• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Rahmet ayı, Ramazan-i Şerif başladı. Bu 'Oruç ayının' tüm insanlığa rahmet, bereket ve şifa vesilesi olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Tüm insanların tövbe etmesini ve tüm yanlışlıklarından vazgeçmesini ve yepyeni hayırlı bir hayatın başlangıcı olmasını temenni ediyorum.

Ramazan ayı Oruç ayıdır, ibadet ayıdır ve Kur'an'ın indirildiği aydır. Bu vesile ile Müslümanlar; bu Oruç ayını büyük bir sevinçle karşılar, her zamankinden daha fazla bir manevi atmosfere dâhil olurlar. Teravih ve Kur'an mukabeleleriyle cami cemaatleri adeta manevi atmosferin zirvesini yaşarlar. Ancak bu sene bütün bu güzelliklerden mahrum, buruk bir sevinçle bu ibadet ayını karşılama acı gerçeği ile karşı karşıyayız.

Malum salgın nedeniyle, toplu yerlerde bulunmanın bu virüsü kapma/bulaştırma riskinden dolayı, insanlar mümkün mertebe evlerinden çıkmıyorlar. Acil ihtiyaçları dışında evlerinde kalarak kendilerini bu salgından daha iyi muhafaza etmektedirler. İşte bu tedbirlerden dolayı, insanlar camilere de gidemiyorlar. Dolayısıyla teravihler, Kur'an mukabeleleri ve vakit namazlarını cemaatle kılmanın güzelliklerinden mahrum olarak 'bu manevi ayı' karşıladık.

Önce kesin bir tövbe ile tövbe etmeliyiz. Dua ve yakarışlarla yüce Allah'tan af ve mağfiretimizi istemeliyiz. Uzun ve derin bir tefekkürle başımıza gelen bu musibetin; sebeplerini, etkilerini ve manevi olarak bundan kurtulmanın hal çarelerini bulmak için arayış içerisine girmeliyiz. Yapacağımız nefis muhasebesiyle hata ve günahlarımızdan kesinlikle vazgeçmeli, bundan sonra mümince bir hayat yaşayacak yeni bir başlangıç ile yola devam etmeliyiz.

Azgınlıklarımız, inatlarımız, günahlarımız, zulümlerimiz ve bir mümine yakışmayan her fiil ve emelimiz; bugün bir musibet olarak karşımıza çıkmış bulunmaktadır. Eğer bu ibadet ayında camiye gidemeyecek kadar bir imtihanla karşı karşıya kalmışsak, tefekkür edebilen bir mümin için musibet olarak yeterdir. Eğer bu Kur'an ayında, camide mukabele yapamayacak hale gelmişsek, azgınlığımızı ve haddi aşmamızın sebeplerini iyice tahlil etmemiz gerekmektedir.

Bu ve benzeri soruları çoğaltabiliriz. Başkalarına çuvaldızı batırmadan önce, kendi nefsimize, kötülüklerimize ve bilumum günahlarımıza iğneyi batırmalıyız. Bu musibetten dolayı kendi payımıza düşen kötülüğü kabul edip, büyük bir pişmanlıkla tövbe etme erdemini göstermeliyiz. Secdelerle, dualarla ve yakarışlarla yüce Allah'tan bu musibeti üzerimizden defetmesini niyaz etmeliyiz.

Ondan sonra da içimizdeki beyinsizlerden dolayı da bizi helak etmemesi için yüce Allah'a tekrar ve yeniden niyazda bulunmalıyız. Zira camiye gitmeyerek, tedbiri elden bırakmayan müminlerin aksine, bütün sağlık kurallarını ihlal ederek, kendi ilahlarını toplu olarak ziyaret etme basiretsizliğini/vazgeçmezliğini ortaya koyan azgın bir toplulukla yaşamak gibi bir mecburiyet içerisindeyiz.

Bu rahmet ayında ve bu musibet içerisinde, hala akletmeyen bu güruhtan dolayı bizi sorumlu tutma Allah'ım.