GÜL NEYİN PEŞİNDE?
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir gazetedeki söyleşisinden dolayı gündemde.
Söyledikleri oldukça ilginç.
-Siyasal İslam’ın bittiğini,
-S-400’e karşı olduğunu,
-Gezi ile gurur duyduğunu,
-Parlamenter sisteme geri dönülmesi gerektiğini,
-Türkiye’nin askeri gücünü fazla kullandığını,
-NATO standartlarını…
Biliyorsunuz Abdullah Gül, eğer konsensüs oluşsaydı Erdoğan’a karşı aday olacaktı; ancak Akşener buna itiraz edince plan akim kaldı.
Öyle görünüyor ki, Abdullah Gül yine bir yerlere mesaj veriyor.
-Siyasal İslam’ın bittiğine dair mesajı, Amerika’ya, Suudi-BAE bloğuna, AB’ye, Mısır’a ve israil’e,
-S-400’e karşı olduğuna dair mesajı Amerika’ya, İngiltere’ye, Yunanistan’a, israil’e ve NATO’ya,
-Gezi ile gurur duyduğuna dair mesajı, CHP’ye, İyi Parti’ye, Soros’a, İngiltere’ye, AB’ye, Alevilere,
-Parlamenter sisteme geri dönülmesi gerektiğine dair mesajı, İyi Parti’ye, SP’ye, CHP’ye,
-Türkiye’nin askeri gücünü fazla kullandığına dair mesajı, HDP’ye, Esad’a, Rusya’ya, Yunanistan’a veriyor.
Yani…
Yani Abdullah Gül bu sefer ciddi.
Herkese “Mavi boncuk” dağıtarak “herkesin adayı” olmayı kafasına koymuş.
Tabii evdeki hesap çarşıya ne kadar uyar o ayrı tartışma konusu…
FETÖ İLE MÜCADELE
Herkes “Gezi Davası” konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne diyeceğini merak ediyordu. Bazılarına göre bu karar siyasiydi ve AB ilişkilerini düzeltmeye çalışan Erdoğan’dan bağımsız değildi.
Ama Cumhurbaşkanı’nın hem Gezi’de yaşananlar hem de FETÖ ile ilgili sözleri oldukça sertti. Özellikle FETÖ konusunda bu kez lafı hiç gevelemedi ve ilk defa bazı bilgiler verdi. Bu gurupla olan mücadelesinin 2010’da başladığını ifade ederken şunları söyledi:
“Şunu da çok açık net söyleyeyim FETÖ’nün bu ülkede anlaşamadığı görüşemediği tek lider vardır o da merhum Erbakan hocamızdır. Erbakan hocamızdan da nefret ederdi.
Her gün birileri çıkıp FETÖ konusunda ahkam kesmeye çalışıyor. Hâlbuki bu ülkede vesayet güçleri FETÖ’ye yıllarca dokunmamışlardır.
Başbakanlığım boyunca YAŞ'larda önüme tek bir FETÖ'cünün dosyası gelmedi. Gelen dosyalar hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi.”
Bu meselede Erdoğan ve AK parti’yi birbirinden ayırmak gerekir. Erdoğan’ın Gülen grubu ile mevcut ilişkiyi çok fazla götüremeyeceğini, bunun bir yerde patlayacağını 2010’dan önce dost sohbetlerinde konuşuyorduk.
6 Nisan 2012 tarihli Doğruhaber Gazetesi’nin “Siyaset Gemisi” sayfasında aynen şu ifadeleri kullanmıştık:
“Erdoğan ile “Cemaat” arasındaki çekişme bitti mi?
Hiç sanmıyorum.
Şu anda bir süreliğine sorun rölantiye alınmış görünüyor.
Ama ne hükümet ne de “cemaat” takip ettiği siyasetten ödün vermiyor.”
Yani aslında iki taraf da fırsat kolluyordu, diğer tarafı tasfiye etmek için.
Erdoğan, Ergenekon ve benzeri vesayet odaklarından kurtulmak için Gülen grubundan faydalandı, Gülen de devlete yerleşmek için Erdoğan’dan…
Bunun dışında Erdoğan zorluklar çıkarmaya çalışıyor, Gülen de her yere sızmaya gayret ediyor ve gizli bir çatışma yaşanıyordu.
7 Şubat MİT krizi ile bu çatışma aleniyet kazandı ve geri dönülmez bir yola girdi.
ÇİN MALI ULUSALCILIK
Doğu Perinçek’in ilginç bir ulusalcılık anlayışı var.
Türkiye’nin menfaatlerinden taraf olduğunu söylüyor; ama daha çok Çin ve Rusya siyasetinin peşinden gidiyor.
En son Rusya’yı eleştiren Devlet Bahçeli’yi Amerikan çizgisine girmekle itham etti.
Ülkücüler çok kızdı buna.
MHP milletvekili İsmet Ataman, sosyal medya hesabından Doğu Perinçek için ağır ifadeler kullandı:
"Çin’den Türkiye’ye yayılan ve aşısı bir türlü bulunamayan Doğu Perinçek mikrobu, yayın politikası belli bir Rus gazetesine Sayın Genel Başkanımız hakkında saçma sapan bir beyanat vererek tarafını bir kez daha belli etmiştir.”
MHP Genel Sekreteri Büyükataman, Doğu Perinçek'in daha önce Kandil'de Abdullah Öcalan'la çektirdiği fotoğrafa da göndermede bulunarak, "Bu şahsı ücretini öderseniz elinde çiçekle Kandil'e gönderebilirsiniz" diye yazarak “kiralık tetikçi” olmakla suçladı.
Peki, MHP’yi kızdıran tam olarak ne idi?
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Rus Komsomolskaya Pravda gazetesine verdiği röportajda Devlet Bahçeli hakkında “İYİ Parti ile rekabeti yüzünden zaman zaman akılcı Türk vatanseverliğinden kopuyor ve ABD yörüngesine girebiliyor” ifadelerini kullanmıştı.
MHP’nin Kemalistliğine, asimilasyonculuğuna, milliyetçilik anlayışına karşı çıkabilirsiniz; ama ideolojisine bağlı olduğunu söylemek zorundasınız.
Ama Perinçek ve arkadaşları öyle değil!
Onlardan söz ettiğinizde Öcalan ile olan samimi dostluktan, sosyalist partiden, İşçi Partisinden, Vatan partisinden, Çin sosyalizminden, BAASçılıktan, Avrasyacılıktan söz etmeniz gerekir.
Yani açıkça söylemek gerekirse Perinçek’inki biraz “Çin malı” bir ideoloji gibi görünüyor.