• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Amerikan siyasetinin 2001 sonrası tepkisel davranışlardan dolayı öngörülebilir hale geldiğine dair ciddi iddialar var. Yani proaktif görünümde büyük bir prestij kaybı söz konusu.

Bu konuda sorumluluğu tümüyle ne Demokratlara ne de Cumhuriyetçilere atmak doğru değil.

Bush’un bağıra çağıra yaptıklarını, Obama “ev zencisi” kompleksiyle daha da ileri götürdü. Trump, Kudüs’ü başkent olarak kabul ederken, Biden, büyük bir soykırımın ortağı olarak tarihe geçti.

Trump’ın “çok masraflı oluyor” diye Ortadoğu’dan asker çekme kararını eleştiren Demokrat muhalefet döneminde Afganistan’dan askerler çekildi, hem Afganistan’da yönetim hem de götürülmesi daha masraflı olan ve tahrip edilme imkanı bulunmayan çok miktarda malzeme Taliban’ın eline geçti.

Son 20 yıllık veriler ortadayken Trump’ın gelişiyle Filistin’de durumun daha da kötüleşeceğini zannetmek pek doğru olmaz.

Evet, Amerikan seçimlerinde yine “kim daha çok Siyonist?” tartışması yaşandı ve Trump, “Ben olmazsam israil 2 yıl içinde çöker” gibi sözlerle Siyonist lobilerden ve Yahudi sermayesinden destek bekledi; ama beklentisi boş çıktı.

Trump tüm Yahudi yanlısı söylemlerine rağmen Yahudilerden istediği desteği alamadı. ABD basını Amerikan Yahudilerinin yüzde 78’inin Trump’a karşı rakibi Harris’i desteklediğini söylüyor. Trump’ın zafer konuşmasında Müslümanlara, Hispaniklere teşekkür ederken Yahudileri zikretmemesi herkesin dikkatini çekmiş. Her zaman Demokratlara destek veren Amerikan Müslümanlarının bu seçimde Trump’a desteklerini açıkladıklarında Gazze ve Ukrayna savaşlarını bitirmesi yönünde çağrı yapmaları da dikkat çekiciydi. İslam düşmanlığı konusunda iki aday arasında söylemde varsa bile uygulamada bir fark yoktu ve buna rağmen tercih açıklanmıştı. Gelenin gideni aratması da elbette ihtimal dahilindeydi.

Biden’in, israil muhalefetine yakın durduğu, Netanyahu’dan pek hazzetmediği bilinen bir şey. Trump’ın ise Netanyahu’ya ve siyasetine yakın olduğu iddiası çok doğru değil. Evet, Amerika’da resmi kayıtlarda olmayan bir yasadır “israilin güvenliğini” kırmızıçizgi olarak kabul etmek; ama Trump’ın maddi olarak karşılığını almadan Siyonist rejime 14 aydır verilen silah ve mühimmatın devamını getirmesi pek ihtimal dahilinde değil. Yani Amerika’da Trump ile Netanyahu arasında Siyonist teröristlerin Gazze’de işlediği melanetler üzerinden değil; ama maddi ilişkiler üzerinden bir gerilim yaşanabilir. Hatta Trump, Gazze’nin tahrip edilmesine devam edilmesi, soykırımın sürdürülmesi için gerekli kaynağın bir kısmını Avrupa’ya bir kısmını da Körfez’e yüklemeye çalışabilir ki, bu daha farklı ve beklenmedik krizlerin ortaya çıkmasına neden olabilir.

Netanyahu’nun tepkilerin ve eylemlerin dozunu artırması beklenen israil ve Amerikan muhalefeti karşısında ayakta kalma şansı yok gibi ve o da bunun farkında. O yüzden ocak ayındaki devir teslime kadar elini güçlendirmek istiyor. Önümüzde bölgede yeni çatışma ve çekişme alanlarının ortaya çıkma ihtimalleriyle dolu kritik 2 ay var.

Yazarın Diğer Yazıları