'Kudüs'ün Kılıcı' Batının kalbine saplandı
Siyonist terör şebekesi 10 günden fazladır, Filistinli Müslümanlara yönelik büyük bir vahşetle sürdürdüğü saldırılarını durdurduğunu açıkladı. Yani tek taraflı ateşkes ilan etti. Ateşkes Cuma saat 02.00'de uygulamaya girdi. Tabi Filistinli Müslümanlar da ateşkese uyacaklarını ilan ettiler. Öncelikle mazlum Müslümanların kanının durması adına bu ateşkes hayırlı olsun.
Mescid-i Aksa'ya yönelik, siyonist terör şebekesinin insanlık dışı saldırısı ve bu saldırıyı özellikle Ramazan ayına denk getirmesi, Müslümanlar namazda iken saldırmaları çok sinsi ve iyice planlanmış bir operasyon olduğu anlaşılmaktadır. Hedef Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırmak, Müslümanların ilk kıblesini yok etmektir. Ancak Müslümanların izzetli karşı çıkışları, imkânsızlık içerisinde bile sahip oldukları iman ile geri çekilmediler, kurşunlara göğüslerini gerdiler ama Aksa'yı siyonizmin necis ellerine bırakmadılar.
Siyonist barbarlık hiçbir sınır tanımadan, bütün kutsalları çiğneyerek ve insanlık dışı tüm vahşetini sergileyerek Mescid-i Aksa'nın hürmetini ısrarla çiğneyeme devam etti. Direniş mücahitleri bu vahşete karşılık ilk defa füzeyle, Mescid-i Aksa'yı korumak için işgal güçlerine karşılık vermeye başladılar. Ve bu operasyona da 'Kudüs'ün Kılıcı' adını verdiler. Bu operasyon, adına yaraşır bir şekilde işgal çetesi ve onun destekçisi bütün küfür cephesinin kalbine kılıç gibi saplandı.
Batı küfür cephesi ve Amerika bu karşılığı beklemediği gibi bu kadar kararlılıkla da sürdürüleceğini beklemiyordu. İlk günlerde üç maymunu oynayarak, işgal çetesinin Müslümanlara hadlerini bildirmelerini beklediler. Daha sonra yaptıkları açıklamalarla, işgal çetesinin kendini savunma hakkı iddiasıyla bütün vahşetlerine sahip çıktılar. Her gün onlarca ev bombalanırken, onlarca çocuk tonlarca bombalar altında can verirken, hastane, okul, ev ayrımı yapılmaksızın bütün bir Gazze ateş altına alınırken; bütün bir batı bu barbarlığın arkasında durarak safını net olarak ortaya koydu.
Ancak Müslüman halklar desteklerini ortaya koydular. Bu zulmü kınadılar, protestolarla duruş sergilediler. Neredeyse bütün İslam ülke halkları (yöneticileri değil) ayağa kalktı ve bu zulüm ve katliamın bitmesini ve Filistinli Müslümanların Mescid-i Aksa'yı ve kendi topraklarını savunma noktasında mücadelelerine tam destek verdiler. Bu arada batıda ve dünyanın birçok yerinde vicdan sahibi yüz binlerce insan da işgal çetesinin barbarlığının durdurulması için protestolar yapmaya başladılar.
'Kudüs'ün Kılıcı'nın içlerine saplanmasıyla, içine düştükleri hayal kırıklığı ve planlarının altüst olması hıncıyla, Amerika başta olmak üzere batı küfür cephesi, işgal çetesine 'yeni ve hassas' silahlar gönderme telaşına girdiler. Bu yeni silahlarla daha çok Müslüman çocuk ve kadın öldürülecek, yüz binlerce Müslümanın evi başına yıkılacak, Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı savunacak tek bir Müslümanın hayatta kalmamasını sağlayacaklardı.
Direniş mücahitlerinin cesaretle ortaya koydukları azim ve kararlılık, bütün İslam beldelerinde büyük bir sevinç ve ümit oluştururken; yeniden zalimlere ve insanlık düşmanlarına karşı mümince mücadele etme şuur ve onurunu kazandırdı. Batılı küfür cephesinin kalbine ise büyük bir korku ve telaşa sebebiyet verdi. Siyonist terör şebekesi mensuplarının ruh hallerini anlatmaya gerek yok zaten.
'İman varsa imkân her zaman vardır' şiarıyla izzetli direnişe bin selam gönderiyorum.