Koronavirüs ile imtihanımız
Koronavirüs salgını tüm dünyada etkisini göstermeye devam ediyor. Ülkemizde de can kayıpları olmaya başladı. Temennimiz, daha fazla can kaybı olmadan bu süreci atlatmaktır. Ancak dünyanın değişik ülkelerinden can kaybı haberleri gelmeye devam ediyor.
Çok hızlı yayılmasıyla tanımlanan bu virüsün, daha uzun süre bizi etkileyeceği görülmektedir. Devlet yetkililerinin aldığı tedbirlerin yerinde olmasına karşılık; bazı kesimler tarafından vurdumduymaz bir tavırla hafife alınması, işleri zora sokuyor. Bazıları işin ciddiyetini hala anlamak istemiyorlar. Ve çok pervasızca hareket etmeye devam ediyorlar.
İnsanların evde kalmasına yönelik yapılan çağrılar, önemsenmiyor. Kurallara karşı alerjik bir durum sergilenmeye çalışılıyor. Oysa bu durumun çok farklı olduğunu henüz kavramaktan uzak bir şekilde hareket edilmesi, beraberinde büyük bir sorumluluğu da getirmektedir. Hatta başkalarına bulaştırma riski söz konusu olduğundan belki vebal altına da girilmektedir.
Netice itibariyle tedbiri elden bırakmadan hareket etmek gibi bir alışkanlığı edinemedik. Bu durum vurdumduymaz bir alışkanlığa dönüşünce; böyle büyük bir salgın karşısında da aynı pervasızlığı sürdürmek gibi bir facia ortaya çıkmaktadır. Bu da çok büyük can kayıplarına, uzun salgın sürecine, ciddi ekonomik kayıplara ve ülke olarak büyük badirelere müptela olmamıza sebep olacaktır.
Çalışmak zorunda olanlara, imkânsızlık içerisinde koşuşturanlara söyleyecek sözümüz yoktur. Ancak bunun tedbirinin alınması da yetkililere düşmektedir. Zira bütün ülke insanının etkilendiği ve daha çok etkilenmeye devam edeceği böylesi bir süreçte çok daha aklıselim ile hareket etmenin mecburiyeti daha bir ortaya çıkmaktadır.
Evde kalmayı fırsata çevirerek, tefekkür etmeli ve çokça kitap okumalıyız. Okuduğumuz kitaplar bizi düşünmeye sevk etmeli, şimdiye kadar yaptığımız yanlışlardan dönme erdemini göstermeliyiz. Kendimize, ailemize ve topluma karşı sergilediğimiz, tasvip edilemez boyuttaki fiillerimizden geri dönmeli, 'artık yanlış yapmayacağım' kesin kararlılığıyla hayatımızda yeni bir başlangıç yapmalıyız.
'Bir musibet, bin nasihatten daha evladır' şiarıyla; bu musibet karşısında, ciddi bir nefis muhasebesi yapmalıyız. Tövbelerimizi yenilemeliyiz. Ve bu tövbeye sadık kalacağımızı aleni bir şekilde ispatlamalıyız. Nefsi taşkınlıklarımızın ve fikri azgınlıklarımızın bizi helaka götürmekten başka işe yaramadığını ve ölümün her an yakamıza yapışacağını yâkini bir şekilde görüyoruz.
Bizim ikinci bir hayat hakkımız olmadığına göre; şu anda 'hakkın' tarafında yer alıp almadığımızı kontrol etmeliyiz. Bu salgın süreci, imtihanımızın sonu da olabilir. Nitekim bazıları için imtihanın sonu oldu. Yarın bizim için de birileri: 'İmtihanını tamamladı' diye duyuru yapabilir. İşte o an gelmeden, kendimize bir çekidüzen vermeliyiz. Hem de çok samimi bir şekilde...
Bu sürecin çok zor geçtiğini görüyoruz. Ancak 'hakikati bulma kolaylığını' ıskalamamamız gerekiyor. Tedbirle hayatımıza devam etmeli, hikmetle bu süreci değerlendirmeli, tefekkürle yeni bir yola koyulmalı ve Allah'a tevekkül etmeliyiz.
Unutmayalım ki, bu salgından sonra yeni bir dünya düzeni başlayacak ve global güçler önümüze yepyeni parametreler koyacaklar ve bizi yeni tasarladıkları değerler sistemine uymaya mecbur bırakmaya çalışacaklar. Tefekkür edelim derken biz bu işin neresinde yer alacağız. Bütün mesele bu olacaktır. Hayırlısı...