Ramazan ve Mazlumiyetimiz
Oruç, Rabbimizin emridir ve Allah orucu kalbinde iman olan herkese sevdirmiştir. Uzun günlere ve sıcak mevsime rağmen Ramazanın feyz ve bereketinin farkında olan Müslümanlar onu sevinçle karşılar ve huzurla geçirirler.
Müslümanlığı Ramazan ayına hasreden, Ramazanın dışında diniyle bağları son derece zayıf olan kesimleri kastetmiyorum.
Ramazan, rahmet ve bereket ayıdır; ancak zalimler Müslümanların içini yakmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Gün olmuyor ki, bir beldede sırf Müslüman olduğu için zulme uğrayan birilerini duymayalım. Arakan, mazlum ve çaresiz olarak Ramazan`ı karşılarken zulüm diyarından ayrılmak isteyenlerin dramı yaşanıyor. Budist çeteler arkalarına aldıkları devlet gücüyle ümmetin bu sahipsiz topluluğuna karşı insanı insanlığından tiksindirecek fiillere imza atıyorlar.
Ve Doğu Türkistan…
Dinsiz Çin devletinin yaptıkları tahammül sınırlarını çoktan aşmış durumda.
Hiçbir değere inanmayan vahşi komünistler, değer ve inançlarına bağlı bir halka karşı vahşette sınır tanımıyorlar.
Oruç tutmak ve bu şekilde Allah`ın emrini yerine getirmek isteyen mazlumlar eziyete uğruyor, orucu bozmaya zorlanıyorlar.
Çocuklar ve kadınlar bile vahşi işkenceler ile katlediliyor.
Evlerde Kur`an ve seccade bulundurulması bile suç olarak kabul edilebiliyor.
Orucumuza, namazımıza, Müslümanlığımıza tahammülleri yok!
Kimi zalimler teravihleri yasaklıyor, kimileri Ramazan`da Cuma namazı için toplanmayı…
Siyonist katillerin de iftar coşkusunu yaşamak isteyen Müslümanlara tam da o saatlerde bomba yağdırdığı çıkıyor ortaya.
Ve işte Firavunların hakimiyetindeki Mısır…
Kukla yargıçların uyduruk gerekçelerle verdiği idam cezaları Bel`am taifesi tarafından onaylandı; ama izzetli Müslümanlar boyun eğmeyeceklerini haykırdılar.
Coğrafyamızın seçkin değerleri hakkında idam kararları verildi.
İzzetli Müslümanlar, Müslümanca duruşun en parlak örneklerini sundular.
İhvan rehberlik konseyi başkanı Muhammed Bedii, “Hiç kimseden af dilemem. Ölüm emri yeryüzünden değil, gökyüzünden gelir” dedi.
Bangladeş`in Seyyid Kutub`u olarak bilinen Muhammed Kamaruzzaman, idam edilmeden önce şunları söylemişti: “Duam şudur ki benim hayatımın karşılığında halkım bu zalimlerin zulmünden kurtulsun inşallah!”
Muhammed Biltaci de Firavunun kuklalarını sarsan sözler söyledi. O Biltaci ki, kızı Esma firavunun insafsız askerleri tarafından hedef gözetilerek vurulmuş ve şehid edilmişti.
Zalimler zalimliklerine devam ettiler ve ediyorlar.
İçimizden devşirdikleri uşakları aracılığıyla da bazen kan dökmeye bazen de ahlaksızlıkları yaygınlaştırarak bizi huzursuz etmeye gayret ediyorlar.
Ramazanlarımızı, bayramlarımızı acılarla doldurarak şeytanlarını memnun ediyorlar.
Ama nafile.
“Allah nurunu tamamlayacaktır.”
“Allah, mü`minlerin (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkâr edenlerin velileri ise tağut`tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.” (Bakara/257)
Nuru isteyen Allah yolunda yürür ve Allah dostlarının izini takip eder.
Bediuzzaman da Şeyh Said de hayat ve mücadeleleriyle nurlu yolun öncüleri olmuşlardır.
Kıyam ve davet önderleri olarak karanlıkların bitmesi için çaba harcamışlar, geriye kıymetli bir miras bırakmışlardır.
Şahadet yıldönümü vesilesiyle Şeyh Said ve aziz dostlarını rahmetle anıyor ve katillerini Allah`ın gazabına havale ediyorum.
Ve çirkef ve rezil projelerin devreye sokulduğu bu zamanda Şeyh Said`i ve görkemli kıyamını hatırlatan tüm kardeşleri de selamlıyorum.
Rabbim Ramazanı hepimize uyanış, ümmete kurtuluş vesilesi kılsın.