HERKES PAYINI ALACAK
Terör rejimi katliamlarına yenilerini eklemeye devam ediyor.
Sabah Namazı Katliamı katliam zincirinin sadece son halkalarından biridir.
Amerika’nın bazen ikircikli gibi görünen açıklamaları savaş sonrası gündeme getirilmesi muhtemel olan “savaş suçları” suçlamalarına karşı savunma dosyasını boş bulundurmama çabasından başka bir şey değildir. Avrupa’dan yükselen ve dozajı artan tepkiler ise asıl karar vericileri etkilememektedir. Mesela Rusya’ya karşı atılan fiili adımlar, Ukrayna’yı ağır ve yasaklı silahlarla donatmaya kadar giderken, terör rejimine yönelik kınama açıklamaları bile HAMAS’a suçlamalarla beraber zikredilmektedir.
Ortada bir savaş yok ve herkes bunun farkında!
Küçücük bir alanda kıstırılmış insanlar oradan buraya sürülmekte, sığındıkları yerler en vahşi bombardımanlara uğramakta.
10 ayı aşkın bir zamandır tüm insani ve ahlaki kurallar yerle bir edilmekte ve tüm dünya buna şahitlik etmekte…
İşgalci terör rejiminin saldırılarının başlamasından bu yana defalarca hastaneler vuruldu ve gerekçe olarak altında tünellerin olduğu iddia edildi; ama bu iddialar her seferinde yalan çıktı. Öte yandan sığınak olarak kullanılan, bazıları UNRWA'ya, bazıları da Filistin Eğitim Bakanlığı'na ait okullar işgal ordusunun havadan bombardımanı bir yana kara harekâtı sırasında topçu füzeleriyle doğrudan hedef alındı. Buldozerlerle enkaza çevrildi, fakat bununla da yetinilmedi, enkazın bir tarafına sığınanlar defalar kez hedef alındı. Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi’nin aktardığı bilgilere göre 300 günü aşkındır süren savaş boyunca işgalci terörist rejim, 450'den fazla okul ve üniversite binasını hedef aldı. Bunların üçte birinden fazlası tamamen, üçte ikisi ise kısmen yıkıldı.
Rakamları öylesine okuyarak geçmemenizi, bir daha, bir daha okumanızı öneririm.
Zannedildiği gibi ilk anlarda saldırı yapıldıktan sonra farklı savaş yöntemlerine başvurulmadı.
İşgalci terörist rejim arkasına Amerika ve İngiltere’nin tüm teknolojisini alarak uydulardan gözetleyerek, son teknoloji İnsansız Hava Araçlarıyla izleyerek Gazze’nin zaten her noktasını görebilmesine rağmen bu vahşi katliamları gerçekleştiriyor.
Bir bölgeden insanların çıkmasını istediğinde onların hayatını kaybetmesinden çekindiği için, yani insani kaygılarla bunu yapmıyor. Sürekli göç ettirerek aşağılıyor, göç esnasında yine vuruyor.
İşgalci terörist rejim, temmuz ayında Gazze Şeridi'nin merkezinde, çoğu evlerini kaybetmiş yüzlerce yerinden edilmiş Gazzeli ailenin barındığı sekizden fazla okulu doğrudan hedef aldı.
İnsanlar kısmen yıkılmış da olsa okul olduğu belli olan bu yerlere sığınma ihtiyacı hissediyor çünkü işgalci teröristler tarafından savaşın başlamasından bu yana Gazze Şeridi'nde 400 binden fazla saldırıya hedef oldu. Bunların neredeyse yarısı tamamen yıkıldı ve bölge sakinleri, okullara ya da yerinden edilmiş insanlarla ve çadırlarıyla dolup taşan sokaklardaki, kaldırımlardaki ve deniz kıyısındaki çadırlara sığınmak zorunda kaldı. Ve insanlıktan bir parça bile nasibi kalmamış olan vahşi soykırımcı teröristler, güvenli bölgeler olarak belirledikleri ve Gazzelilere buralara gitmeleri talimatı verdikleri alanların içindeki çadırları birçok kez ağır füzelerle kasıtlı olarak hedef aldı.
Allah’ın “Davut ve Meryemoğlu İsa diliyle lanetlediği” topluluğun izinden gittiklerini övünerek söyleyenler, bütün sınırları aştı, işlenmedik zulüm bırakmadı.
Zalimler, destekçileri, sessiz kalanlar, zulme mazeret bulmaya çalışanlar ve mazlumların safında yer almayanlar…
Herkes bu lanetten kendi payına düşen kadarını alacak.