• DOLAR 34.578
  • EURO 36.397
  • ALTIN 2917.618
  • ...

Batı solu “özgürlükçülük” adı altında tüm değerleri değersizleştiren liberallere yaklaşarak kimliksizleşmeyi, kişiliksizleşmeyi peşin peşin kabul etti. İçlerinde taşıdıkları “gizli faşizm” ile de tüm insanların aynı şeylere saygı duyması, aynı şeyleri beğenmesi, aynı şeyleri kınaması gerektiği gibi bir fikri sabite sahip oldular.

Fransa’da yayın yapan Hebdo gibi paçavralar, İslam’ın değerlerine ağır hakaretlerde bulunduklarında, sol, Müslümanların tepkisini anlamsız buldu.

Müslümanların da kendileri gibi, inanç, ahlak, aile gibi değerlerden soyutlanmasını istiyor, hatta “dinde reform yapılması gerektiğini” söyleyip Müslümanlara akıl vermeye kalkıyorlardı.

İslam dünyasının kompleksli münevverleri de söylenenleri şerh etmeye çalışıyor, arada bir “biz adam olmayız” tarzı sözler sarf ediyor, Batı’dan gelen küçük iltifatlarla mutlu oluyordu.

Hakarete uğrayan biziz, mescitleri saldırıya uğrayan, sürekli tehdit edilen, taciz edilen biziz; ama yine de Batı’dan atılan bir küçük adım karşısında heyecanlanmamız ve Batı’nın büyüklüğünü itiraf etmemiz gerekiyormuş.

Bir örnek üzerinden gideyim…

Bir süredir Danimarka ve İsveç’te devlet denetiminde, devlet korumasında Aziz Kur’an’a saldırılarda bulunulmaktadır.

Eylemi gerçekleştiren insan kılıklıya bırakın müdahale edilmesini, sözle tepki gösterenler bile uyarılmakta, polis tarafından gözaltına alınmaktadır.

Danimarka hükümeti, yaşanan insanlık dışı saldırı için değil, bunun oluşturacağı güvenlik riskine karşı adım atmak zorunda kaldı. Yasal bir düzenleme ile alçakça saldırıların “açık alanda” yapılmasının suç olduğuna karar verdi.

Birileri heyecana kapıldı ve bakın neler yazdı:

“Danimarka hükümetine, Danimarka'daki tüm Müslümanların imzasını taşıyan bir teşekkür notu gönderilmelidir. Ayrıca,

Oradaki Müslümanların da kendi toplum normlarına saygılı olmaları gerekiyor. Bu ülkelerde sahip olunan özgürlüklerden, diğer inançlara sahip insanlar da kendi ana topraklarında da yararlanabilmektedir.”

Tam anlamıyla rezalet!

Tam anlamıyla bir akıl tutulması!

Pakistan’da bir kilisede Kur’an’a hakaret edildiğine dair haberler yayılınca Danimarka ve İsveç’te yaşananların da öfkesiyle Müslüman halk galeyana geldi ve kiliseye saldırdı.

Sonrası mı?

Saldırıyı gerçekleştirenlerden 500’e yakın kişi yakalandı ve sorgulandı.

İster kompleksli zihin yapısı deyin, ister görevlerini yapmışlar deyin neticede ortada bir tablo var.

Peki, şimdiye kadar İslam dünyasında kaç tane kilise saldırıya uğradı?

Avrupa’da son birkaç yılda mescitlere yönelik binlerce saldırı söz konusu ve Avrupa devletleri buna karşı ciddi hiçbir önlem almadılar, almıyorlar.

İnsanlıktan biraz nasibi olanın ortada Yeni Zelanda’da yaşanan camiye yönelik vahşi katliam gibi bir örnek olduğundan dolayı İslam Dünyasına söyleyecek hiçbir sözü olamaz.

Kompleksli Müslüman tiplere Danimarka konusunda Müslüman gazeteci Robert Carter çok güzel bir cevap verdi:

“Pek çok Müslüman, Kur’an'ın yakılmasını yasaklayacak kanun değişikliği haberinin ardından içgüdüsel olarak Danimarka hükümetine "teşekkür etme" fikrine sıcak bakıyor.

Şu sebeplerden dolayı Müslümanların herhangi bir teşekkür göndermesi gerektiğini düşünmüyorum:

-Kanun henüz değişmedi

2-Saygı, başlangıçta norm olmalıdır

3-Danimarka'nın değişimin nedeni Müslümanları önemsemesi DEĞİL, Müslüman Dünyasını bir tehdit olarak görmesidir (İslamofobik terörist kinayeleri)

4- Danimarka, kitap yakan aşırılıkçı nefret vaizlerini platforma çıkardığı için hiçbir zaman özür dilemedi.

Danimarka hükümeti sıfır teşekkürü hak ediyor!”

İzin veren kendileri,

Alçak saldırganı korumaya alan kendileri,

Yetmedi, sözlü olarak tepki gösterenlere engel olanlar bile kendileri.

Ve biz kalkıp insani, ahlaki, vicdani hiçbir değere sahip olmayan, sadece güvenlik ve ekonomik nedenlerle yasal düzenleme yapanlara teşekkür edecekmişiz öyle mi?

Bu kompleks, solun sefaleti ile yarışır.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları