Siyaset Gemisi: Köprüden Geçinceye Kadar
Seçim sonuçları açıklandığında Ekrem İmamoğlu şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Siyasi görüşü ne olursa olsun, liyakat, çalışkanlık ve millete hizmet aşkı olan herkes benimle çalışacaktır, çalışabilir. Parti merkezlerinden, parti ilçelerinden, illerinden alınan referans kağıtlarıyla işe girme dönemleri bitmiştir"
Seçim sonuçlanıncaya kadar “herkesi kucaklayan”, araçları Yenikapı’da sergileyeceğini söyleyen “cici çocuk” gitti, halkın ekmeğiyle oynayan biri geldi.
Elbette her başkan çalışacağı bir ekibi ister; ama bu genel müdürler ve daire başkanları düzeyinde bir şeydir. En alt birimlere kadar ideolojik yerleştirme süreci başlarsa sizin de samimiyetiniz sorgulanır.
“Sel mağdurlarına” yetişmekte yavaş olan İmamoğlu, işten çıkarmalar konusunda oldukça hızlı. Tabii bir de olağan dışı yeteneklere sahip!
Doğru dürüst makamında olmamasına rağmen bu kısa süre içerisinde en alt birimdeki çalışanlarda “liyakat, çalışkanlık ve millete hizmet aşkını” test etmiş ve ona göre bazılarının işine son vermiş.
Aslında meseleyi özetleyen sadece şu veciz sözdür ki, maalesef siyasetin temel ilkesi haline gelmiştir:
“Köprüden geçinceye kadar…”
ORMANDAN ORMANA FARK VAR
PKK’ya bağlı “Ateşin Çocukları İnisiyatifi” isimli terör grubu yayınladığı bir açıklama ile başta İzmir olmak üzere birçok bölgedeki orman yangınlarını üstlendi..
Sol Haber’in sosyal medya hesabı konuyu şu kelimelerle ifade etti:
“Kürt eylemcilerden orman yakma açıklaması: Yaktık, yakacağız.
HDP ve diğer sol siyasi yapılardan, her şeye maydanoz olan sanatçılardan, Bodrum barlarının solcu entelektüellerinden bu konuda bir ses yok!
Ortada bir gariplik, bir çelişki var gibi görünüyor.
Bundan kısa bir süre önce “Kaz Dağlarında ağaçlar kesiliyor” diye ayağa kalkan, ağaç nöbeti için yollara düşen yine bu tepkisiz duranlar değil miydi?
“Bir yerde kesilmiş, bir yerde yakılmış, arada bir fark yok” diye düşünüyorsanız fena halde yanılıyorsunuz.
Ormandan ormana, ağaçtan ağaca fark olduğu gibi, kesmekten kesmeye, kundaklamadan kundaklamaya da bir fark var.
Eğer ortada “devrimci hedefler” varsa ağacın da, ekolojik dengenin de gündeme getirilmemesi gerekir.
Devrimci hedefler, “ülkenin akciğerleri yanıyor” türü ajitasyonlara kurban edilemez.
THK İYİ BİR ÖRNEK
Ege’deki orman yangınları üzerinden Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli’yi THK’nın yangın söndürme uçaklarını kullanmamış diye hedefe koyanlar yeni bir dosyanın açılmasını sağladılar.
Türk Hava Kurumu (THK) dosyası…
Bu kurumun en önemli görevleri şöyle sıralanır: Gençlere verilen eğitimlerle havacılığın sevdirilmesi, Türkiye’de havacılık sanayisini kurmak, havacılığın askeri, ekonomik, sosyal ve siyasal önemini anlatmak; askeri, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişmesini sağlamak; bütün bunlar için gerekli araç ve gereci hazırlamak; personeli yetiştirmek…
Kurumun bağış ve yardımların dışında çok sayıda başka gelir kaynağı da vardır.
Ancak son yangında görüldüğü gibi altı uçağından üçü kullanılamaz haldedir ve kurum borç batağının içindedir.
Kemalistlerin sürekli birbirlerine devrettikleri bu kurumun 1,4 milyar lira borcu olduğu bizzat yönetim tarafından ifade edilmiştir.
Kimi dönemlerde kurban derisi toplamada tek yetkili ilan edilen kurumun durumu bununla da sınırlı değildir. Bakın yönetimin eski yönetimi suçlarken yaptığı açıklamadan bir bölümü alıyorum:
“Uluslararası bağımsız denetim kurumunun yaptığı çalışmalar sonucu THK’nın tüm şirketlerinin iflasta olduğu, tüm mallarının hacizli olduğu tespit edilmiş, idari ve adli kovuşturmayı gerektiren onlarca dosya ortaya çıkarılmıştır.”
İşte bu tabloya bakarak söylüyorum: THK iyi bir örnek.
İdeolojik yönetim, yolsuzluk ve denetimsizlik için iyi bir örnek…