• DOLAR 34.446
  • EURO 36.302
  • ALTIN 2836.87
  • ...

25 Temmuz 1951`de Adnan Menderes başkanlığındaki Demokrat Parti`nin Türkiye`ye önemli bir armağanı vardı: 5186 sayılı Atatürk`ü koruma kanunu. Bu kanuna göre “Atatürk`ün hatırasına alenen hakaret eden” kişi ya da kişilere, heykel ve büstlere zarar verenlere bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilebilirdi.

Tarihçi Ayşe Hür, Demokrat Parti`nin bu işteki öncülüğünü şöyle yorumlar:

Böylece CHP`nin bağrından doğmasına karşın 1950 seçimlerinde ‘Ebedi Şef` Mustafa Kemal`in kurduğu CHP`yi hezimete uğratarak Kemalist kadroların tepkisini çeken DP, hem kendisinin özgünlüğünü ortaya koymak, hem de rejimin kurucu partisi olduğu için bir çeşit dokunulmazlığı olan CHP`yi ve onun lideri İnönü`yü hırpalayabilmesine yetecek politik manevra alanı yaratmak için Mustafa Kemal`i ‘Atatürk olarak` tabulaştırmayı akıl ederek, sistemle ilişkisini düzeltme şansını yakalamıştı.” (Radikal, 8 Kasım 2015)

Evet, “Atatürk`ü koruma kanunu” var; ama yüzde bilmem kaçının Müslüman olduğu bu memlekette mesela “Dini şahsiyet ve değerleri koruma kanunu” yok!

Bazı maddeler var; ama şartlara bağlanmış.

Profesör Ersan Şen, bir süre önce şunları yazmıştı: “Türk Ceza Kanunu'nun 216. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli şartı ile altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Dini değerler; bir dinin kitabı, peygamberi, kutsal yerler olabilir.”

Fiilin cezalandırılabilmesi için “kamu barışını bozmaya elverişli” bir yönünün olması gerekir ki, bu da yargının yorumuna göre değişir.

Ama “Atatürk`ü koruma kanunu” öyle değil.

Mustafa Armağan bir tarihçi ve tarihi bir belgeyi yayınladığı için “hakaretten” dolayı ceza alıyor.

Daha önceden de bir gazeteci “Mustafa Kemal`in cenaze namazı kılınmadı” dediği için cezaevine atılmıştı.

Bu yaşananlara baktığımızda bir öneride bulunmak istiyoruz.

Atatürk`ü koruma kanunu değişsin!

Kanunda “Övgü dışında Atatürk`ten söz etmek suçtur” ifadesi bulunsun ki, araştırmacılar araştırmadan vazgeçsinler.

Mayınlı bir alanda gezersen arada kazalarla da karşılaşırsın.

SİZİ SEVMEZLER

Selman Ada görevden alınmış.

Peki, kim bu Selman Ada?

Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürü.

Görevden alınma nedeni ise kendi eserlerini en yüksek telif ücreti ile sahneletmek, konaklama giderlerinde kurumu zarara uğratmak gibi şeyler…

Tabii bazıları diyor ki, mesele çok başka.

İddialara göre Cumhuriyetin kuruluşunun 94. Yıldönümünde Selman Ada, il müdürlüklerine şöyle bir mesaj atmış:

A ve K partisiyle yönetim cahil çoğunluğun eline geçti. Bunlar plaja gitmez, mayo giymez. Tiyatro kültürü olmayan, Batı'yı kavrayamamış kasabalılar. 16 yıl kesintisiz tek başına iktidar olarak çok uzun bir zaman, sonuçlarını görüyoruz

Selman Ada, 2014`te Ömer Çelik tarafından bu göreve getirilmişti. Yetkisini kullanarak kendisine ait 4 oyunu bir yılda sahnelettiği ve bunlardan elde edilen hasılatın yüzde 50+5`ini “telif ücreti” adı altında aldığı ortaya çıkmış ve bu durum Sayıştay tarafından “etik” bulunmamıştı.

Peki, biz bu haberden ne anlıyoruz?

Halka tepeden bakan Kemalist elit sınıfın halen bürokraside önemli mevkileri işgal ettiğini ve siz onlar için ne yaparsanız yapın size “köylü ve cahil” muamelesinde bulundukları gerçeğini anlıyoruz.

Dindarsanız bu onların gözüne batar; ama dindar değilseniz ve onların yaşam tarzını taklid ediyorsanız bu kez de her fırsatta sizi “yeni mahalleyi özümseyememiş” diye ezmeye çalışırlar.

O yüzden de bırakın taklidi ve adam olun!

Hayırda yarışın ve hikmetle davranın. Şunu unutmayın, siz istediğiniz kadar Atatürk güzellemeleri yapın içlerindeki “İstiklal mahkemeleri” isteğini ortadan kaldıramazsınız.

Davranışlarınızla hem kendinizi küçük düşürüyor hem de halkın inancına ve değerlerine 90 yıldır yapılan saldırıları meşrulaştırmış oluyorsunuz.