DEMİRTAŞ ÇARPITIYOR
Selahattin Demirtaş, bir internet sitesinde 6-8 Ekim olayları hakkında şunları yazdı:
“Size yine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim 2014 tarihli konuşmasını hatırlatmak durumundayım. Ne demişti orada? “Kobanê düştü, düşecek.” İşte provokasyonları tetikleyen cümle budur.”
Oysa HDP’nin halkı sokağa çağıran ve “alan tutmaya davet eden” açıklaması 6 Ekim akşamı saat 21.50’de idi. Yani Erdoğan’ın konuşmasından önce.”
Oysa tarihler, saatler ve arşivlerle her şey ortada!
Demirtaş, iki yıl önceki mahkemesinde, “halkı sokağa çıkma yönünde” yaptığı çağrıyı masumlaştırmak için verdiği örneklerle kendini ele veriyordu.
“O saatte Türkiye’de, daha doğrusu 25 gündür Türkiye’nin her yerinde devam eden protestolar vardı. Zaman zaman gerilimler oluyordu, ama hiçbir şiddet eylemi yoktu. Yakma, yıkma, öldürme, yaralama hiçbir şey yoktu.”
Demirtaş arada bir yaşanan Molotof atmaları ve taşlamaları görmezden geliyor. Hadi biz de görmezden gelelim.
‘6 Ekim akşam saatlerinde Adıyaman, Batman, Diyarbakır Bismil, İstanbul Avcılar, Beşiktaş, Kartal, Kocamustafapaşa, Sarıgazi, Zeytinburnu, Eskişehir ve Van’da yapılan Kobane gösterilerine ilişkin medyada çıkan haberleri paylaşmıştı Demirtaş ve bu eylemlerde bir şiddet olayı yaşanmadığını söylemişti ki, bu açıkça kendi suçunu itiraf anlamına geliyordu.’
Demek “akşam saatlerine kadar” bir şiddet yaşanmamıştı öyle mi?
O zaman şiddet olaylarının başlamasının Demirtaş’ın açıklama yaptığı 21.50’den sonra olmasıyla direkt bağı itiraf edilmiş oluyor.
“Düşük dozda” eylemlerle devam eden gösteriler “sokağa çıkın, alan tutun” çağrısından sonra cinayet, yıkım ve tahribata dönüştü.
Birkaç yıl önce yaşanmış olayları insanların unuttuklarını düşünüyor HDP eski eş başkanı; ama öyle değil.
O vahşet, o tahribat hiçbir zaman unutulmaz.
Demirtaş, yazdığı yazıda geçekleri tersyüz etmek istiyor; ama her şey ortada olduğu için bu biraz komik kaçıyor.
“Yakılan iş yerlerinin tamamına yakını HDP’lilere aitti. Bunu da HDP’nin tweet'lerini okuyan HDP’liler mi yaptı? Siz kendinizi akıllı, halkı aptal mı sanıyorsunuz? Ellerine silah tutuşturulup ortalığa salınan Hizbi Kontra üyelerinin ve IŞİD destekçilerinin halk tarafından bilinmediğini, bunların sonsuza kadar gizli mi kalacağını sanıyorsunuz?”
Herkes canlı yayın izledi ki, sokağa çıkıp etrafa saldıranlar PKK ve HDP taraftarıydılar.
Bazı yerlerde dernek, vakıf, işyeri ya da parti binasını korumaya çalışanlar vardı ki, kimse bir yeri koruyanlar için “saldırgan” tanımını yapamaz.
Ortada PKK-HDP taraftarlarından başka “saldırgan” olmadığına göre eğer HDP’lilere ait işyerlerine saldırı ya da yağmalama olayı olmuşsa bunu kendi tabanına sormalı Demirtaş.
Devlete ait okul, kaymakamlık, sağlık merkezi gibi saldırıya uğrayan ve yakılan ya da bombalananların sayısı belli. Keza kundaklanan araç sayısı da belli.
Yani saldırıya uğrayanlar kendilerine yönelik yapılan tahribatı raporlaştırdılar.
Buyurun size HÜDA PAR raporundan bir liste…
Saldırıların Gerçekleştiği Gün Sayısı: 14
Belli Başlı Saldırı Sayısı: 72
Hayatını Kaybedenlerin Sayısı: 9
Yaralananların Sayısı: Onlarca
Saldırıya Uğrayan Parti Teşkilatı Sayısı: 21
Saldırıya Uğrayan Dernek/Cemiyet Sayısı: 14
Saldırıya Uğrayan İşyeri Sayısı: 30 (en az)
Saldırıya Uğrayan Ev Sayısı: 12 (en az)
Kundaklanan Araç Sayısı: 8 (en az)
Bunlar vahşi saldırıdan hemen sonra ortaya çıkan bilgiler ki, bir süre sonra tahribatın bunun birkaç katı olduğu ortaya çıkmıştı.
Buyurun siz de HDP’lilere, onların işyerlerine yönelik saldırıları raporlaştırın ve kamuoyu ile paylaşın.
Tabii eğer dürüstseniz “Kobane’ye özgürlük” diye sokağa saldığınız çetelerin yaptığı yağma ve hırsızlıkları da raporlarınıza ekleyin.