USTA İŞİ POLEMİK
SİYASET GEMİSİ
USTA İŞİ POLEMİK
Siyasi polemiğe girmek ve bundan kazançlı çıkmak zeka kadar ustalık da isteyen bir iştir.
Maalesef günümüzde nasıl ki, eleştiri adı altında hakaretler sıralanabiliyorsa polemik adı altında da bel altı vurma ve yalan bombardımanı ile ortalığı bulandırma yoluna gidiliyor.
Eskiler bunu çok başarılı bir şekilde yapıyorlardı.
Özellikle Erbakan ve Demirel çok başarılıydı. Belki bir gün “eski polemikleri SİYASET GEMİSİ’ne taşırız; ama sanırım şimdi sırası değil.
Günümüzden bir örnek vermek istiyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zamanki gibi CHP’yi ve söylemlerini eleştirdi:
"Ne diyorlar? İktidara gelirsek AK Partiyi kapatacağız, AK Partiyi destekleyen iş adamlarının şirketlerine el koyacağız, AK Partiye karşı muhalefet etmeyen medya kuruluşlarının kapısına kilit vuracağız diyor. AK Parti ile çalışan memurları işten atacağız, AK Parti'de görev yapanların mülklerine el koyacağız diyorlar. Daha bunun gibi pek çok zırvayı dillerine doluyorlar."
Kılıçdaroğlu, buna “usta işi” bir cevap verdi.
Her konuya cevap vermek yerine bir konuya mercek tutarak diğer konuların görünmesinin önüne geçti.
Nasıl mı?
"Ak Partiyi neden kapatalım! Tam bir akıl tutulması. Böyle bir şey ağzımızdan çıkmadı. Bir insan böyle katmerli bir yalanı nasıl söyler hayret ediyorum. Söylenecek tek bir şey var, Allah akıl fikir versin. Demokrasiyi bu ülkede koşulsuz savunan tek partiyiz."
CHP yöneticileri ve vekilleri “Şirketlerine el koyacağız, medyasına el koyacağız, bürokratlarını çıkaracağız” gibi sözler sarf etti; ama “parti kapatacağız” demediler.
Erdoğan, bu sözü neden araya sıkıştırdı bilinmez; ama Kılıçdaroğlu, bundan yola çıkarak hem diğer iddiaların üstünü örttü hem de suçlamada bulundu.
Usta işi dedim ya…
FİNANSAL DÜZENLEME
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, salgın süresince toplu taşımaya zam yapılmayacağını açıkladı.
Geldikten kısa bir süre sonra yüzde elliden fazla zam yaptıklarını unutmadık; ama belli ki, kendileri unutmuşlar ve “salgın süresince zam yapmayacağız” diyerek lütufta bulunduklarını düşünüyorlar.
Tabii bir de şu var.
“Salgının bitmesiyle beraber okkalı bir zam için hazırlıklı olun” anlamına da geliyor bu açıklama.
Pardon zam değil “finansal düzenleme” idi değil mi?
AB VE AİHM
Temel Karamollaoğlu, AİHM'in Demirtaş'la ilgili kararı hakkında "AB'ye üyelik istiyorsak bu karara uymalıyız" demiş.
Şimdi soru şu: AB’ye üyelik istiyor muyuz?
Eğer bu arada genel kanaat değişmemişse Merhum Erbakan’ın “AB’ye üyelik” taraftarı olmadığını hatırlıyoruz.
O zaman…
O zaman eğer “Demirtaş tahliye edilmezse” AB süreci biter ve aslında Temel Beyin siyasi çizgisinin istediği bir sonuca ulaşılır.
Peki, buna rağmen Temel bey neden hükümetten, ismi “6-8 Ekim olaylarına” sebebiyet vermekten dolayı suç dosyalarına giren, halkı sokağa çağırıp 53 kişinin ölümüne neden olan kişinin serbest bırakılmasını istiyor?
Üstelik bulunduğu siyasi çizgi AİHM’in verdiği siyasi kararlardan dolayı defalarca mağdur olmasına rağmen…
Gerçekten merak ediyorum.
ROLLER DEĞİŞİYOR
İBB’nin Mevlana’yı anma etkinliklerinde tepkilere neden olan uygulaması sonrası Ekrem İmamoğlu, “haberim yoktu” deyip işin içinden çıkmak istedi.
Kemal Kılıçdaroğlu ise oldukça net konuştu: “Ezan şimdi okunduğu gibi okunması lazım. Ezan evrenseldir. Bunun tartışması yapılamaz."
Öztürk Yılmaz’ın partiden ihraç edilme nedeninin de “Türkçe ezan’a destek” vermesi olduğunu düşünürsek Kılıçdaroğlu’nu bu konudaki hassasiyetinden dolayı tebrik etmek gerekir.
Evet, bunun tartışmasının yapılması bile abestir.
Ama siyasetimiz çok garip bir hal almış bulunmaktadır.
Şimdi hükümet çevrelerinden “Atatürk’ün partisinin başındaki şahıs Atatürk’ün uygulamalarını eleştiriyor, Atatürk olsa sizi partiden kovardı” türünden bir cümle duyarsanız şaşırır mısınız?
Ben şaşırmam.
CHP belediyelerini heykel konusunda eleştirenlerin 10 Kasım mesajlarını, Anıtkabir ziyaretlerini göz önüne aldığımızda yarın çıkıp “Biz sizden daha iyi Atatürkçüyüz” diyerek “Nutuk dağıtımına” başlamalarına da şaşırmayız.
Bir defa ipin ucu kaçtı.