ZİNDANDA BİR ŞEHİD
Firavun zindanlarında bir muvahhid er, bir yaşlı çınar, Rabbinin çağrısına uydu, zorluk ve mihnet dolu imtihan yurdundan, baki aleme göç etti.
Muhammed Mehdi Akif…
Doksan yıla sığdırılan çaba, sebat ve direniş…
Gençliğin ilk yıllarından itibaren İslami hareketin içinde yer aldı.
İhvan hareketinin kurucu mürşidi İmam Hasan el Benna ile beraber yürüdü ve ömrünün sonuna kadar firavunlarla mücadele etti.
Firavun Sisi`nin yaptığı darbeden sonraki süreyi de hesaba katarsak neredeyse 30 yılını zindanda geçirdi.
Zindan arkadaşları arasında Seyyid Kutub ve Abdulkadir Udeh gibi şehid öncüler vardı.
Bakın nasıl anlatmış Mehdi Akif zindan günlerini:
“Oğulcuğum, 25 yıl hapis yattım, hapishanede bir kişinin zor ayakta durabileceği bir zindanda yıllarca kaldım.
Kapısını kapatırlardı bulunduğum hücrenin, zemini tuvaletti ve su yoktu.
Namaz kılmayalım diye hücrede su yoktu hep teyemmüm ederdim.
Namazları hep ayakta kılardım.
Hücrenin demir kapısında bir pencere vardı.
Gardiyanlar içerisine işedikleri suyu kova ile bize içirirlerdi.
Ekmeklere bağırsaklarından çıkan pisliklerini sürer bize yedirirlerdi.
Günlerce yemedim; ama aç kalınca üzerime sürer, duvarlara sürer temizler yerdim o ekmekleri.
Seyyid Kutub ve Abdulkadir Udeh'in de aralarında olduğu yedi arkadaştık bu hücrelerde.
Onların hepsi tek tek bu zindanlarda idam edildi.
Beni idam etmediler.
Ama çok işkence gördüm.
Hortumla bizi şişirirlerdi.
Kuran-ı Kerim'i tuvalete atarlardı.
Allah'a, Peygambere küfrederlerdi.
Her gün işkence saatlerimiz vardı.
Rutubetli, soğuk zindanlarda farelerin olduğu bölüme atarlardı.
Saatlerce orada kalırdık.
Ailemizden ziyarete gelenleri taciz ederlerdi.
Onlara zarar gelmesin diye ziyaretler çok uzun aralıklı olurdu....”
İslam davetçisi olmaktan başka suçu olmayan Müslümanlar, “İslam ülkesi” denilen bir yerde böylesine zulüm ve işkencelere uğradılar.
Yıllarca süren işkenceler…
Mehdi Akif, 1954`te girdiği zindandan 1974`te çıktı.
Zindandan çıktıktan sonra Mısır`ı terk etti ve birçok ülkede İhvan teşkilatının oluşumunda önemli bir rol aldı.
1987`de döndüğü Mısır`da İslami çalışmalarını devam ettirdiği için 1996`da yine zindana atıldı ve 3 yıl kaldı.
9 yıl boyunca İhvan`ın “Genel mürşidi” görevini yürüttü.
2013`teki Sisi darbesinden sonra tekrar zindana kondu.
Kanser hastalığına yakalandığı ortaya çıktı; ama yaşına ve ağır hastalığına rağmen onu zindanda tutmaya devam ettiler.
Ve şehid oldu.
Kızı Aliye, bundan bir ay önce babasının artık ayağa kalkamadığını, yeme içmeden kesildiğini; ama buna rağmen insanlık dışı şartlarda tutulduğunu söylemişti.
İlahi mahkemede bunun bedeli çok ağır olacak!
Ne Firavun Sisi, ne onu destekleyen Körfez`in şeytanları ne de Ezher`in Belam`ları bundan paçalarını sıyıramaz.
Rabbimizin vaadi haktır.
İşte muttakilerin, muvahhidlerin durumu…
“Rableri de onlar(ın duâların)a şöyle cevab verdi: 'Muhakkak ki ben, içinizden erkek olsun kadın olsun, (sâlih) bir iş yapanın amelini zâyi' etmem. Hep birbirinizdensiniz. İşte hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenler var ya, kötülüklerini onlardan mutlaka örteceğim ve Allah katından bir mükâfât olarak onları elbette altlarından nehirler akan Cennetlere koyacağım!' (Rabbiniz olan) Allah ki, mükâfâtın güzeli O`nun katındadır.” (Al-i İmran/195)
“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin.
Onlar şöyle derler: “Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah'a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş!” (Zumer/73-74)
Ve kafirler ve münafıklar ve zalimler…
“O zaman kalplerinde hastalık bulunan münafıklar, (sizin için), “Bunları, dinleri aldatmış” diyorlardı. Halbuki kim Allah`a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir.
Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak ve “Tadın yakıcı cehennem azabını” (diyerek) o kâfirlerin canlarını alırken onları bir görseydin!
İşte bu, ellerinizle yaptığınız yüzündendir, yoksa Allah kullara zulmedici değildir.” (Enfal/49-51)
İmtihan dünyasında yaşıyoruz.
Ahiret için azık biriktirenlere, heybesini “takva azığı” ile dolduranlara, zindanı medreseye çevirenlere selam olsun!