• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

 

Muhterem Abdulkadir Turan Hoca birkaç gün kadar oldu, henüz Sağlık Bakanlığı virüs bulaşmış kişileri tespit edip açıklamadan önce sosyal medya hesabından şöyle bir paylaşımda bulundu:

“Türkiye'de niye korona virüsü yok diye resmen kahırlarından ölecekler.

Maksat eleştiri ve macera olsun...

Türkiye'de Sol, bir hak arayışı değil,  bir aydın sapması hiç değil, bir yalı sapmasıdır.

Boğaz yalılarında canı sıkılanların ve onlara aldanan zavallıların sapması...”

 

Genellemeler her zaman problemlidir ve öyle sanıyorum ki, Abdulkadir Hoca da üç-beş hakkaniyet sahibi sosyalisti bu kategorinin dışında tutar.

Ama özellikle Kemalist sol tam da Hocanın söz ettiği durumda.

Düşünce merkezleri “İslam düşmanlığı” virüsü tarafından işgal edilmiş durumda.

Bir örnek üzerinde duralım istiyorum.

Enver Aysever, Cumhuriyet Gazetesinde yazdı:

 

“Türkiye’yi bilmediği topraklarda savaşa kim sürükledi? Başka ülkeye rejim ihraç etmeye kim kalktı? Dahası, milyonlarca insanı göçe zorlayarak sığınmacı krizini kim yarattı? Şahsen benim tüm bunlarda hiç payım yok. Neden hükümetle kendimi özdeş tutayım? Ben bu ülkenin ötekisiyim ve bedelini ödüyorum. Bir kez milliyetçilik zehri bünyeye zerk edilince kişi körleşiyor, yanlıştır bu. Siyasal İslamcılarla yan yana anılmak için ne yaptım söyler misiniz? Bu soruyu herkes sormalı kendine!”

 

Yıllarca “aydın” adı altında memlekete karanlık pompala, sosyalist ol; ama ülkenin kaymağını kapitalistlerle beraber kardeş payı yapıp götür, halkın inanç ve kültür değerlerini aşağıla sonra avantaların biraz azaldı diye “Ben bu ülkenin ötekisiyim ve bedelini ödüyorum” de.

Daha söylenecek çok şey var; ama ben metindeki “bir yaman çelişkiye” dikkat çekmek istiyorum.

Aysever, “Bir kez milliyetçilik zehri bünyeye zerk edilince kişi körleşiyor” diye yazmış.

Daha önceki yazılarının birinde kendi tabiriyle “gericileri” eleştirerek şunları yazmış:

“Mustafa Kemal adını tarihten silmek istiyorlar. Neden? Çünkü bu sapkınlıkların önüne en sert engeli o koydu. Aydınlanma, bilim, cumhuriyet dedi. Hele ki laiklik! Delirtiyor bu kimseleri.”

Şimdi bir ilkokul öğrencisine sorar gibi sorayım Aysever’e: “Atatürk’ün altı okunu say bakiyim!”

“Devrimcilik, laiklik, devletçilik, milliyetçilik, halkçılık ve Cumhuriyetçilik”

Aaaa, altı okun biri de “Milliyetçilik” imiş.

Ve bu ok için Aysever “zehir” diyor.

Yani şimdi biri çıkıp Enver Aysever adındaki “kripto gerici” bilimden, aydınlanmadan, sanattan söz ederken aslında Atatürk ilkelerinden birine “zehir” diyerek “Mustafa Kemal’in adını tarihten silmek istiyor” dese kim itiraz edebilir ki?

Tabii Kemalist ritüellere göre bir tevbe gerçekleştirip birkaç kez “Nutuk” hatmi gerçekleştirirse işler değişebilir.

Neyse…

Aysever’i “tevbesiyle baş başa bırakıp yazısının diğer bir kısmına bakalım:

 

“Siyasal İslam insanlığın kanını emen esas virüstür. Bilime, sanata, kadına her şeye düşman garip bir dindir bu. Sadece paraya, çıkara tapanlardan oluşan bir din. Bunlarla yan yana gelen herkese bulaşır ve öldürür. Dün Sivas’ta ne idiyseler, bugün de öyledirler, yarın da öyle olacaklar. Eğer vaktinde mücadele edilmezse ne memleket kalır, ne aydınlık.”

İslam’a olan düşmanlıklarını “siyasal İslam’a karşıyız” diyerek gizlemeye çalışan zavallılığa bir örnek!

Cevap vermeye değmez; ama verilmeyince kendilerini haklı sanıyorlar.

Aslında Bediüzzaman’ın “Anglikan kilisesine cevap” tarzı bir muameleyi hak ediyorlar; ama ne bizde o itidal ne de muhataplarımızda o kavrayış yeteneği var.

Bilmeyen dünya savaşlarında 75 milyon kişinin ölümüne “siyasal İslam” sebep oldu sanacak.

Siyasal İslam, hangi bilimsel çalışmanızın önüne geçip engel oldu, uzaya giden hangi aracınızı durdurdu behey gafil!

Kadına değer vermiyormuş! Küresel sermayenin kadın ticareti yapmasına bu kadar ses çıkarabiliyor musunuz?

Senin gibi bir sosyalist olan Stalin’in milyonların ölümüyle sonuçlanan Sibirya sürgünlerinin, Komünist Kızıl Kmerlerin ölüm tarlalarının, nükleer silahları, kimyasal silahları kullananların siyasal İslam ile bir alakası var mı?

Küresel kapitalizmin insanları tüketim kölesi ve ilaç sektörü için kobay olarak kullanmasından, Komünist Çin’in insanlık dışı katliam ve asimilasyon politikalarından söz etmeyelim öyle değil mi?

Eskiler “iğneyi kendine çuvaldızı ele batır” demişler. Sol, sosyalist ve modernist olarak öyle bir günah ve suç galerisine sahipsin ki, iğneyi kendine batırmaya başlarsan bedeninde delinmedik yer kalmayacak.

O yüzden otur oturduğun yerde!