• DOLAR 34.312
  • EURO 37.22
  • ALTIN 3018.549
  • ...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Beyaz Masa’ya yapılan şikayet başvuruları yıllık yüzde 38.9 azaldı, diye açıklama yapılıyor.

Peki, bu başarı mı?

Nereden baktığınıza göre değişir.

Şikâyet sayısının az olmasını işlerin iyi yürütülmesine, aksaklıkların azalmasına yorabilirsiniz.

Ama işin aslı öyle değil, çünkü aksaklıklar artıyor, işler çok kötü yürütülüyor.

“O zaman bu rakamlar ne oluyor”, diyeceksiniz.

İnsanlar çözümden umudunu kesince şikayet etmekten de vazgeçiyor.

Ve inanın bana CHP bu taktiği çok iyi uyguluyor.

Hatırlayın.

Başörtülüler okula alınmayınca okullarda “başörtüsü sorunu” da kalmamıştı.

“Başörtüsünün serbest kalması” meselesi gündeme geldiğinde de itiraz etmişler ve “zaten kapanmış bir konuyu neden açıyorsunuz, ülkeyi kutuplaştırmak istiyorsunuz” demişlerdi.

İlham kaynaklarının sırrı da CHP’nin “Tek parti iktidarı” döneminde Milli Eğitim bakanı olan şahsın “Şu okullar olmasa Milli eğitimi ne güzel idare ederdim” sözünde saklı.

İki defa parti denemesi olmuş; ama ikisi de kapatılmış ve “siyasi muhalefet” ortadan kaldırılmıştı.

Haklarını yememek lazım, mirasa iyi sahip çıkıyorlar.

 

AYM DENGELERİ

Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin davada tahliyesi ve beraatine karar verildikten sonra başka suçtan tutuklanan Osman Kavala'nın bireysel başvurusunda, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine hükmetti.

Daha önceki başvuruyu 5’e karşı 10 ile reddeden yüksek mahkeme bu kez 7’ye karşı 8 ile red kararı verdi.

Osman Kavala da, liberaller de muhalefet de çok umutluydu bu sefer.

Rakamlara bakınca “umutlanmakta haklılar” diye düşünmeden edemiyor insan.

Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir kısmı Abdullah Gül döneminde atandı ve genellikle o isimler Erdoğan’a karşı tavır belirliyorlar.

“Işıkların yanık olması” tartışmasında birinden kurtulmak için çabaladılar; ama olmadı.

Birileri emekli olmazsa önümüzdeki süreçte Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi kararlarından dolayı canı sıkılacak gibi.

 

KRİZ ÇÖZÜLMÜŞ

Katar ile Suudi ve diğer körfez ülkelerinin arasındaki kriz sona ermiş.

Sebep ne idi hatırlayan var mı?

Peki, o zamandan şimdiye Katar’ın siyasetinde bir değişiklik var mı?

Bir şey söylemeyeyim de bu meseleye cuk diye oturan şu fıkrayı affınıza sığınarak paylaşayım.

İnanın bana krizi ve krizin çözümü sonrası oluşan duyguyu bundan daha iyi anlatan bir şey yok!

Ağa ile uşağı, ağanın arabasıyla kasabaya gidiyorlar. Yolun yarısında, yol kenarında hayvan dışkısı görüyorlar. Ağa, hem uşağını küçük düşürmek hem de biraz eğlenmek için, “Ula Memo! Şu b… yersen, arabayı sana vereceğim” diyor.

Uşak bir an düşünüyor, bunca zamandır uşaklık yapmıştır; ama elinde avucunda bir şey yoktur. Arabadan iniyor ve taze dışkıyı yiyor.

“Tamam”, diyor ağa “araba senin”

Uşakta mide bulantısıyla beraber kendinden büyük iş yapmanın havası vardır.

Ağa ise bir dakikalık bir eğlence uğruna arabasından olduğuna pişman, kendi budalalığına yanıyor.

Dönüş yolunda ikisi de sessiz.

Tam uşağın dışkı yedikleri yere gelince ağa pişmanlığını dile getirecek oluyor; ama uşak lafı ağzından alıyor.

“Ağam” diyor. “Bu b… yersen arabayı sana geri vereceğim.

Ağa, boşu boşuna kaybettiği arabasını düşünüyor, etrafına bakıyor ve inip o b… yiyor.

Çiftliğe yaklaşırlarken, uşak düşünceli bir şekilde soruyor: “Ağam, araba biz kasabaya giderken de senindi dönerken de senin, peki biz bu kadar b… neden yedik?”

 

HAFTANIN FACİASI

Neredeyse bir yıldır dünyanın gündemi koronavirüs; ama bazen yerel gündemler de ağırlık oluşturabiliyor.

Olaylar, çatışmalar, suikastler, katliamlar, doğal afetler…

Bana göre bu haftanın faciası bir gazetecinin yaptığı açıklamalar.

Evet, Can Ataklı'nın şu sözleri;

"Büyük bir doğal afet, büyük bir deprem, başka bir doğal felaket… Çok büyük sel, çok büyük yangınlar… Hani Avustralya'yı yakan yangın vardı ya o kadar büyük yangınlar, deprem, çok büyük can kaybına yol açacak sel felaketi gibi… Kendisine oy verenlere ekmek veremeyecek kadar ağır bir ekonomik kriz olursa... Ama en korkutucu olan Türkiye'nin bir askeri başarısızlık elde etmesi."

Kin ve nefretten o kadar kirli bir hal almış ki, sözleri virüsten daha rahatsız ediciydi.

Bilinçaltının dışavurumuna bakar mısınız?

Virüse aşı bulunur, doğal afetlerin yaraları sarılır; ama bu zihniyetin tedavi edilmesine imkan yoktur.