• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Ramazan`ın manevi atmosferini ve bereketli iklimini teneffüs ettiğimiz bu günlerde oruçla üzerimize yağan nimetlerden birinin de Dünya Müslümanlarının muzafferiyeti olması temennisidir.
Bu temenniden hareketle belirtmek isterim ki;
Bugün itibarıyla bir haftasını dolduran Mısır`daki meşum darbenin akim kalacağı, ilk andan beri içimde umut olarak büyüyen bir beklentidir.


Mısır`daki darbe, hangi tarafından tutarsak tutalım bizi şu hakikatlere götürmektedir:
ABD ve işbirlikçileri, General Sisi darbeyi yapar yapmaz tebrik yarışına gittiler.
ABD, İsrail, Rusya, Çin, AB, BAE, Suud rejimi, katil Esed... Mursi`nin şahsında İhvan`a, genel anlamda Müslümanlara yapılan bu darbe akabinde gözlerin içine bakarak zil takıp oynadılar.


Mısır`daki askeri girişimin bir darbe olduğu su götürmez bir gerçekken demokrasi havarileri(!), insan hakları yanlıları(!), özgürlük arayıcıları(!) bu etiketlere ne kadar layık olduklarını Ortadoğu halkları için bir umut ve model olan Mısır`daki İslam devriminin engellenmesini ağızlarının suyu akarcasına tuttukları şakşaklarıyla gösterdiler.
Batıl cenah ve küfür cephesi, kendi ali(!) menfaatlerine prim getiren hiçbir konuda hakkın, hakların ve halkların yanında yer almayacağını bir nevi bu darbeyle ilan-ı alem etti.


Süslediği püslediği, yaldızlı söz ve yorumlarla insanlara “en iyi ilkeler, idare şekli, yönetim kriterleri” diye pazarladığı “demokrasi, sermaye, seçim, meşruiyet” gibi putlarını gerektiğinde helva niyetine yemekten hiç çekinmedi.
Dünya istikbarı, Mısır`daki askeri darbenin kendileri için olan getirisinin bilincindeydiler ve bu idrakle darbeye maddi finansör olmayı bile ihmal etmediler.


Çünkü onlar, bu darbenin istenen sonuca ulaşmasıyla;
Müslümanların direniş cephesinin büyük bir darbe alacağını ve bunun direnişçi Müslümanlarda bir yeis oluşturacağını,
İsrail`in Ortadoğu`daki güvenliğinin garanti altına alınacağını,
Darbeyle gelen keşmekeşin İslam dünyasında güven kırılması oluşturacağını,
Darbeye sebep olma bahanesiyle mezhep çatışmasının daha da alevleneceğini,
Onlarca plan da yapsalar, milyar dolarlar da harcasalar Müslümanların mezhep kavgasıyla birbirine verdikleri/verecekleri zararı/darbeyi veremeyeceklerini/vuramayacaklarını çok iyi biliyorlar.


İşte bütün bu saiklerden hareketle diyorum ki,
Mısır`daki direniş başarılı olmalıdır. Direnişin başarılı olması, Müslümanların tutumuyla çok alakalıdır.
Mısır`daki Müslümanlar, gevşekliğe düşmeden oyunları bozacağına inandığımız ve aslında diğer bütün isteklerin kapsamı olan “ Mursi, görevine dönene kadar meydanlardan ayrılmacağız.” kararlılığıyla direnişe devam etmeliler.


Diğer Müslümanlar da direniş gündemimi sıcak tutmakla, her türlü destek vesilesiyle üzerine düşeni yapmalılar.
Eğer, bu olursa ayet bize zaten müjdeyi şu İlahi beyanla veriyor:
“ Ey iman edenler! Siz Allah`a (Allah`ın dinine) yardım ederseniz, (Allah da size) yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” (Muhammed: 47)


Safların bu kadar ayrıştığı bir dönemde Müslümanlar - özelde İslam`ı kendine dert edinen davetçi kişi ve cemaatler- “ akidevî, amelî” noktadaki bütün tartışmalı ve kavgalı meselelerini bir tarafa bırakıp kardeşlik bağıyla, dayanışma ruhuyla, kaynaşma lüzumuyla, yardımlaşma bilinciyle bir araya gelmeli veya en azından şeytan ve yandaşlarının Müslümanlar aleyhine ittifak kurdukları her zaman ve zeminde ihtilaflı meseleleri bir kenara bırakıp ortak hareket etmeli, ümmet birlikteliğini yansıtan stratejilerle safların kurşunlar misali kaynaştığı bir endamla dünya istikbarının karşısına çıkmalıdırlar.