• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

'Devletlerin dini adalettir' der Hz. Ali. Eğer bir ülkede adalet yoksa zulüm düzeni varlığını sürdürmektedir. Kişilerin hukuku ön plandadır. Kim güçlüyse ve kimin adamı varsa, onun işi görülür eğer bir gün yolu hukuk ile çakışırsa, elbette özel bir prosedüre tabi olur. En kestirme şekilde aklanması sağlanır. Bu gün hukuk sistemimizin hali pür melali maalesef böyle acı bir tablo şeklinde karşımızda durmaktadır.

28 Şubat sürecine gelinceye kadar, Ergenekon yargısı hukuk sistemimize hükmediyordu. Bu süreçte dindar insanlar adeta sürek avına tabi tutuldular. Neredeyse bu süreçte zulüm görmeyen, direkt veya dolaylı olarak bir ceza/müeyyide ile karşılaşmayan kalmadı. O gün bugündür Ergenekon yargısı tarafından infaz edilen mağdurlar gördük. Ve maalesef hala mağduriyetleri devam etmektedir.

Bu süreçten sonra, FETÖ yargısı yavaş yavaş hukuk sistemimize çöreklenmeye başladı. Kumpaslarla, iftiralarla ve ihanetlerle Ergenekon yargısından da daha gaddarca kararlar vererek, daha büyük mağdur kitleler meydana getirdi. Yine maalesef mağdur edilen kitleler yine dindarlar oldu. Bu süreçte camide Kur'an dersi verdi diye on binlerce dindar insan sudan bahanelerle cezaevlerine atıldı. Gelinen süreçte FETÖ ve 28 Şubat yargısı mağdurları hukuk sistemimizin acımasız dişlileri arasında çile çekmeye devam etmektedirler.

Bu süreçte beyaz Türklerin temsilcisi konumunda 'Mehmet Haberal' yasası diye bir yasa bile çıkarıldı. İdam ile yargılanan bu şahıs tek bir gün cezaevine girmeyerek, hastane odalarında kendisine özel olarak hazırlanmış kral dairesinde keyfine bakmaya devam etti. Ve kendisine özel bir kanun çıkarılarak hiç cezaevine girmeden salıverilmesi gibi bir garabeti yaşadı bizim hukuk sistemimiz.

Daha sonra Ergenekon mahkumları(sanık değil, çünkü mahkeme kararlarıyla çoğu idam cezası almıştı), birer birer salıverilmeye başlandı. Yeniden yargılanma hakkı verilerek berat ettirildiler. Ve astronomik rakamlarla devletten tazminatlar aldılar. Darbeye teşebbüsten mahkûm olan bu kişiler, bütün yaptıkları yanlarına kâr kalarak, kendilerine uygulanan kişiye özel hukuk ile birer kahraman gibi yaşamlarını sürdürmeye devam etmektedirler.

Ancak bütün dönemlerin mağdurları olan dindar insanlar, en ağır şekilde cezalandırıldılar. Mağdur edildiler. Hakları gasp edildi. Ve maalesef hala cezaevlerinde ömürleri çürütülmeye devam ediliyor. Bu dindar insanları yargılayıp, eften püften delillerle astronomik cezalarla mahkumiyet kararı veren hakim ve savcılar istinasız tamamı ya cezaevlerindedirler veya yurt dışına kaçmış durumdadırlar. Buna rağmen yıllardır bu dindar insanlar yeniden yargılanmayı ısrarla istemelerine karşılık, bu istekleri kabul görmedi. Bu mağdurlar görmezden gelindi.

Yine yeni bir af tartışması başladı. Yine kişilere özel bir hukuk işletilmeye çalışılıyor. Yine dindar insanların mazlumiyeti ve mağduriyeti görülmek istenmiyor. Aftan kimler yararlanıyorsa, yararlanacak. Yapılacak bir şey yok. 'Haberal yasası' gibi bu kanun da çıkacak ve ilgilileri salıverilecektir. Ancak güpegündüz kişiye özel hukuki siparişler verilirken, bari bu işin kamuflajı olacak şekilde dindar insanların da yeniden yargılanma haklarını dahil etsinler de mızrak çuvala sığsın.

28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurları çok çile çektiler. Bari yeniden yargılanmalarını sağlayalım da, 'bu ülkede adalet var, hukuk işlemeye başlayacak' diyebilelim. Unutmayalım ki, adalet yoksa gerisi boştur...