecek yöneticilere ümmetin ne kadar da çok ihtiyacı vardır.
Hele insanların; 'Yezit gibi' inandığı, yiyip içtiği, zulmü hayatının ve yönetiminin merkezine koyduğu ama hala Müslüman kalabildiğini zannettiği bu karanlık asırda 'Zeyneb'in Sedası' gibi bir çağrıyla, bugün zalimlerin, katillerin ve tiranların yüzüne söylemek Zeynep binti Ali (rha)'nın mirasına sahip çıkmak olacaktır. Zamanın Yezitlerine; katilliklerini, zalimliklerini ve dini tahrif etmeye yönelik alçaklarını 'Zeynebi bir duruş' ile karşı çıkmalı, hakkı ve tevhidi korkmadan, cesaretle dile getirebilmeliyiz.
Onlar kendi zamanlarında; onurluca tevhidi anlattılar, mücadele meydanında izzetlice durdular ve İslam davasını bu şekilde bize miras bıraktılar. Bizlere düşen de; bize miras kalan bu bilince, mücadele azimlerine ve zalimlere karşı hakkı söyleme kararlılığına sahip çıkmak ve durmaksızın onların davasını topluma tekrar tekrar aktarmaktır.
İşte biz bu kararlılığı ortaya koyduğumuzda Kasım ayının Sahabe ayı olduğunu da ispatlamış ve istikametimizi onların çizdiği yolda sürdürmüş olacağız.