• DOLAR 34.644
  • EURO 36.385
  • ALTIN 2911.821
  • ...

86 yıldır, esaret hayatı yaşayan Ayasofya Camisi 24 Temmuz 2020 tarihi itibariyle yeniden ibadete açıldı. Müslümanlara ve bütün İslam ümmetine hayırlı olsun. 86 yıl önce hangi kin ve düşmanlıkla bu tarihi mabet ibadete kapatılmışsa; bugün Müslümanlar daha büyük bir heyecanla, daha büyük bir özlemle bu camiyi tekrar ibadete açıyorlar. Bu işte emeği geçen, maddi ve manevi katkı sunan, dua eden ve içinde ibadet edecek olanlardan Allah razı olsun.

Cumhuriyetle beraber, maddi olarak batıya teslimiyetimiz nasıl gerçekleşmişse; Ayasofya Camisi’nin ibadete kapatılması da ruhen batıya teslimiyetimizin en açık göstergesi olmuştur. Türkiye'nin İslam kültür ve medeniyetinden koparılıp, batının emirlerini harfiyen yerine getiren bir uydu devlet konumuna getirilmesi, bir cumhuriyet projesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yerli ve milli olan hemen her şeyin ötekileştirilerek düşmanlaştırılması ve nihayetinde batıya verilen sözler gereği birer birer yasaklanması cumhuriyet projesinin ipe sapa gelmez icraatları olmuştur. En yıkıcı faaliyetleri ise Kur'an alfabesinin yasaklanarak, yerine Latin alfabesinin zorunlu kılınması; bu toplumun geçmişi ile geleceği arasındaki bütün köprülerin atılmasına ve mevcut bütün dini, kültürel ve sosyal bağların koparılıp atılmasına sebebiyet vermiştir.

Cumhuriyet projesinin en gaddar uygulayıcısı olan CHP zihniyeti, camileri ahıra çevirmiş, sebepsiz yere birçok cami yıktırılmıştır. Özellikle İstanbul’da tarihi yarımadada onlarca cami, sırf batıya şirin gözükmek için hunharca yıktırılmıştır. (Abarttığımızı düşünenler arşivlere baksınlar, camilere yönelik saldırganlığı ve gaddarlığı net olarak göreceklerdir) İşte Ayasofya Camisi de ibadete kapatılarak bu karanlık süreçten nasibini almıştır.

Aslında bütün camiler, özelde Ayasofya Camisi bir ruhu temsil eder. Bu ruh Allah'a ibadet etmenin nezafetidir. Özgür olmanın, Allah'tan başka kimsenin karşısında baş eğmemenin izzetidir. Allah'ın huzurunda kıyama durmanın, rükû ve secdeye varmanın erdem ve şerefidir. İşte özgürlüğün, izzet ve şerefin sembolü olan camiler; küfür cephesinin, içimizdeki köle ruhluların, izzet ve şeref yoksunu taşeronların hedefi haline gelmiştir.

Ayasofya Camisi’nin yeniden ibadete açılması, Müslümanların izzetli ruhlarının geri kazanılmasıdır. Bundan sonra sıra, yıktırılan bütün camilerin aslına uygun bir şekilde yeniden inşa edilmesidir. Mescid-i Aksa, Kurtuba Mescidi ve esaret altında olan bütün camilerin, Ayasofya Camisi gibi özgürlüğüne kavuşturulması vaktidir.

Biz Müslümanlara düşen ise, bu camilerin tamamını dolduracak kadar bütün vakitlerde, namaz ibadetiyle şenlendirmeliyiz. Camiye gidişlerimizle, camileri asli hüviyetine kavuşturup ihya ettiğimiz gibi ruhlarımızı da özgürleştirip medeniyetimizi yeniden cami merkezli inşa etme yoluna gitmeliyiz. Camiler Müslümanların ruhlarını yansıtmaktadır, camilerin dolup taşması ise Müslümanların ruhlarının diriliğini göstermektedir. Bu ruh medeniyetimizi, özlemimizi ve vizyonumuzu ortaya koymaktadır.

Ayasofya Camisi artık özgürdür. Ruhlarımızı da camilerde, cemaat namazlarıyla daha da özgürleştirelim. Ayasofya Camisi’ni özgürleştirenlerden ve ruhlarını cami cemaatleriyle daha da özgürleştirenlerden Allah razı olsun.