Atatürk Yaşasaydı
Referanduma doğru giderken “evet” ya da “hayır” tercihlerinde bulunacaklardan bazıları, dillerini keskinleştirmeye, karşı tarafı baskı altına alacak söylemlerde bulunmaya başladı.
Birileri “iç savaş”tan söz ederken diğerleri “ülkeyi saran karanlık”tan dem vurmakta…
Hakaretlerde sınır yok!
Tabii arada bir şirinlikler yapanlar da yok değil.
Mesela Şamil Tayyar…
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, referandumla ilgili yaptığı değerlendirmede, "Atatürk yaşasaydı muhtemeldir ki evet derdi" demiş.
Şimdi bu “Atatürk yaşasaydı” sözünün arkasına o kadar çok şey söyleyebilirsiniz ki…
Atatürk`ün çok dindar biri olduğunu söyleyeninden, dine düşman biri olduğunu söyleyenine kadar mebzul miktarda Atatürk üzerinden siyaset yapan kişi var bu memlekette.
O yüzden “Atatürk yaşasaydı” sözünden sonra çok şey yazılabilir, diyoruz ya…
Mesela…
Atatürk yaşasaydı CHP iktidarı devam ediyor olabilirdi, çünkü halen hiç seçim yapılmamış olması ihtimal dahilindeydi.
Atatürk yaşasaydı hiç Kürt sorunu olmayabilirdi, çünkü o dönemde uygulanan “Şark ıslahat planları” ve sürgünler, asimilasyonla beraber farklı sonuçlar verebilirdi.
Atatürk yaşasaydı “evet” diyebilirdi, çünkü tek aday olduğu için kendisine oy vermiş olacaktı.
Bir de işin matematik kısmı var, evet!
Atatürk yaşasaydı 136 yaşında olacaktı…
ŞAŞKINIZ, EVET!
CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yine dalgalı ve değişken bir siyaset izliyor. Hemen her yasayı Anayasa Mahkemesine götüren Kemal Bey, “Cumhurbaşkanlığı sistemi” ile ilgili düzenlemeyi mahkemeye taşımama kararı aldı. Gerekçeyi de bizzat Kılıçdaroğlu açıkladı: “En büyük divan halkın divanıdır. Şimdi halka gidiyoruz.”
Her zaman halkın iradesini küçümseyen ve değersizleştirmeye çalışan CHP zihniyetinin günümüz temsilcisi garip laflar ediyor, öyle değil mi?
İtiraf edin, çok şaşırdınız. Ben de kamuoyunun bir ferdi olarak şaşırdığımı kabul ediyorum.
Sanırım CHP dışındaki partiler de şaşkındır.
Kemal Bey de kamuoyunun ve siyasi partilerin şaşkınlığından faydalanıp en haşin “demokratik darbe”ler vurmaya devam ediyor. Bakın ne söylüyor:
“AYM`ye gitmememiz onları telaşa düşürdü; terörle korkutmak acizliklerini gösteriyor.”
Kaçıncı rauntta olduğumuzu unuttuk!
Ardı ardına yediğimiz kroşelerden sonra gelen aparkatla abandone olmuş vaziyetteyiz.
Manzarayı anlamakta halen zorlanıyoruz.
Meseleyi bir daha anlamaya çalışalım: CHP`nin AYM`ye gitmemesi birilerini telaşa düşürmüş.
Telaşa düşenler sanırım AK Partililer, MHP ve diğerleri…
Demek ki, AK Parti ve MHP, düzenlemeyi referanduma götürmek için çalışıyor görünüyorlardı; ama aslında CHP`nin düzenlemenin iptali için AYM`ye gitmesini bekliyorlardı.
Buna göre CHP`nin AYM`ye gitmesi düzenlemenin referanduma gitmeden kabul edilmesine sebep olabilirdi.
Yanlış mı anlamışım?
Ne yapayım, kafam çok karıştı…
FETÖ`NÜN KIYAMETİ
11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün darbe girişimi soruşturmasında tutuklanan Başyaveri Kurmay Albay Bekir Furkan Özdaban'ın cep telefonundan, bazı bilgilere ulaşılmış.
Savcılık, Özdaban'ın adına kayıtlı telefon hattından sık sık internete girerek Gülen'in 'sohbet' programlarını izlediğini tespit etmiş. Bu suçlamaya karşılık Özdaban`ın savunması ilginç: "Adıma kayıtlı iki telefon hattı var. Birini eşim diğerini babam kullanıyordu. Babam 73 yaşında. 2-3 yıldır akıllı telefon kullanıyor. Yanlışlıkla izlemiş olabilir."
Bu bir satış işidir ve adam açıkça suçu babasının üzerine yıkmak istemektedir.
Aklıma Nasreddin Hocanın bir fıkrası geldi.
“Kıyamet ne zaman kopar?” diye sormuşlar Hocaya.
“Hangi kıyamet?” demiş.
“Kıyamet kaç tanedir?” demişler.
Hocanın karşılığı hikmet dolu:
“Aslında kıyamet iki tanedir. Kişinin kendi ölümü küçük kıyamet, dünyanın parçalanması ise büyük kıyamettir. Bizim ev için sorarsan karım ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet!”
Kur`an`da Kıyametin dehşetini anlatan çok sayıda ayetten birkaçını buraya alalım:
“Ama vakti gelip de o kulakları patlatan kıyamet gürültüsü geldiği zaman,
İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından bile kaçar.” (Abese/33-36)
Sanırım bazıları yaşananları da bir tür “Kıyamet” olarak değerlendiriyor olmalı ki, sadece kendini kurtarma derdiyle hareket ediyor.