• DOLAR 34.483
  • EURO 36.41
  • ALTIN 2956.596
  • ...

14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri açık ve gizli ittifaklarla tarihe geçse de daha çok seçime gidilen süreçte kullanılan dil ve hedef alınanlar açısından önemli izler bıraktı.

Cumhur İttifakı'ndan özellikle AK Parti ve MHP, rakipleri Millet İttifakı'nı “Kandil’in belirlediği sınırlar içerisinde siyaset yapabilen” HDP üzerinden yıpratmaya çalıştılar. Millet İttifakı'nda ise arada bir İYİ Parti sesini yükseltse de büyük oranda CHP, siyasetini “HÜDA PAR’a saldırı” üzerine oturtmaya çalıştı.

CHP’nin saldırgan ve hedef gösterici dili kısa sürede etkisini gösterdi ve HÜDA PAR stantları, temsilcilikleri saldırılara uğradı. İlginç olan ise saldırıları gerçekleştirenler, genellikle faşist ve sosyalist gruplardı.

HÜDA PAR'ın Adana il teşkilatına gerçekleştirilen bıçaklı saldırıda, bir kişi hayatını kaybettiğinde bile CHP ve onunla beraber aynı masada oturanlardan siyasi nezaketin gereği olarak taziye mesajı duyulmadı.

Seçim bitti ve masa dağıldı. Masa bileşenleri zehir zemberek açıklamalar yaparak bir diğerinin ipliğini pazara çıkardı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “masa arkadaşı” İYİ Parti’den dolayı “Kandil’in siyasi uzantılarıyla” açıkça ittifak kuramayan CHP, bu kez DEM adını alan “Türk solu ve Kandil vesayetindeki” siyasi parti ile açıkça ittifak kurmaktan çekinmedi.

Cumhur İttifakında ise bu kez HÜDA PAR yoktu.

HÜDA PAR, Türkiye çapında kendi adaylarıyla “ittifaksız” olarak seçimlere girme kararı aldı.

Seçim “Yerel” olunca HÜDA PAR adayları da daha çok “yerel” konulara eğilerek “halkın tüm kesimlerine değecek” bir siyasi dil ve proje ile çalışmalara başladı.

İçtenlik ve dürüstlük, özellikle “Kürt kamuoyunda” olumlu tepkilerle karşılandı.

HÜDA PAR adaylarının Kürtçe konuşurken zorlanmaması, kimseyi ötekileştirmemesi, geçmişin bagajları üzerinden siyaset belirleme çabasına girmemesi, barışçı dili “birilerini” rahatsız etti.

Öğrencilerin, seçmeli ders konusunda Kürtçe'ye yönlendirilmesi için çağrıda bulunan HÜDA PAR adayları ve parti kurmayları, halkın desteğiyle karşılaştılar; ama bu arada DEM’in temsilcileri “seçmeli Kürtçe dersinin” tuzak olduğunu iddia edip kampanyayı etkisizleştirmeye çalıştılar.

Bu, kamuoyu açısından bir samimiyet testiydi ve amiyane tabirle DEM bu testten çakıldı.

DEM’in Batman adayının HÜDA PAR adayıyla şehrin futbol takımının maçında yan yana fotoğraflanması ise “kimi odakları” çok öfkelendirmiş olmalı ki DEM, siyaset dilini bir tarafa bırakarak “sol örgüt” jargonuyla bir açıklama yaptı, adayını tehdit etti, tabanına da “ayağınızı denk alın” mesajı verdi. Kısa bir süre sonra da adaylarını ihraç ettiler.

Bu yetmemiş olacak ki ANF’den “kimliksiz” bir analiz yayınlanarak “ayar süreci” tamamlanmaya çalışıldı.

Bu arada “Analiz” dediğimize bakılmasın. Biz yazının şekil olarak analize benzetilmeye çalışılmasından dolayı öyle dedik; yoksa meselenin ne bilgiyle ne veri analiziyle ne de analitik değerlendirmeyle bir alakası yok!

Tarih ve sosyoloji değerlendirmeleri okuyanlara saç baş yolduracak cinsten. O konulara “şimdilik” girmiyoruz.

Sadece bazı iddialarına, çok da derin tahlillere girmeden, “gazeteci refleksiyle” bazı izahlar getirmeye çalışacağız.

Yazının başlığı şu şekilde:

“Zaferin eşiğinde Kürtlere kurulan tuzak: Hizbulkontra-Hüda Par”

Az önce belirttiğim gibi yazının tümü üzerinde değerlendirmeyi “şimdilik” yapmıyoruz. Bazı bölümleri bağlamından koparmadan değerlendirmeye çalışacağız.

Devam edecek…