• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Son Altındağ provokasyonu; ırkçı söylem ve eylemlerin, ülkeyi bir anda kaosa sürüklemeye ciddi anlamda zemin hazırladığını gösterdi. Uzun süredir, birilerinin ısrarlı bir şekilde, ırkçı yaklaşımları gündemde tutmaya çalışması ve bu tutum üzerinden siyasi rant elde etmeye yönelik yalan, yanlış bilgilerle ve nefreti körükleyici bir garezle toplumun birliğine kastettiklerini açıkça görmekteyiz.

Yaklaşık 6 milyon insanımızın yaşadığı Avrupa’nın değişik yerlerinde, zaman zaman 'dazlak' diye bildiğimiz ırkçı bir takım çevrelerin hedefi olduklarını üzülerek görüyoruz. Bu insanlarımızın Avrupa’ya gidiş sebeplerini hepimiz biliyoruz. Gidiş sebepleri her ne olursa olsun; ırkçı saldırıya maruz kalmalarını lanetliyor ve zulme uğramalarını asla kabul etmiyoruz. Özellikle dazlakların/Avrupalı ırkçıların insanlarımıza yönelik sistematik saldırı ve söylemlerini insanlık dışı olarak ifade etmekteyiz.

Almanya başta olmak üzere, Avrupa’nın diğer ülkelerinde saldırıya maruz kalan insanımızın, geçim sıkıntısı ve daha iyi bir hayat kurmak için buralara göç ettiğini biliyoruz. Bu insanlar, mülteci olarak Avrupa’ya gitmiş değillerdir. Aksine yasal bir şekilde oraya çalışmaya gitmişlerdir. Oraların iş hayatına ve ekonomisine ciddi katkıları bulunmasına rağmen, yine de ırkçı saldırılara zaman zaman uğramaktadırlar. Avrupalı ırkçılar, sadece bu insanlarımıza yönelik değil; bütün insanlığa karşı suç işlemektedirler.

Ülkemizdeki ahmaklar da dazlaklara özenerek ırkçılık hastalığını ülkemizin her tarafına yaymak istiyorlar. Bu hastalığın girdiği hiçbir yer iflah olmamıştır. Irkçılık şeytan işi bir yaklaşım olduğu gibi birlik ve huzurun da apaçık bir düşmanıdır. Kardeşlik ve birlikte yaşama erdemi ise insani en yüksek erdemlerdendir. Misafirperverlik ve kimsesizlere sahip çıkmak ise Rabbimizin biz müminlere yüklemiş olduğu İslami bir yükümlülüktür.

İçimizdeki bazı ahmakların, Hıristiyan dazlaklara özenerek, Müslüman kardeşlerimize savaş açmaya kalkışması; kendi inancımızdan, medeniyet değerlerimizden ve kadim geleneklerimizden ne kadar da uzaklaştığımızı bize göstermektedir. Savaştan kaçarak ülkemize sığınmış olan bu kimsesizlerin, hedefe konularak burada da saldırıya tabi tutulması; dazlaklardan daha aşağılık bir hastalıklı tayfa ile karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz.

Bu milletin birlik ve beraberliği, kardeşlik ve misafirperverliği tarih boyunca örnek bir şekilde devam ede gelmiştir. Bundan sonra da bu toplumun mayası birlik, kardeşlik ve en önemlisi inancımızdır. Buna yönelik her saldırı ve söylem lanetlenmiştir. Birliğimizi bozan ve misafirperverliğimize halel getiren her tür faaliyet derhal önlenmelidir. Birtakım galeyanlarla kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur. Bu işi azmettirenler, zemin hazırlayanlar ve fiili saldırıyı gerçekleştirenler hukuk önünde hemen hesap vermelidir.

Sorumluluk sahibi bazı tiplerin, ırkçı yaklaşımları ve provokatif eylemleri yerli dazlakları harekete geçirdiği anlaşılmaktadır. Tahrik ve galeyanlarla, toplumun açık bir şekilde kaosa sürüklenmek istendiği, ülkemizin huzuru ve güvenliğinin esas hedef olduğu unutulmamalıdır. Bu duruma sebebiyet verecek olan her söylem ve yaklaşım tarzının çok tehlikeli ve haince olduğunu, piyon olarak yerli dazlakları sahaya sürdüklerini net olarak görmemiz gerekmektedir.