• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Katoliklerin dini lideri Papa, Irak'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret, manidar bulundu ve farklı boyutlarda tartışma konusu haline geldi. AB/D küfür cephesinin yakıp yıktığı ve halen işgal altında tuttuğu Irak'ta, bu papazın barıştan bahsetmesi, tamamen yıkılmış şehir harabeleri önünde poz vererek, batılı barbarlara tek bir kınamada dahi bulunmaması aslında ziyaretinin gerçek amacının siyasi, askeri, kültürel ve dini derinliğini bize açıkça ifade etmektedir.

Siyasi olarak, kurumsal bir kimlik ile bu ziyareti gerçekleştirmesi; İslam âleminin parçalanmışlığını ve kurumsal bir dini temsiliyetinin olmayışını göstermek istedi. İçimizden bazı beyinsizlerin Papa'nın ziyaretini, Şii-Sünni ihtilafını körüklemeye malzeme oluşturması ise kelimenin tam anlamıyla trajikomik bir pespayeliğin örneği oldu. İçimizdeki ihtilaf ve ayrılıkları düşmanlığa çevirenlerin bu barbarlar olduğunu anlamayacak kadar beyin özürlü olan bu mankurtlar, keşke Papa'nın sevgisini ne kadar kazandıklarını bir bilselerdi!

Askeri olarak, tahrip edilmiş ve harabeye çevrilmiş şehir görüntüleri önünde poz veren bu dini lider!? Aslında "istediğimiz yeri, istediğimiz zaman ve istediğimiz kadar işgal eder, virane haline getiririz ve siz acziyet içerisinde bize boyun eğmeye mahkûm olursunuz" demek istemektedir. Hele 'İŞİD'e bu silahları kim satıyor' şeklinde aklımızla alay etmesi, ibretlik bir vesika olarak hafızalarımıza kazındı.

Bir onurlu şahıs ta karşısına çıkıp; 'Pkk-Pyd'ye kim silah veriyorsa, siyonoist teröristleri kim besliyorsa bunlara da silah sağlamaktadır. Yemen'i kim işgal edip binlerce bebeğin açlıktan ölmesine sebebiyet veriyorsa, Afganistan'ı yıllarca işgal altında tutup harabeye çevirmişse, işte İŞİD'e silahları bu alçak barbarlar veriyor' diyebilseydi, belki yüzü biraz kızarır ve bizimle açıkça dalga geçmekten vazgeçerdi.

Ama bütün batılı katillerin başpapazı olarak çıktığı bu teftişte; 'katil mutlaka olay yerine gelir' kanaatini bir kez daha ispat etmiş oldu. Hele barış ve huzur içinde yaşamanın gerekliliğinden dem vurması ise batılı barbarlığını ve utanmazlığını bir kez daha bize gösterdi. Irak ve Suriye başta olmak üzere neredeyse bütün İslam ülkelerinin, batılıların işgali altında olduğu, milyonlarca mülteci ve parçalanmış aile ve bir o kadarının katliamdan geçirilmesinin, başpapazı olduğu batılı katiller tarafından gerçekleştirildiğinden ise hiç bahsetmedi.

İçimizden beyni iğdiş edilmiş olanlar ve diğer İslam beldelerinde şahsiyetini tümden kaybetmiş bazı kalemler ise bu ziyaretin gerekliliğini, barışa ve huzura olası katkılarını ve bu dini liderin(!?) global ölçekte ehemmiyetini, güzellemeler eşliğinde bize yutturmaya özel gayret gösterdiler. Ancak haçlı seferlerindeki başpapazın hedefi, misyonu ve hayalleri ne ise; şimdi de daha büyük bir hedefle, daha önemli bir misyonla ve daha büyük hayallerle bu teftişlere çıktığını biz Müslümanların net olarak bilmesi gerekir.

Batı, küfründen vazgeçmeyeceği gibi yetiştirdiği katillerin katliamlarından da vazgeçmeyeceğini bilmemiz lazımdır. İslam ümmeti içerisinde 'bir Selahaddin'in çıkıp başpapazın yetiştirip üzerimize saldığı katillere dur demediği müddetçe, bize yönelik saldırılar, işgaller, katliamlar, harabe şehirler ve papaz teftişleri son bulmayacaktır.