• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Gündeme almayayım, diyorum; ama adam bas bas bağırıyor, “ben de buradayım” diye.

Sanırım siyasiler açısından önemli olan “gündeme gelme, gündemde olma, gündem olma” meselelerini yanlış anlamış ki her konuya dalıyor.

Bilse bilmese önemli değil.

Lefter’den kaleci çıkarma konusu “spor-magazin” konusudur diyelim; ama beyefendi biraz özen lütfen!

Evet, tahmin ettiğiniz gibi Kemal Kılıçdaroğlu’ndan söz ediyorum.

Dikkatimi çekmek için olmalı şöyle bir açıklama yapmış:

“Artık, öyle 3 yıllık, 5 yıllık planlarla bu iş çözülmüyor. Çünkü dünya hızla değişiyor. Teknoloji hızla değişiyor. Biliyorsunuz Osmanlı, Sanayi Devrimi'ni kaçırmıştı, şimdi teknoloji devrimini kaçırma lüksümüz yok. Onu yakalamak zorundayız. Sanayicilere bu konuda büyük görevler düşüyor."

Tam altı cümle kullanmış Kılıçdaroğlu ve doğrusu hangi cümleden başlayayım diyemeceğim kadar facia bir konuşma.

"Artık, öyle 3 yıllık, 5 yıllık planlarla bu iş çözülmüyor”

Üç günlük, beş günlük planlarla mı çözülüyormuş! Oturmuş sistemler 50 yıllık, 100 yıllık planlar yapmaya başlamışlar, bizimki 5 yıllık planları beğenmiyor. İletişimin, bilişimin gelişmesinin, teknolojideki hızlanmanın planlama ile alakası yok, ama bunu bilemiyor.

“Biliyorsunuz Osmanlı, Sanayi Devrimi'ni kaçırmıştı, şimdi teknoloji devrimini kaçırma lüksümüz yok”

Kendince hinlik yapıyor; ama hilesi öyle bir sırıtıyor ki… Osmanlı “Sanayi devrimini” kaçırdı, tamam da Osmanlı’dan şimdiye 100 yıl geçti beyefendi. Senin o “Muasır medeniyet seviyesine” yükselmek için “ülkeyi demir ağlarla” ören Kemalist sistemin neden o kaçan “sanayi devrimini” yakalayamadı.

“Onu yakalamak zorundayız”

Sizden öncekiler devrimler yaptı, batının kanunlarını ve yaşam tarzını dayattı, astı, kesti, zindanları doldurdu. Ama nedense her iki dünya savaşında da yerle bir olan Almanya’nın yaptıklarını yapamadı.

Bir de şu var: sahi nasıl yakalayacaksınız?

“Sanayicilere bu konuda büyük görevler düşüyor”

Yine aradan sıyrılma hamlesi bu! Sanayicilere büyük görev düşüyorsa siz ne yapıyorsunuz?

Aslında yaptığınız belli. 1930’larda heykel yapıyor ve o şekilde “Muasır medeniyet seviyesine” çıkacağınızı sanıyordunuz, şimdilerde yine heykel yapıyorsunuz. O zamanlar dünyada hızla sanayi hamleleri söz konusu iken siz heykel ve büst yapımında rekorlar kırıyordunuz.

Ama “Sanayi devrimi” heykel yaparak yakalanmaz, bunu bir türlü öğrenemediniz.

Sanayicilere ise buradan ben bir uyarıda bulunayım.

Allah etmesin yine bir CHP iktidarında gözlerinizi açarsanız çok dikkatli olun!

Nuri Demirağ’ın hayatını iyi okuyun ve CHP iktidarında sanayicilerin neler yaşayabileceğini düşünerek hareket edin.

Benden söylemesi.

 

İYİ DEMOKRASİ

Tunus’ta partilerin ortak desteği ile seçilen Kays Said, partileri devreden çıkarıp tek başına Tunus’u yönetmeye çalışıyor.

Eleştirenler, karşı çıkanlar tutuklanıyor.

Ona “diktatör” diyenlere ise bozuluyor.

Tabii bu arada yaptıklarını şerh edenler de var.

Tunus Dışişleri Bakanı Osman el-Cerendi, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kürsüsünden yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Kays Said’in aldığı kararların ‘gerçek ve iyi demokrasiyi tesis etmeyi’ amaçladığını vurgulamış.

Gerçek ve iyi demokrasi…

Daha önce parti kapatırken kullandığı hukuk dışı ifadelerle kendini tanıtan bir savcı “Militan Demokrasi” diye bir kitap yazmıştı.

Türkiye’de sırtını silahlı örgütlere dayadığını söyleyen bir parti de “Radikal Demokrat” olduğunu söylüyor.

Absürtlük çok bizde.

Mesela sürekli silah kullanan bir örgütün durmadan barıştan söz ettiği başka bir yer var mı?

Ama Tunus’taki farklı!

Gerçek ve iyi demokrasi…

BAE’nin, Suudi’nin, darbeci Sisi’nin destek verdiği bir isim Kays Said.

Hem Kays Said hem de bakanı nereye mesaj verdiklerini iyi biliyorlar aslında.

Küresel dizayn edicilere, bizim demokrasimiz, sizin çıkar ve hedefleriniz için “iyi”dir demek istiyorlar.

Demokrasi ise işin fonu. O kadarını da anlayın artık!

 

İYİ GİDİYOR İYİ

İyi Parti’de siyaset yapanların mülteci karşıtlığında keskin ve düşmanca bir dil kullandığını biliyorsunuz.

Bir de hükümeti ekonomi üzerinden eleştirirken ortaya koydukları mizansenler var ki, artık mide bulandırmaya başladı.

Bir bakıyorsunuz siyasi bir gezide “açım, açım” diyen biri Meral Akşener’in önüne çıkıyor. Kısa sürede bu kişinin evlerinin, arabalarının ve maaşının olduğu ortaya çıkıyor.

Hükümeti yolsuzlukla suçlayan kimi vekil ve üyelerinin en çok bağıranlar olduğunu görüyorsunuz.

Mesela Lütfü Türkkan…

Bakın şöyle bir mesaj paylaşarak hükümeti yolsuzluk yapmakla suçluyor.

Sonra ortaya çıkıyor ki, aynı vekile ait çiftlikte kaçak yapılar yapılmış, usulsüzlüğü ortaya çıkınca yapılar için yıkım kararı verilmiş, yıkımı görüntüleyen gazeteci ise Türkkan’ın yakınları tarafından darp edilmiş.

Dahası da çıkıyor ortaya.

Devlet bankasından yurt dışındaki şirketleri için kredi almış; ama “batırdım” diyerek aldığı krediyi ödemeye yanaşmamış.

Tam 36 milyon dolar imiş bu para…

Ayrıntılar aşağıdaki linkte…

https://www.kocaelihalkgazetesi.com/haber/7847608/turkkana-36-milyon-dolarlik-sok-suclama

Devlet bankasından, yani tüyü bitmemiş yetimin hakkı…

Ziraat Bankası, 36 milyon doları buharlaştıran İYİ Partili Lütfü Türkkan hakkında icra takibi başlatacakmış, iyi mi?

İYİ gidiyordu; ama…