• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Türkiye'nin büyük bir ekonomik krizin içerisine yuvarlanması için gerekli bütün taşlar döşenmişti. Döviz kuru ve altın üzerinden büyük bir operasyon başlatılmıştı. Dünyada bir ekonomik kriz vardı ve ülkemiz de bundan nasibi ölçüsünde etkileniyordu. Ama son bir-iki ayda olağanüstü bir şekilde döviz kuru ve altın artışı herkesin başını döndürecek şekilde yükselmeye başladı/başlatıldı.

İçeriden ve dışarıdan felaket tellalları iyice seslerini yükseltmeye başlamışlardı. Bir ay gibi kısa bir süre içerisinde döviz kuru ve altın, TL karşısında % 100'den fazla değer kazandı. Makro ekonomik göstergeler bir olumsuzluk göstermediği halde, astronomik bir şekilde dövizin yükselmesi, açıkça bir büyük oyunun oynandığını göstermekteydi. Herkes aynı merkezden emir almışçasına, kendi çapında krizi büyütmenin ve ekonomik bir çalkantının bir an evvel çıkmasını ümit ediyordu.

Hele bir kesim vardı ki, krizin bütün halk kesimine iyice yayılması için zamları, tam otomatiğe bağlamışlardı. Perakende sektöründe tekel oluşturmuş zincir marketler ve onlara kaos çıkarmada ayak uydurmaya çalışan kimi daha küçük işletmeler, her gün arttırdıkları fiyatlarla döviz kuru ve altının yükselişini gölgede bırakmaya çalışıyorlardı. Bir kere ekonomik kriz için düğmeye basılmıştı.

Doların yükselişini ve zam yağmurunu büyük bir alkışla ayakta karşılayanların aşırı sevinçleri ibretle izlenirken; halkın büyük bir kısmı ise geçinememe sorununu kara kara düşünüyordu. Döviz kuru bahane edilerek sadece market ürünleri değil; düşünebileceğiniz her alanda % 200'lere varan fiyat artışları insanları büyük bir çıkmaza sürüklüyordu. Bu olumsuzluğa içten içe sevinen bir acayip güruh aleni bir şekilde krizi körüklemenin hesaplarını yapıyorlardı.

Tam bu sırada hükümetin aldığı sert bir kararla, şimdiye kadar özenle beslenip büyütülmeye çalışılan ekonomik krizin, balonu bir anda patladı. Döviz kuru ve altın büyük bir çöküş sürecine girdi. Bugün itibariyle hala döviz kuru değer kaybetmeye devam etmektedir. Millet derin ve rahat bir nefes alarak, belirsizliğin tamamen ortadan kalmasını beklemeye başladı. Ancak jet hızı ile zam gaddarlığında bulunun zincir market ve suç ortakları, döviz kurunun değer kaybetmesi karşısında üç maymunu oynamaya devam etmektedirler.

Fiyat indirmekte ayak direyen bu stokçu, rantçı ve hilebaz sahtekârların, serbest piyasa martavalıyla bu aşağılık sömürülerinden kolay vazgeçmeyecekleri anlaşılmaktadır. Hükümetin yasal boşlukları ortadan kaldırarak bu düzenbazlığa ve sömürü çarkına dur demesi gerekmektedir. Bu kriz karşısında çaresiz kalan vatandaşın, rahatlaması için fiyat indirimi aciliyet arz ederken; bu işte dahli olanların konuyu duymazlıktan gelmeleri 'korunuyorlar' izlenimini doğurmaktadır.

Her kim bir kanunsuzluk yapmışsa, spekülasyon ve algılarla bu krize dahil olmuşsa, hırs ve açgözlülükle bu işin bir parçası haline gelmişse; gereken en sert cezayı kesinlikle almalıdır. Halkın alım gücü artırılmalı, çalışan işçi memur ve emeklilerin ücretlerine ciddi iyileştirmelere gidilmelidir. Hayat pahalılığı ve enflasyonun kaderimiz olmadığını, mevcut hükümetin en kısa sürede bunu ispatlaması gerekir.

Son olarak; doların sert düşüşü karşısında, bazı fosil yaratıkların üzülüp kahrolması ise ibretlik bir kare olarak hafızalardaki yerini aldı. Halkın tamamının döviz kurunun düşüşü karşısında sevinmesine karşılık bu ucubelerin hüzünlü ve kara yüzleri, bu ülkeye ve insanına karşı besledikleri gerçek niyetlerini orta yere sermesi açısında da ibret verici olmuştur.