• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Ülkemiz büyük bir yangın musibetiyle karşı karşıyadır. Son yılların en büyük yangın felaketi, birçok bölgede, onlarca mevkide ve aynı anda birden başladı. Böyle büyük ve birden fazla yerde başlayan bu yangın felaketi karşısında bütün bir millet adeta seferber oldu.

Yetersizlikler ve aksaklıklarla beraber büyük bir özveri ile herkes üzerine düşeni yapmaya çalışıyor. Ama yangın, bütün acımasızlığıyla ormanlarımızı yutmaya devam ediyor.

Yangının çıkışı ile ilgili çeşitli spekülasyonlar, yangının hızından daha fazla yayılıyor. Yetkililer tarafından doğru ve yerinde bilgilendirmeler düzenli olarak yapılmakla beraber, toplumu 'yangın gibi körüklemek' isteyen bazı kötü niyetlilerin yalan ve kasıtlı saptırmaları da bizi meşgul etmeye devam ediyor.

Yangını söndürmek için adeta canını ortaya koyan samimi insanların aksine; toplumu galeyana ve kaosa sürüklemek isteyen bu karanlık zihniyetin kışkırtıcı yaklaşım ve yalanları toplumu ciddi şekilde geriyor.

Uzmanlar, bu yangınların çoğunun; iklim değişikliği ve aşırı sıcakların etkisiyle meydana geldiğini ısrarla vurgulamalarına rağmen, birilerinin kışkırtıcı bir dille bir kesimi suçlaması, yangın kadar tehlikeli bir sürecin önümüze konulmaya çalışılıyor.

Neticede insanlıktan çıkmış birileri bu yangınların bir kısmını çıkartmış olabilir. Ama bunu bütün bir kesime mal edip provoke etmek, yangının kendisi kadar içimizi yakmaya devam edecektir. Suçlu varsa, hukuk önünde en ağır şekilde cezasını çekmeli ama toplumsal kargaşanın ilk adımı asla olmamalıdır.

Çıkartılmak istenen bir kavga, bir karışıklık ve beraberinde ortaya çıkacak linç girişimleri; tam da karanlık odakların planlarının çok iyi tuttuğunun bir göstergesi olacaktır. Kolluk kuvvetlerinin çok acil bir şekilde bu karanlık ve kışkırtıcı hareketlerde bulunanları ayıklaması ciddi önem arz etmektedir.

Toplumun ayrışmasına sebebiyet veren, ötekileştirici dil ve söylemler siyaset kurumunun ana merkezine oturmuş vaziyette. Sorumluluktan uzak, öngörüsüzlük ve çapsızlığın bir göstergesi olan bu milliyetçi/ırkçı söylemler halk arasında daha büyük bir çıkmaza zemin hazırlamaktadır. Aklı selim ve hakkaniyet, siyaset kurumuna hakim kılınmalıdır. Irkçı söylem ve faşizan yaklaşımlar derhal terk edilmelidir. Bu toplumun mayası olan kardeşlik hukukundan asla vazgeçilmemelidir.

Yıllardır kardeşlik hukukunu ayaklar altına alan beyinsizlerin; vicdanlarının, bu yangınlarda yanan, kararan ağaçlardan daha fazla kararıp küle döndüğünü görüyoruz. Küle dönmüş bu vicdanların, toplumu savuracakları karanlıklarda karşı karşıya kalacağımız yok oluşları, hezimetleri ve düşmanların sevinç çığlıklarını duyacağız.

Yanan ormanların yerine yeni ağaçlar ya kendiliğinden yeşerir veya bizler yeni ormanlar dikebiliriz. Ancak küle dönmüş vicdanları ve oluşturmaya çalıştıkları tahribatlara nasıl bir çözüm bulacağız?

Yanan ormanlarımız canımızı yakıyor ve millet olarak bizi derin bir hüzne sevk ediyor. Ancak kardeşliğimizi ateşe vermek isteyen bedbahtları ve vicdan yoksunlarını net olarak görmeli ve tedbirimizi geç olmadan almalıyız.