• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Ortada parti programı ve resmi açıklamalar bulunmasına rağmen HÜDA PAR’ı hiç alakası olmayan şeylerle suçlamak, hatta bunu yaparken mantığın sınırlarını zorlamak ancak PKK kafasının yapabileceği bir şey.

Suçlamaya bakın…

“TC’nin Kürt halkına karşı geliştirdiği zulme, yaptığı katliamlara karşı çıkmayan tam tersine onunla birlikte binlerce yurtsever Kürt’ü katleden bir ihanetin Kürt milliyetçiliği ile alakası olabilir mi? Dünyanın neresinde Müslümanlara karşı bir baskının geliştiği duyulursa bu cenah hemen harekete geçebiliyor. Ama Müslüman bir halk olan Kürtlere yapılanlar için bir tek kelime etmiyor. Filistin halkını selamlıyor, İsrail’i lanetliyor ama “kendi halkına” karşı işlenen suçlarda düşmanla ortak oluyor. Bunlar da bu yapının Müslümanlıkla ve Kürtlükle alakasının sadece verilmiş rol içinde geçerli olduğunu gösteriyor.”

Biz buna HÜDA PAR programından cevap verebiliriz; ama en iyisi Kemalist CHP’nin medya organlarından birinin haberiyle cevap verelim:

“İşte HÜDA PAR’ın parti programında öne çıkan başlıklar…

1- Anayasadaki vatandaşlık tanımının değiştirilmesini, “Türk” kavramının kaldırılmasını savunuyor. Kürtçenin de resmi dil olmasını, “ırkçılık kokan” Andımızın okullardan kaldırılmasını istiyor. “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün her yerden silinmesini istiyor.

2- Anayasa’da “değiştirilemez madde” olmamalı diyor. Yani ilk 4 maddeye karşı. Ayrıca milletvekili yemin metninin de değiştirilmesini istiyor.

3- “Eyalet sistemi”, “özerklik” ve “federasyon” modellerinin serbestçe tartışılabilmesini savunuyor

4- Zorunlu askerliğe karşı. “Profesyonel ordu” istiyor ve “vicdani red” hakkını savunuyor.

5- “Türklük” ve “laiklik” üzerine kurulu Cumhuriyet ideolojisinin, Kürtler ve Müslümanlara eziyet getirdiğini savunuyor. Şeyh Sait, Dersim ve Ağrı isyanlarını haklı buluyor. Bu isyanların “Türklük dayatmasına tepki olarak doğduğunu” ve katliamlarla bastırıldığını söylüyor.

7- “Türklük” söyleminin tamamen terk edilmesini, isimleri değiştirilen yerlere eski isimlerinin verilmesini istiyor.

8- Cumhuriyet düşmanları Said Nursi, Şeyh Sait ve Seyid Rıza için devletin özür dilemesi gerektiğini, bunların mezar yerlerinin açıklanmasını ve medreselere resmi statü verilmesini istiyor. (https://halktv.com.tr/siyaset/iste-hizbullahci-huda-parin-sicili-723960h)

Demek ki neymiş, HÜDA PAR, sadece İslam Dünyasındaki katliamlara değil, Kürtlere yönelik Kemalist sistemin katliamlarına da karşıymış. Hatta devletin, katliam mağdurları olan Kürtlerden özür dilemesini de istiyormuş.

İFTİRANIN SINIRI YOK

PKK kafasının kendini merkeze koyup kendisiyle aynı fikirde olmayanları yaftalamakta ne kadar mahir olduğunu Şükrü Gülmüş’ün, Selim Çürükkaya’nın yazılarından anlamak elbette kolay; ama adı geçen isimler için de ağır ithamlarda bulunduğu için onları bir tarafa bırakalım.

Ortada dünya kadar veri olduğu halde siz bildiğinizi okuyor ve gerçekleri tersyüz ediyorsanız sözlerinizin, analizlerinizin hiçbir kıymeti olmaz.  Aynı yalanı tekrarlayarak robotlaştırdığınız kişilere kabul ettirebilirsiniz; ama gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır.

Suçlamaya bakın:

“Kürt düşmanı DAİŞ’i, El Nusra’yı destekliyor ama mazlum Kürt’ün özgürlük davasına baş koyanlara kurşun sıkıyor. Kobanê olayları da bu konseptin bir parçasıdır. 51 kişi katledildi deniliyor. Katledilenlerin en az 45’i yurtseverdir. Aslında tüm bunlar Hizbul/Hüda Par’ın nerelerde at koşturduğunu ortaya koyuyor. Kobanê olayları, Hizbul/Hüda Par ve Türk Gladyosu’nun ortak provokasyonudur. Kürtlerin tam da birlik duyguları içinde bir araya gelerek harekete geçtiği böylesi tarihi günlerde Kürtleri çatıştırma amaçlı alçakça bir planın devreye sokulmasıdır. Bu rol de Hüda Par denilen bu ajan oluşum tarafından direk ya da dolaylı olarak üstlenilmiştir. Hüda Par, DAİŞ ve Türk Gladyosu ortak çalışmıştır.”

HÜDA PAR yöneticilerinin DAİŞ ya da El Nusra’yı desteklediğine dair bir tek veri ortaya koyamazsınız.

Adı geçen tekfirci grupların aralarındaki ton farkına rağmen HÜDA PAR’ı siyasi bir parti olduğu için tekfir ettiklerini, hatta bir kısmının “oy kullanmak küfürdür, oy kullanmak küfür değildir demek de küfürdür” söylemini dillendirmekten çekinmediklerini mesele ile ilgilenen herkes biliyor.

Ama PKK bu söylemiyle bir şeyleri gizlemeye çalışıyor.

DAİŞ ve NUSRA diyerek aslında İslami kimliğe açılan bir savaş vardı.

6-8 Ekimde sadece Diyarbakır’da şehid edilen Yasin Börü ve arkadaşları yoktu. PKK’nin sokağa saldığı çeteler Adana’da, Van’da, Kızıltepe’de ve daha başka yerlerde sakallı olan erkeklere ya da çarşaf giyen kadınlara da saldırdılar ve çok sayıda Müslümanı öldürdüler.

“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” derler ya aynen öyle bir durum.

Halkı sokağa çağıranlar PKK ve siyasi uzantılarıydı.

HÜDA PAR’ı hedef gösterenler PKK ve siyasi uzantılarıydı.

Temsilcilikleri, iş yerleri tahrip edilen, bombalanan, molotofla yakılan, vahşice katledilenler HÜDA PAR’lılardı.

Eğer olayları önleyebilecekken önlemeyen bir “gladyo” varsa bunlar o dönemde sürgün edilen FETÖ polisleri ve jandarmasıydı ki, onlar da PKK ile beraber hareket ediyordu. Nitekim seçimlerde asker ve polis lojmanlarında yüzde 60-70 arası PKK siyasetine oy çıkmıştı o dönem.

Devam edecek…