Kudüs Kılıcı’ndan Mescid-i Aksa Tufanı’na
Bundan 1,5 yıl kadar önce yine yoğun bir şekilde Filistin’deki İslami Direniş ve Mescid-i Aksa konuşuluyordu.
Gazze’den işgal altındaki topraklara, özellikle Tel Aviv ve Kudüs’teki bazı hedeflere roket atışları yapıldı.
Uzun süredir şahit olunan şey, işgalci teröristin Avrupa’dan gelen “endişeliyiz” açıklamalarını dikkate almadan “yerleşim” adı altında işgal politikasını yaygınlaştırması, Amerika’nın da desteğini alarak ilhak açıklamaları yapmasıydı. Batı Yaka’da hemen her gün infaz edilen siviller artık medyada da yer bulmamaya başlamıştı. Hatta Şirin Ebu Akile gibi 25 yıllık gazeteci bile “hedef gözetilerek” öldürülünce Batı’daki suskunluk ikiyüzlülüğün zirve görüntülerindendi.
HAMAS, 10 Mayıs 2021’deki operasyona “Kudüs Kılıcı” adını verdi.
Kudüs Kılıcı Harekatı, işgalci teröristlerin Mescid-i Aksa'yı hedef alan alçakça baskınlarının ve Şeyh Cerrah Mahallesi'nde ikamet eden Filistinlilerin evlerini yıkıp burayı tahliye etmeyi amaçlayan saldırılarının artması üzerine İzzettin Kassam Tugayları'nın, füze saldırısı gerçekleştirmesiyle başladı.
İlk anda işgalci teröristlerin çok güvendikleri “Demir Kubbe”nin tam bir koruma sağlayamadığı görüldü ve silahsız siviller karşısında aslan kesilen işgalcinin kalbine korku düştü.
İlk şoklar atlatıldıktan sonra İslami Direniş hareketlerinin savaş kabiliyetlerindeki yükselişin değerlendirmesi yapılmaya başlandı.
10 gün kadar sürdü “Kudüs Kılıcı” operasyonu.
İslami Direniş moral üstünlüğünü eline aldı. Ateşkesi isteyen işgalci teröristti ve devreye aracılar koymuştu. Kassam Tugayları, operasyon boyunca Tel Aviv için 22.00 ve 24.00 saatleri arasında ateşkes uygulamış ve halka o saatlerde dışarı çıkabileceklerini söylemişti.
Ebu Ubeyde, işgalci teröristi derinden sarsan “Kudüs Kılıcı” operasyonu sonrası şunları söylemişti:
“Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın yardım çağrılarına cevap vermediğimiz takdirde varoluşumuzun bir anlamı olmayacaktır. Uzun yıllar boyunca biriktirdiğimiz güç, Filistin'deki topraklarımızı ve halkımızı korumak içindir.”
Evet, aradan 1,5 yıl geçti ve bu süre içerisinde aralıklarla Gazze bombalandı, Batı Yaka’da ve Kudüs’te infazlar gerçekleştirildi. Mescid-i Aksa defalarca baskına uğradı ve Siyonistler necis ayaklarıyla hürmetini çiğnediler.
7 Ekim sabahı Kassam’ın mücahitleri işgal altındaki topraklara yönelik “Aksa Tufanı” harekatını başlattı.
“Kudüs Kılıcı”ndan “Aksa Tufanı”na geçiş önemli bir aşamadır ve tüm dünya buna şahitlik etmektedir.
Operasyonlar öyle hızlı ve vurucu bir şekilde gerçekleşiyor ki, medya bunu takip etmekte zorlanıyor.
Dünyanın dördüncü büyük silah gücüne sahip olan ve ürettiği silahları birçok ülkeye satan işgalci çete, o kadar kendinden emin, o kadar kibirliydi ki, böyle bir operasyonu akıllarının ucundan bile geçirmemişlerdi.
Etkili silahları vardı, güçlü orduları ve zengin ülkelerden çok sayıda destekçileri…
Körfez’in kral ve emirleri “ayak bağı olan Filistin’i” bir tarafa bırakmış, “normalleşmenin” sınırlarını genişletmekle, işgali ve işgalciyi meşrulaştırmakla meşgul olmaya başlamışlardı.
Daha önce cinayetlere ve Aksa baskınlarına tepki gösteren, yapılanlar için “terör” diyen Erdoğan bile “Terörist elebaşı” ile görüşüyordu.
Netanyahu adındaki “terörist elebaşı” içerideki muhalefeti susturmak için “Gazze’ye kara harekatı”ndan söz ediyordu.
İşte AKSA TUFANI tam da bu sırada başladı.
“Mescid-i Aksa Tufanı”nın başladığını ilan eden Ebu Ubeyde, işgalcinin çöküşünü şöyle ifade etti:
"Yıllardır halkımıza zulmeden kâğıttan kaplan, mücahitlerimizin gözü önünde çöküyor.”
“İsrail çok ağır saldıracak”, “Gazze yerle bir olacak”, “HAMAS elindeki işe yaramaz roketlere mi güveniyor?” diyenlere en iyi cevabı Gazze halkı veriyor.
Yıllarca her taraftan abluka altına alınmış, insani ihtiyaçlarının görülmesi ve ilaç temini için bile insani tüm değerlerden yoksun işgalci teröristlerin iznine ihtiyaç duyulan, özellikle Ramazan aylarında ve bayramlarda bombalarla “küçük sevinçleri” bile engellenen bir halkı ölümle tehdit etmek ne kadar aptalca!
Ölümü beklemektense izzetle direnişi seçtiler.
Mescid-i Aksa Tufanı’nın aziz yiğitlerine selam olsun!