Siyaset Gemisi: Devlet Nasıl Tasarruf Eder?
Milletvekili, eski milletvekili ve aile fertlerinin alt ve üst çeneleri için 6`şar implant gideri Meclis bütçesinden karşılanacak.
Yani sayıları 13500`ü bulan vekil, eski vekil ve aile fertlerinin her birinin 12`şer implant bedeli devlet tarafından karşılanıyor.
Ve devlet, vekili seçen sigortalı için sadece 8 implant bedeli karşılıyor; ama ortalama 2500 tl olan bir implantın 90 tl`sini karşılıyor.
Tasarruf böyle yapılır değil mi?
Tıpkı bekçi meselesinde olduğu gibi…
Çok bilinen bir fıkradır; ama yine de hatırlatayım istiyorum.
Milletvekilleri bir gün ülkenin işsiz bir bölgesinde, kocaman ve terk edilmiş bir hurda yığını deposu keşfetmişler. İçlerinden biri,
- Bir bekçi tutalım, buraya sahip çıksın, demiş.. Birileri gelip burada bir şeyler karıştırmasın.
Böylece bir adamı BEKÇİ olarak işe almışlar. Ertesi gün bir diğer milletvekili:
- İyi yaptık da bi eksik var, demiş. Biz bu adama bir iş tanımı vermedik ki adam nasıl çalışacağını bilsin? Ayrıca iş tanımını verdikten sonra adamı bir de eğitmek lazım.
Diğerleri onu haklı bulmuşlar, böylece bekçinin iş tanımını belirleyecek bir PLANLAMA BÖLÜMÜ kurmuşlar, oraya da bu tanımları rapor edecek bir BELGELEME UZMANI ile bir de bekçi için EĞİTMEN almışlar.
Birkaç gün sonra diğer bir milletvekili sormuş:
- Peki; ama bu bekçiyle iş tanımını yapanlar iyi çalışıyorlar mı, bunu takip edecek biri lazım değil mi?
Böylece bekçi ve eğitmenlerini denetleyecek bir KALİTE KONTROL BÖLÜMÜ kurmuşlar, oraya da bir KALİTE KONTROL SORUMLUSU ile bu adamların ne yapıp ettiğini rapor edecek 2 tane MÜFETTİŞ almışlar.
Ertesi gün bir diğer milletvekili demiş ki:
- Peki; ama bir bekçi ve peşinden bir sürü denetleyici işe aldık, bunların maaşını kafamıza göre mi vereceğiz? Bekçiye ne kadar, kalite kontrol uzmanına neye göre ne kadar maaş verilecek, bunun bir sistemi olmalı..
Böylece bir MUHASEBE BÖLÜMÜ kurmuşlar.. Oraya da bir MUHASEBECİ, bir BORDRO MEMURU ve bütün bu insanların ne kadar çalıştığını işe geliş gidiş saatlerini takip edecek bir DENETLEME UZMANI ise almışlar.
Ertesi gün bir diğer milletvekili sormuş:
- Eveet bir bekçimiz var, bağlı olduğu bölümleri de kurduk, iyi güzel de bunlar kendi başına buyruk mu iş yapacaklar? Bunlara bir müdür lazım değil mi? Tabii müdür aldıktan sonra bunun bir de yardımcısı olması lazım..
Bunun üzerine bekçi ve bağlı bulunduğu bölümler için 1 MÜDÜR, 1 MÜDÜR YARDIMCISI, bir de bunlara SEKRETER işe almışlar.
Birkaç gün sonra meclis toplantısında tartışma çıkmış. Harcamaların bütçeyi zorladığından söz edilip “TASARRUF TEDBİRLERİ”nin devreye sokulması istenmiş.
Ve ilk adım olarak BEKÇİ işten kovulmuş.
Bizim memlekette maalesef işler böyle yürüyor.
Bu ülkede milletvekili maaşı 19500 TL, emekli milletvekili maaşı 10620 TL`dir. Buna karşılık asgari ücret 1603 TL`dir ve Çalışma Bakanı “Asgari ücretliden fedakârlık bekliyoruz” açıklaması yapabilmektedir.
“Ne yapalım, ülkenin şartları böyle” mi diyorsunuz?
İyi de “ülkenin şartları neden hep “taban”da kendini gösteriyor da “tavan”a hiç etki etmiyor?
Neden her kriz, her gerilim, her olay olduğunda “tasarruf tedbirleri” ile beraber yük sadece alt gelir gruplarının sırtına yüklenir?
Buna cevap verebilecek olan var mı?
SÖYLEYENE BAK!
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, gündeme gelmek için konuşmuş.
Siyasetteki ittifak arayışlarını eleştirmiş Tantan:
“Türkiye`de siyasetin iflas ettiği bir gerçek. 3 Kasım 2002 yılında Türkiye`deki 50 yıllık siyaset süreci tasfiye edilmişti. Önümüzdeki süreçte de bu kirli ve kimliksiz siyaset tasfiye olacak. Bu açık ve net görünüyor.”
Bilenler bilir, Tantan, Türkiye`nin yaşadığı en kirli dönemin İçişleri bakanı idi.
İşkencelerin, yargısız infazların konuşulduğu bir dönemde yaptığı siyaset temiz ve kimlikli idi öyle mi?
Bakın “Siyaset Gemisi” Temmuz 2011`de “Hayata Dönüş” adlı katliam operasyonunun yapıldığı dönemde İç İşleri Bakanı olanı Tantan`dan nasıl söz etmiş:
“Basın operasyona topyekûn Tantan gözlüğüyle yaklaşmış ve olayları öyle yansıtmıştı.
Operasyonda 32 kişi ölmüştü ve operasyon planları uzun zaman önce yapılmıştı.
Her şey planlandığı gibi yürümüş ve ayar çekilmiş yargı da sadece 39 er için dava açmıştı.
Yani 39 er, kendileri karar vermiş ve operasyonu sonuçlandırmıştı.
Operasyonda 15 binden fazla jandarmanın binlerce polisin görev alması önemli değildi.
Sonra başka bilgi ve belgeler çıktı ortaya.
O dönemde Uzman Çavuş olarak görev yapmış biri ilginç şeyler söylemeye başladı.
Uzman çavuşun dediğine göre koğuşlardaki yangınlara bazı subaylar ıslak battaniye ile müdahale ediyordu.
Ama bu battaniyeler ateşi söndürmüyor, daha çok alevlendiriyordu. Uzman çavuşun dediğine göre battaniyeler yanıcı sıvılara batırılıyordu.
Kadınlar koğuşunun önünde küle dönmüş cesetler vardı ve onların kendilerini yaktıklarını iddia etmişti Tantan.”
32 kişinin öldüğü, bazılarının “yakılarak öldürüldüğü” iddiasının bulunduğu bir davada Tantan yargılanmadı.
Şimdi çıkıp böyle konuşuyor.