Adalette Reform Zihniyette Deform
Son zamanlarda 'adalette reform' yapılacağı dile getiriliyor. Reform talebi hükümet cenahının en üst tepesinden gelince, adalet mekanizmasının artık işlemediğinin de bir itirafı oldu. Aslında herkesin 'adaletten' ümidini kestiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu ümitsizlik hükümet tarafından da net bir şekilde görülmüş olacak ki, bu cerahate bir neşter atmanın gerekliliğini dile getirmeye başladılar.
Yerli ve milli kanunlarımızın/hukuk sistemimizin olmaması başlı başına en büyük adaletsizliktir. Müslüman bir toplumun bütün hassasiyetleri, değerleri ve inançları ayaklar altına alınarak, İsviçre'den medeni kanunu, İtalya'dan ceza kanununu, Almanya'dan ticaret kanununu alınarak ve bir sürü ıvır zıvır maddelerle hukuk/hukuksuzluk sistemi oluşturulmaya çalışıldı. Bugün hala bu kanunlarla 'adaletsizlik' dağıtılmaya devam edilmektedir.
İktidara gelen tüm siyasiler, kendi fikir ve çıkarları doğrultusunda yargı sisteminin maddelerini evirip çevirmeye, büküp değiştirmeye yönelimi gösterdiler ve nihayetinde kişilerin/kliklerin hukukunun söz konusu olduğu bir sistem ortaya çıktı. Güçlülerin ve 'sistem borazancılarının' hakkının her daim öncelikli olduğu bu sistem, cerahatli bir bünyeye dönüşmüş durumdadır.
Hele bütün bir toplumu 'muasır medeniyetler?!' seviyesine çıkarma saplantısı, onları bütün benliklerinden, geçmişlerinden ve medeniyet değerlerinden koparak mankurtlaştırması, facia bir nesli karşımıza çıkardı. Bu nesil, içinden çıktığı topluma ve bütün değerlerine düşman kesildiği gibi; büyük bir aşağılık kompleksi ile ayağına gittiği batılıların nezdinde, hiçbir zaman insan yerine bile konulmadı.
İşte bu zihinsel kaos hala devam etmektedir. Bu zihinsel kaos ile yetişen yargıçlar ve 'üstünlerin yargı sistemi' ile topluma adalet/adaletsizlik dağıtılmaya çalışılmaktadır. Gelinen noktada, adaletle karşılaşmak hayal, hukuk ile muamele görmek en büyük özlemimiz olmuştur. Bu durum toplumun bütün kesimlerinde ciddi bir güven bunalımına sebebiyet vermiştir.
Tam da bu sırada adalet reformundan bahsediliyor olması, artık yargı sisteminin işleyemez hale geldiğini ve ciddi bir şekilde elden geçirilmesi mecburiyetini ortaya çıkmıştır. Bu mecburiyet hissi ile alelacele bir takım pansumanlarla bu adaletsizlik yarası kapatılmamalı; bilakis toplumun özlem, hassasiyet ve inanç değerleri, bu reformun ana temelini oluşturmalıdır.
Bu reform yapılırken; zihinsel işgale ve iğfale uğramış, kişiliğini ve benliğini yitirmiş, aşağılık kompleksi girdabında savrulup yok olmuş ve zihinsel kaos yaşayan sözüm ona uzmanlarla?! bu çok ehemmiyetli iş, berhava edilmemelidir. Yerli ve milli olmayan ve bünyemize hastalık taşımaktan başka bir işlev görmeyen batılıların kokuşmuş kanunlarını, öncelikli olarak defetmemiz gerekmektedir.
Mecelle gibi köklü bir hukuk geçmişine sahip olan toplumumuzun, kendi değerleri doğrultusunda büyük bir hukuk reformu yapması en büyük arzumuzdur. Bunun için büyük bir toplumsal mutabakat vardır. Siyasi iradenin öncülük edip bu acil reformu bir an evvel gerçekleştirmesi için harekete geçmesi gerekmektedir.
Sadece hukuk reformu değil, zihinlerde de büyük bir reform gerçekleştirmek için yeni neslin inancımız doğrultusunda, hassasiyetle yetiştirilmesi süreci de başlatılmalıdır.