Gezi vandallığından 'Gezi Adaleti’ne
Gezi davasında beraat kararı çıktı. Uzun süredir süren bu davada, sanıkların tümü aklandı. Kameraların önünde, ulusal ve uluslar arası canlı yayınlarda, cep telefonları ve hatta uydu görüntülerinden saniye saniye, kare kare kayıt altına alınmış bu olaylar silsilesi içerisinde, birisine beş kuruşluk! bir ceza verecek tek bir 'yasa dışılık' bulunmamıştır.
'Hala anlamadınız mı, mesele ağaç değil' şeklindeki tehditlere, BBC ve CNN vb. uluslar arası yayın yapan medya kuruluşlarının, 24 saat kesintisiz canlı yayın yapması ve eylemcileri destekleyip motive etmesi bile, yargı için bir anlam ifade etmemiş. Hatta aklanmaları için belge hükmüne bile geçmiş olabilir.
Anlaşılmaktadır ki, bu ülkede bazı eylemlerde bulunmak; kimi kesimler için suç ve en ağır bir şekilde cezalandırılmaktadır. Bazıları için ise kahramanlık vesilesi haline gelebilmektedir. Ve önünde eşit olduğumuz yasalarımız, aynı eylem için birilerini idam ile cezalandırırken, diğer bazılarını ise kahraman ilan ederek, bu eylemleri daha sık yapmalarını adeta teşvik etmektedir.
Bu ülkede, bir zavallı, polis aracına bir çakıl taşı atsa, bir ömür boyu zindandan, takipten ve güvenlik soruşturmalarından kurtulmadığı gibi mevcut yasalarla anasından emdiği süt burnundan getirilir. Ama beyaz, kripto ve proje olanlar ise; Gezi Vandallığı sırasında, sadece 240 polis aracını tahrip etmişlerdir. Kameralar önünde gerçekleşen bütün bu eylemlerin tek bir faali(?!) dahi tespit edilememiştir.
İşte 'Gezi Adaleti,' bize şunu bir kez daha gösterdi ki; bu ülkede baklava çalan çocuğa 9 yıl hapis cezası verilebilmektedir. Ama 58 kamu binası, 337 iş yeri, 90 belediye otobüsü, 214 özel araç, 240 polis aracı, 45 ambulansı tahrip edilmiş, bununla beraber kayıt altına alınamayan benzeri yüzlerce zarar ziyan durumu ise; her türlü suçu işleme ayrıcalığına sahip olanlar tarafından kameralar önünde gerçekleştirilmesine rağmen, beraat ettiler.
Aslında Gezi Vandallığı, 15 Temmuz darbesinden önceki, darbe girişimiydi. Zaten bunu, bazı kriptolar; 'hala anlmadınız mı?' şeklinde açıkça itiraf etmişlerdi. Ama bütün zorlamalar, kaos girişimlerine ve ihanet adımlarına rağmen darbe gerçekleşmedi. Gerçekleşemeyen darbenin 'B planı' olarak 17-24 Aralık operasyonu ile devam edildi. Bundan da sonuç alınmayınca 'C planı' olarak 15 Temmuz darbe girişimi karşımıza çıktı.
Maalesef Türkiye'de, darbelerin aklanması ve darbecilerin ödüllendirilmesi gibi çok kötü bir teamül oluşmuş durumdadır. 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleri cezalandırılmadığı gibi, bu ihanet girişiminin darbecileri de istisnasız ödüllendirilmişlerdir. 15 Temmuz ihanet girişiminde bulunanlar da, çok değil kısa bir süre sonra aklanacak ve Ergenekon ve balyoz darbe 'girişimcileri' gibi astronomik rakamlarla devletten tazminat alarak, hak ettikleri(?!!) mükafatlarını alacaklardır.
Bütün bunları 'nereden mi?' çıkarıyorum. Elbette 'Gezi Adaleti'nden. Gezi olaylarının sürecini, olaylar esnasındaki tahribatı ve bunların tamamının kayıtlı (resim, ses ve görüntüler) olmasına rağmen, beraatla sonuçlanması; yeni darbelerle yüzleşeceğimizi bize çok net olarak göstermektedir. 'Rand Corporation' herhalde canları sıkıldığı (?!) için rapor hazırlamıyor.