ABD ile ittifak ve Senaryolar
Gündem, Pkk`nin yaptığı saldırılar ve devletin örgüt kamplarına gerçekleştirdiği operasyonlara kilitlenmiş durumda. Hemen her gün karakollara yapılan yeni saldırılar ve uçakların bombardımanına dair yeni haberler geliyor. Dezenformasyonlar ve karşılıklı suçlamalar da işin doğasına uygun olarak kendini gösteriyor.
Amerika ve Avrupa`nın Türkiye`nin operasyonlarına tepki göstermemesi, sadece TC.`yi “orantılı şiddet”e davet etmesi bazılarında hayal kırıklıklarına neden olmuş durumda. Özellikle medyanın bir kısmında “Amerika Pkk`yı sattı” söyleminin, Rojava`daki ittifakı bile neredeyse unutturacak seviyeye gelmesi ciddi kafa karışıklığına sebep oluyor.
Gerçekten de Amerika Pkk`yi sattı mı?
Bu söylem aslında bölgede bazı yeni ittifakların üstünün örtülmesi, yürürlüğe konan yeni projelerin şimdilik gündeme gelmemesi için ortaya atılmış da olabilir.
Türkiye`nin İncirlik dahil tüm üsleri Işid`le mücadelede Amerika`nın kullanımına açması görüntüsünün altında çok başka hesap ve projelerin olması ihtimali gözden kaçırılmamalıdır. Bu, tüm bölgeyi etkileyebilecek öyle komplike bir proje olabilir ki, Pkk`nin harcanması, artıları göz önüne alındığında kullanıcıların (ya da faydalananların) kolaylıkla karar verebileceği bir durumdur.
Önce verilerimizi ortaya koyalım.
Suriye`de alanda beş ana aktör bulunmaktadır: Baas yönetimi, Pyd`nin silahlı birimleri, Özgür Suriye Ordusu bileşenleri, İslami kesimin silahlı grupları, Işid… Türkiye, daha çok ÖSO`ya, kısmen de İslami kesime destek vermektedir. İran, Pyd ve Baas`a destek vermektedir ki, Pyd de son açıklamalarında Baas ile olan birlikteliğini açıkça ilan etti. Amerika, ÖSO`nun bir kısmına ve Pyd`ye destek vermektedir.
Pkk-Pyd`nin hem İran hem de Amerika ile müttefik olması vazgeçilemez olduğunu düşünmesindendir. Ama Amerika, Türkiye ile yaptığı ve üslerin açılması ile sınırlı olmadığı anlaşılan anlaşmasından sonra kolaylıkla Pyd`yi harcayabilecektir.
İlk planda yapılması planlanan şey Suriye`nin Işid`den temizlenmesidir. Oluşacak boşluk Türkiye`nin destekleyeceği gruplar tarafından doldurulacaktır. Oluşturulacak “Güvenli bölge” ile hem Baas karşıtı gruplara Suriye içinde açık destek verilecek hem de Pyd kantonlarının birleşmesinin önüne geçilecektir. Baas`a yapılacak baskılarla ya küçük bir alana yerleşmesi sağlanacak ya da Esad`sız; ama yine Baas`ın ruhunu taşıyan bir hükümetin Suriye`ye hakim olması sağlanacaktır. Her hâlükârda hedeflenen şey bölgenin İran etkisinden çıkarılması sonucunu ortaya çıkaracaktır. Tabii bölgesel dinamiklerin bu projelere nasıl tepki verecekleri meselesi de ayrıca üzerinde durulması gereken konulardandır.
Gelelim Pkk meselesine…
Devlet, Pkk`ye karşı içerde polis ve jandarma operasyonları, dışarda ise hava bombardımanları ile sonuç almaya çalışmaktadır.
Peki, bu işin sonu nereye varabilir?
Kandil ve diğer kamplara yapılan yoğun bombardıman Pkk`yi iki seçenekle karşı karşıya bırakacaktır. Ya Kandil`in diğer yanı olan İran tarafına geçecek ki, bu durumda uluslararası desteği kaybedecek ve Türkiye`nin iç operasyonlarda eli güçlenecektir. Ya da güçlerini Rojava`ya kaydıracak ki, bu durumda da farklı bir tablo oluşacaktır. Pyd`yi terör örgütü olarak görmesine rağmen kendisine hiçbir saldırıda bulunmadığı için müdahale edemeyen Türkiye, Pkk`nin Rojava`ya geçmesiyle tutumunu açıkça değiştirecektir. “Pkk`ye müdahale” adı altında Rojava`ya yapılacak operasyonlarda Pkk ve Pyd`nin tümü hedef haline gelecektir. Amaç, örgütü yoğun bir şekilde baskı altına almak ve uluslararası alanda tecrite zorlamaktır. Türkiye`nin operasyonlarına Baas karşıtı Suriye güçleri de destek vereceği için Pkk`nin işi biraz daha zorlaşacaktır. Bir de o esnada devreye Rojava`da Pkk muhalifi olan ve Barzani tarafından eğitilen ENKS peşmergeleri girebilir. Aslında Pkk`nin Irak Kürdistan`ından çıkarılması sürecinde de Barzani`nin aktif olarak katılması ihtimal dışı bir şey değildir.
Peki, Suriye üzerinde etkili olan bir Türkiye, Amerika`nın işine gelmekte midir?
Aslında Amerika, hâlihazırdaki siyasetinden dolayı Türkiye`den memnun değildir; ama siyasi gelişmelerden yola çıkarak güçlü hükümetlerin döneminin bittiğini ve koalisyonların da her hâlükârda kendisine muhtaç olacağını bilmektedir.
Bunlar olası senaryolar ve hesaplar; ama bir de Allah`ın hesabı vardır.
“… Onlar tuzak kuruyorlardı (ama) Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Enfal/30)