Anayasa ortak aklın bir ürünü müdür?
Beşeri izm`lerin teorik cezbediciliği(!)ne kapılarak hak addettikleri hususlar için her türlü meşruiyeti çiğnemeyi mubah görenler, hedeflerine ulaşmada boş tenekeler misali gürültü çıkarıp seslerini duyurmaya çalışmaktalar. Öyle ki bazen taassupça bir gözü dönmüşlükle birçok tahrik, yıkım, zulüm, çirkeflik, rezillik onlar için sıradanlaşır.
Batıl ehli kendi haksızlıkları içinde bunca güçlü ve etkili görünmeye çalışırken iman kuvvetiyle tabii olarak güçlü ve haklı olan biz hak ehlinin gündemi sarsacak, olayları hikmetle yorumlayacak, toplumsal beklentiye cevap verecek bir etkiden yoksun, pasif bir kınayıcılıkla işi geçiştirmemiz aceb nasıl izah edilebilir?
Akıntıya kapılan, akıntıya kürek çekenler, bilmelidir ki çırpınışları boşunadır. İlke bilmezlikle veya umursamazlıkla akışına kapıldıkları akıntı onları yutacak ve kendi içinde helak edecektir. Akıntıda kürek çekenler, doğru yöne ve kararlı bir şekilde kürek çekseler akıntının hırçınlığına rağmen amaçlarına varabilirler.
Bu ön girişten sonra aslında meramımız, sözü son seçimler akabinde yoğunlaşan anayasa tartışmalarına getirmektir. Nitelik yönüyle olmasa da nicelik olarak gündemi kuşatan şike ve yemin tartışmalarını bir kenara bırakırsak şu an laikçisi, sağcısı, solcusu, liberali, muhafazakarı ve de ilgilisi ilgisiziyle herkesin konuştuğu, tartıştığı, kendinden bir şeyler katmaya çalıştığı yeni anayasa değişikliğidir.
Bizde entel/aydın(!) cephesinde her konuda söz bilirliğe soyunmak meşhurdur. Bunu anladık da “İslamcı” etiketli kimi yazar, çizer, hatibin ve “Müslüman” spotlu kimi oluşumların sanki asıl uğraşlarıymış gibi anayasa değişikliğini ciddi ciddi konuşmaları, bunun üzerine söylem ve eylem üretmelerini nasıl yorumlayacağız?
Elbette yasakçı bir zihniyetin izalesi, toplumu açık bir hapishaneye çeviren esaret duvarlarının yıkılması adına özgürlük temennilerini, temel insani hakları rafa kaldıran yasakları kaldırma isteklerine kulak tıkamıyor, göz kapamıyoruz; hatta böylesi artıların vücut bulması için atılan her doğru adımı destekliyoruz.
Ama değişim genel olacaksa, birey ve toplum adına yenilikler düşünülüyorsa, insan fıtratına aykırı uygulamalardan adilane dönüşümlerle vazgeçilmek isteniyorsa bu konuda Yüce Allah bizler için olması gerekeni söylemiştir: “ Hüküm Allah`ındır.”
Bizi yaratan O, sayısız nimetle şereflendiren O, kulluğun sadece Kendi Zatına aidiyetini ilan eden O, dünya ve ahiret saadetinin maddelerini Kur`an`ıyla bize bildiren O ( Allah) olduğuna göre gidişatımızın yol haritasını belirleyen hükümlerde O`nun olmalıdır.
Başbakan anayasayla ilgili tüm gruplara yaptığı çağrıda “ Ortak aklın ürünü bir anayasa yapalım!” diyor.
Söyler misiniz, sol ve sağ zihniyet; doğru ve yanlış yaklaşım; hak ve batıl gruplar hangi ortak akılda birleşecekler?
Örneğin inancımızın olmazsa olmazı faizi, içkiyi, zinayı, kumarı hangi ortak akıl yasaklayacak?
Fıtratla mutabık olan İslam`ın hayata tatbikinde, kadının süsü ve ziyneti tesettürün sosyal bir genellik kazanmasında hangi ortak akıl birleşecek?
Şeytani vesveselerle yolunu dalalete kilitlemiş birileriyle İlahi bir nusretle imanla nurlanmış biri hangi ortak akılda birleşecek?
Elbette hükümlerin adil ve hak çerçeveli olduğu bir ortamda istişare/şura dediğimiz ortak bir tamamlayıcılık muhakkaktır. Bu konu ise yasa koyma aidiyetinin makamı ve temeliyle ilgili ertelenmez bir husustur.
Resmin ressamını hesaba katmadan kendi boya ve çizimini kararlaştırması, yazı ve kalemin tutan eli ve düşünen aklı devre dışı bırakıp yazılanlar üzerinde hak iddia etmesi, cep telefonların yetkili firmalarını görmezden gelip kendi fabrika ayarlarını tesbit etmesi ne kadar akla uygunsa Allah`a karşı konumu yaratılmış olan biz insanların da temel hükümleri koyması o kadar akla uygun olur!
Berat Kandilinin idrak edileceği bu gecede cümlemizin beratını Allah`tan diliyorum!