• DOLAR 34.596
  • EURO 36.158
  • ALTIN 2997.813
  • ...

Odatv adındaki internet sitesi “karanlık bir proje” kapsamında yürütüldüğü belli olan manipülatif habercilik diliyle operasyon düzenlemeye devam ediyor.

Bazen bir “hoca”nın konuşmasından bir parçayı kesip ortaya atıyor, bazen yapılan bir faaliyeti suçlu göstermek için bir yerlere mesaj verme çabasına giriyor.

Toplumda çok sayıda taciz-tecavüz vakası varken bunların hiçbirini görmeden meseleyi sadece “Cami-imam-tarikat” bağlamında değerlendirmek ve bu şekilde algıları yönetmeye çalışmak en başarılı oldukları alan…

Peygamber Sevdalıları platformunun bünyesinde faaliyet gösteren İkra Eğitim derneğinin düzenlediği “Siyer Sınavı” için attıkları başlık, suçlama ve bir daha yaptırmamaya yönelikti.

Sınavı yapanlar ve destek olanlar ortadayken “Hizbullah Milli Eğitim'de sınav yaptı” başlığını atmanın insani ve ahlaki bir tarafı yoktur.

Eğer “bu dernek ve platformlarda daha önceden Hizbullah`tan yargılanmış kişiler var” diyorlarsa o zaman biz de şunu sorarız: CHP içerisinde çok sayıda eskiden sol örgütlerde bulunmuş kişi olmasına rağmen mesela bir kez bile “DHKP-C`ye yakınlığıyla bilinen CHP kurultay yaptı” türü bir habere rastladınız mı? Ya da herkes HDP`nin PKK ile olan yakınlığını bilmesine rağmen odatv adındaki “karanlık manipülasyon merkezi” bunu herhangi bir haberinde dile getirdi mi?

Sanırım herkesin cevabı bellidir.

Gelelim asıl konumuza…

İsmini zikrettiğimiz site, şimdi de “Nur cemaatinden” bir grubu hedef aldı.

Haberin girişi şöyle:

“Birçok farklı tarikatla işbirliği yapan Milli Eğitim Bakanlığı, şimdi de Nur Cemaati`nin “Yazıcılar” kolundan Hayrat Vakfı ile protokol imzaladı.”

İmzalanan protokol okullarda Osmanlıca dil eğitimi konusunda; ama bilmeyen farklı düşüncelere kapılabiliyor.

Tabii hepimiz biliyoruz ki, Milli Eğitim Bakanlığı, Siyonist tarikatlarla, Hıristiyan misyoner gruplarla ya da gençlerde ahlaki dejenerasyona neden olan kurumlarla protokol imzalarsa bu zihniyetteki kişiler için problem olmayacak. Yani mesele açıkça İslam düşmanlığı!

Haberin sonunda verilen iki detay ise “kirli zihniyet”i deşifre ediyor.

“Cinsiyet renkli Kuran: Antalya`da kız öğrencilere pembe Kur`an-ı Kerim, erkek öğrencilere ise mavi Kur`an-ı Kerim dağıttı.

Cumhuriyet karşıtı: Vakfın ruhani önderi kabul ettiği Said Nursi`nin hayatına ilişkin anlattıklarında da cumhuriyetin ilk yılları için “dinsizlik komiteleri, zulüm ve işkence dönemi” ifadeleri kullanılıyor.”

Anlaşıldığı kadarıyla Hayrat Vakfı çocuklar için mavi ve pembe renkte Kur`an-ı Kerimler bastırmış. Çocukların bundan hoşlandığını herkes görüyor. Ama mezkur haber sitesi haberlerinde ahlaki yozlaşmanın ve cinsel sapıklığın normalleştirilmesi için çaba sarf ettiğinden bu konuyu “Cinsiyet renkli Kur`an” şeklinde “edep dışı” kelimelerle ifade ediyor.

Bir de Said Nursi meselesi var.

“Cumhuriyet karşıtı” ifadesi yalan ve iftiradır, çünkü Said Nursi “Ben dindar bir cumhuriyetçiyim” demiştir.

Gelelim Said Nursi`nin “cumhuriyetin ilk yılları için “dinsizlik komiteleri, zulüm ve işkence dönemi” ifadeleri” kullandığı iddiasına…

İstiklal mahkemelerinin olduğu, hukuksuzluğun zirve yaptığı bir dönem için daha farklı bir ifade kullanılabilir miydi? Yani Said Nursi, fikirlerinden dolayı zindanlara atıldığında, zehirlendiğinde, sürgün edildiğinde, tecrit edildiğinde “Bu dönem zulüm ve işkence dönemi değil özgürlük ve huzur dönemidir” mi demeliydi?

AB İLE SÜRECİ BİTİRME ADIMLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hatta bu kapsamın dışında zina konusunun da yeniden ele alınmasının çok çok isabetli olacağı düşüncesindeyim. Bu çok eski bir konu. Kapsamı geniş. Tartışılsın. Bunlar zaten bizim daha önce yasal düzenlememiz içinde vardı. Biz AB`nin talepleri vs. doğrultusunda orda böyle bir adımı attık ama yanlış yapmışız." diye konuştu.

Zinanın AB uyum yasaları çerçevesinde suç olmaktan çıkarılması birçok kesim tarafından eleştirilmişti.

Şimdi “çocuk istismarı” konusunda caydırıcı tedbirlerin alınması gündemde iken Cumhurbaşkanının bu konuyu gündeme getirmesi bazılarını hoplatacak gibi.

Sanırım Erdoğan da bunu istiyor.

Ve ilk defa bu hamle ile Türkiye, AB ile sürecin durdurulması konusunda bir adım atmış oluyor.

 

KILIÇDAROĞLU`NA TUZAK!

Kemal Kılıçdaroğlu`nun işi zor.

Bir badireyi daha tam atlatamamışken bir diğeri çıkıyor önüne.

Şimdi de cumhurbaşkanlığına adaylık meselesi gündeme geldi.

Bu tam bir tuzak!

Yalova Milletvekili ve kurultayda Kılıçdaroğlu`nun rakibi olan Muharrem İnce, partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu için “Cumhurbaşkanı adayı olmaya mecburdur!” dedi.

Gel de çık işin içinden!

Ne güzel bir ortak aday üzerinde çalışıyordu. Böylece muhtemel bir başarısızlık da kendisine mal olmayacaktı.

“Olmuyorum” dese “senden lider olmaz” diyecekler.

“Oluyorum” dese bir daha kaybetmiş bir muhalefet lideri olarak anılacak.

İşi zor…