Hatip ve hitap
Bu bağlamda topluma yön vermek veya insanları kendi fikirleri yönünde yönlendirmek isteyenler, sözün gücünden istifade etmişlerdir. Hitabet sanatı da “söz” üzerine bir bilim dalı olarak gelişmiş ve kitlelere hitap eden hatiplerin konuşmaları için çeşitli ilkeler belirlemiştir. Hz. Muhammed aleyhi selam`ın “Veda Hutbesi” hem içeriğinin zenginliği hem de hitabetin mükemmel bir örneği olarak önümüzde durmaktadır.
Eminlik vasıflarıyla ve adil şahitlikleriyle topluma İslami bir çehre kazandırmak için çabalayanların topluma varmalarında en önemli etken, tebliğdir. Sohbet halkalarında, salon oturumlarında ve açık hava toplantılarında tebliğ amaçlı halka varanların en etkili malzemesi söz olduğu içindir ki, konuşmaların belli bir ölçü ve çerçevede olması elzemdir.
Birkaç gün önce bir oturum esnasında bu gereklilik gündeme gelince bu meyanda belki de faydalı olur umuduyla birkaç madde sıralayalım: Konuşmacı, bilmeli ki her şeyden önce duruşu Müslümanca olmalıdır; çünkü duruş, kimliğin bir yansımasıdır. Kılık kıyafet ilk izlenim açısından önemlidir. Diksiyondaki itina, jest ve mimiklerdeki isabet hedeflenen etki için gereklidir. Sunumda ön hazırlık şarttır. Kısa, öz, duru, yalın, anlaşılır, sürükleyici bir konuşma buna bağlıdır.
Konuşmacı, etkili olabileceği her ayrıntıyı hesaba katmalıdır. Örneğin; kimleri otururken hitap etmeyi yeğlerken, başkası ayakta konuşmayı tercih eder; bazıları uzun konuşmalarla ancak motive olurken birileri de kısa değinmelerle istediği etkiyi oluşturur. Vücut dilini kullanmak, işitme zevkini gözetmek, konuşmacının dinleyici tarafından görülme isteğini hesaba katmak… Bu ayrıntıların birkaçıdır.
Konuşmacı, dinleyici grup veya kitlenin karşısına kuşatıcı bir konu, kucaklayıcı bir üslupla çıkmalıdır. Salt bir bilgi aktarımı ve uyarıcı telkinlerden ziyade araya serpiştirilmiş anekdot, örnek ve kıssalarla konuşma etkisi sağlanmalıdır.
Konuşma içerik olarak kısır döngü, başka fraksiyonları incitecek söz, teferruat mesele babında tartışma konusu olabilecek bir kalıbasığıştırılmamalıdır. Metin veya ifade birilerini memnun etme, başka birilerini küstürme ve dışlama ağırlıklı değil; aksine konuşmada amaçlanan hayırlı sonuç için güzel bir sunuma dönüşmelidir. Konuşmadaki kavramlar, aidiyet penceresinden baktıracak bir sığlıkta değil, tepe bakış açısıyla “ adalet, hak, doğruluk, fedakârlık…” gibi kavramlar etrafında genelleyici olmalıdır.
Konuşmanın yapılacağı mekân da hitap süresi ve içeriği belirleyen önemli bir unsurdur. Bu hususu gözetmek, konuşmacının hangi zemin ve zamanda daha başarılı olacağı yönünde belirleyicidir. Konuşma süresini muhafaza, süreyi aşmama, yoğunlaşan dikkati dağıtmama, konuşulacakların ehem/mühim sıralaması önemlidir. Konuşmada ses, ihmal edilmez bir yöndür. Çıplak ses, mikrofondaki ses; gürültü, sessizlik, cızırtı… Konuşmanın etkili/etkisizliğinde
dikkat isteyen detaylardır. İnandırıcılık adına öne sürülecek deliller veya örnekler ayet ve hadis kapsamındaysa, bunlar orijinal haliyle okunmalıdır.
Konuşmacı şunu da unutmamalıdır: Hiçbir şey boşluk kabul etmediği gibi konuşma da boşluk kabul etmez. Dinleyici grup/izleyici kitleyle göz göze gelmek, bakışları önünde veya metin üzerinde tutmamak, soluklanma aralığını uzatmamak, isteksizlik/uyuklama gibi haller dinleyici kitlede görüldüğünde konuşmayı çevirebilmek veya en uygun şekilde bağlamak… Bu boşluğu doldurabilir.
Allah`a emanetsiniz!