• DOLAR 34.501
  • EURO 36.499
  • ALTIN 2911.503
  • ...

SİYASET GEMİSİ

28 ŞUBAT`IN KİRLİ DİLİ

Yine bir odatv haberi yine 28 Şubat`ın kirli, ihbarcı yayıncılık anlayışı..

“Gaziantep Şehitkamil - Gönüllü Hizmet Vakfı İnal Aydınoğlu İlkokulu`nda, Arif Özbek adındaki ilkokul öğretmeni çocukları kıbleye çevirerek zem zem suyu olduğunu söylediği suyu içirdi.

Tüm sınıftaki ilkokul öğrencilerini ayağa kaldıran öğretmen, çocukları kıbleye doğru döndürdü. Çocukların ellerindeki bardaklarda bulunan, zem zem suyu olduğunu söylediği suları “az az” içmelerini söyleyen öğretmen Arif Özbek, çocuklara, “inşallah dualarınız kabul olur. Niyetiniz kabul olur inşallah” diyor.”

Haberi “ilkokulda skandal görüntü” başlığı ile veren site devamında öğretmen hakkında soruşturma açılıp açılmadığının peşine düştüklerini ve bunun için okul müdürünü aradıklarını söylüyor.

Amaç ne peki?

Kirli enformasyon, hedef gösterme, tedirgin etme.

İçlerinde bu ülkenin dini değerlerine olan kinlerini böyle vesilelerle açığa çıkarıyorlar.

Bu sitede mesela her sene kelli felli adamların “Atatürk`ün silüeti” dedikleri gölgeyi görmek için toplanması hakkında eleştirel bir ifadeye rastlamadık.

“Atatürk uzaydan geldi, inen en son kitap Nutuk`tur” diyen klinik vakalarla ilgili de bir eleştiri yazısı görmedik.

Faşist dönemin seremonilerini birebir taklit olan “Andımız” türü bir garabetin kaldırılmasına üzülen, yeni önerileri “son derece tarafsız” bir dille haberleştirenlerden daha farklı bir şey de beklemiyoruz.

Sosyalizm soslu Kemalizm dinine bağlı olan bu zihniyetin tahribat çabası sonuç vermeyecektir.

Bu halk Müslümandır, İslami sembollere değer verir ve bu malum zihniyet bunu çok iyi bilmesine rağmen hedef göstererek (öğretmeni ismi ve soy ismi ile olduğu gibi yazmışlar) ortalığı bulandırmak, tedirginlik oluşturmak istemektedirler.

Kur`an`ın veciz ifadesiyle cevap verelim: “… Kininizle geberin! Şüphesiz Allah, sinelerde olanı bilir.” (Al-i İmran/119)

İSRAİL`İN GÜVENLİĞİ

Ne garip bir dünya burası!

Her kavram kişiye ve ülkeye göre farklı bir anlam kazanabiliyor.

Suriye üzerinden gidersek…

Terör çetesi israil, 1,5 yıl içinde 200 kadar saldırı gerçekleştirmiş Suriye sınırları içerisinde. İsrail bu saldırıları gerçekleştirdiğinde önceden Rusya`ya haber veriyor. Rusya, Suriye`de İran ve Baas rejimiyle müttefik; ama müttefiklerinin vurulması konusunda herhangi bir tepki göstermiyor.

Amerika hem Türkiye`ye hem de israil`e “müttefik” diyordu kısa bir süre öncesine kadar.

Ama ortada bir gariplik vardı.

Müttefiki israil`e her türlü desteği verirken, diğer müttefiki olan Türkiye`ye karşı YPG`ye binlerce TIR askeri malzeme verdi.

Gelelim “güvenlik” kelimesine…

Dedik ya israil 200 kadar saldırı gerçekleştirmiş diye…

Son günlerde israil`in sebep olduğu bir kazada Suriye rejimi, bir Rus uçağını düşürdü.

Rusya, israil`i suçladı ve Suriye rejimine S-300 füzeleri vereceğini söyledi. Rusya bu şekilde Suriye`de bazı bölgelerin “güvenliğinin” sağlanacağını iddia ediyor.

Amerika buna itiraz ediyor ve diyor ki “Eğer Rusya S-300 füzeleri verirse bu israil`in güvenliğine zarar verir.”

S-300 füzeleri israil`e atılmayacak, sadece israil`den atılan füzelere ve hava saldırılarına karşı koruma sağlayacak.

Yani…

Yani Amerikan rejimine göre Suriye rejiminin kendini koruması israil`in güvenliğine zarar veriyor.

Halen “güvenlik” kelimesinin ne anlama geldiğini bildiğinizi düşünüyor musunuz?

Bu arada “demokrasi” ve “diktatör” gibi kelimelerden hiç söz etmenin anlamı yok herhalde.

Öyle ya Afganistan ve Irak`a “demokrasi götürmek” için yüz binlerce sivili katleden Amerika`nın Körfez`de demokrasi istediğine kimse şahit olmadı.

Ya da “diktatör” Sisi`ye verilen desteği ve “diktatör” kelimesinin ne anlama geldiğini birlikte anlamaya çalışan oldu mu?

ESKİ TÜRKİYE`YE ADIM ADIM

MHP`nin gayri resmi iktidar ortağı olması sonrası devletin PKK ile mücadelesi hız kazandı.

Sık sık gündeme polis şiddeti haberleri gelmeye başladı.

Emniyette İçişleri Eski Bakanı Mehmet Ağar`ın ağırlığının arttığı söylendi.

Ve geldik MHP`nin af tasarısına…

Tasarıya göre “brifingli yargı” ve FETÖ`nün mağdur ettiği İslami dava mensupları faydalanmıyor. Onlar inançlarının mücadelesini de vermiş olsalar, kirli derin devletin gadrine de uğramış olsalar kategorik olarak “devlet düşmanı” olarak sınıflandırılıyor ve kapsam dışında tutuluyorlar.

Eğer teklif yasalaşırsa uyuşturucudan ve organize suçlardan (mafya) cezaevinde olanlar çıkabilecek.

Uyuşturucu satıcılarıyla yapılan o büyük mücadele hiç işe yaramamış olacağı gibi yeni bir mafya sistemi ile karşı karşıya kalabileceğiz.

Hemen hepinizin hatırına “Susurluk olayı” geldi tabii.

Evet, Susurluk`ta kaza yapan bir otomobilde bir siyasetçi, bir polis müdürü bir de bir dönem “kayıt dışı olarak” devlet için de çalışmış olduğu iddia edilen bir mafya lideri bulunmuştu.

Tabii o eski Türkiye idi.

Mevcut tablo adım adım “eski Türkiye”ye doğru gittiğimizi gösteriyor.

Yani bu yeni dönemde siyaset, polis ve mafya üçlüsünün beraber olduğu yeni Susurluk tabloları ile karşılaşabiliriz.

FETÖ`nün polis ayağı büyük oranda tasfiye edilmişse de halen aktif…

Yol kenarlarında “kamyonlarla” bekleyenlerin de olduğunu bilmemiz gerekiyor.