• DOLAR 34.567
  • EURO 36.267
  • ALTIN 2917.754
  • ...

Bir Kızılderili atasözü var: “Eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir” diye.

Özellikle bir dönem için geçerli bir söz.

Günümüzde Afrika söz konusu olduğunda aynı sözü Fransa için söylemekte bir beis yok.

Afrika’da karışıklığın, çatışmanın, darbelerin, hukuksuzlukların olduğu yerlerde mutlaka Fransa ve onun işbirlikçileri vardır.

Çad Ordusunun, ‘Sudan sınırında Fransız askerlerini yakaladığına’ dair açıklaması duyulduğunda belki de birçok kişi şaşırmıştır.

Öyle ya Sudan gibi iki büyük askeri gücün çatıma alanına dönmüş olan bir yerde Fransız askerlerinin ne işi var?

Aslında bunu anladığımızda Afrika’yı ve Avrupa’nın sömürge politikasını da kısmen de olsa anlamış oluruz.

Fransa, Afrika’da her zaman etnik ve dini çatışmadan faydalanmıştır. Güçlü ve halkının çıkarlarını önceleyen liderlerin varlığı Fransa için tedirginlik sebebidir.

Mali’den ayrılmak zorunda kalmasından sonra birçok Afrika ülkesinde protestoların ve tepkilerin muhatabı oldular.

Kendilerine yakın askerlere darbeler yaptırdılar.

Kuzeyde ise müdahale biçimleri sürekli farklı oldu.

Libya’da ABD ajanı Halife Hafter’e destek verirken Putin’in özel ordusu Wagner’le, Darfur bölgesinin katliamcıları Canvacit milisleriyle yan yana gelmekte bir beis görmediler.

Çatışmalarda hangi tarafın üstün olduğu fark etmiyordu, çünkü her hâlükârda Libya petrolü neredeyse bedava gibi bir fiyata Fransa’ya gidiyordu.

Tunus’ta istediklerini sivil bir diktatöre yaptırdı Fransa.

Boykot sonrası halkın yüzde 10’unun bile desteğine sahip olmadığı ortaya çıkan Kays Said, Fransa güdümündeki ordunun desteğiyle hukuk cinayetleri işledi, siyaseti tümüyle tek adam diktatörlüğüne göre dizayn etti.

Kays Said’in medya, sendikalar ve sivil toplum üzerinde kurduğu baskılar konusunda nedense bir kere bile Fransa’nın “demokratik vicdanı” sızlamadı.

Ekonomik ve kültürel alanda sömürünün devamı için bölge siyasetlerinin sürekli içinde oldu Fransa.

Çad-Sudan sınırında Fransız askerlerinin bulunması bölgedeki kaotik ortamın biraz daha alevlendirilmesi hedefinden başka bir şey değil.

Mali’nin altın madenleri üzerinde hakimiyeti sona erdiğinden dolayı içi yanan Fransa, öyle görünüyor ki, HDK ve Hemeti üzerinden Sudan altınlarına çökmek istiyor. Sudan halkı arasında bir karşılığı olmayan Hemeti de Sudan Ordusunun “Radikal İslamcıların” kontrolünde olduğunu söyleyerek Batının ve özellikle de Fransa’nın fiili desteğini talep ediyor. Ve öyle görünüyor ki hem Batının hem de Körfez’in desteğini almış Hemeti.

Yalnız ortada çok büyük bir çelişki var.

Ömer el Beşir, Küresel emperyalist şebekenin istekleri doğrultusunda karar veren göstermelik mahkemelerde “Darfur’da yaşanan katliam”dan sorumlu tutuluyordu. Hatta darbeden sonra batıdan ısrarlı bir şekilde Beşir’in uluslararası mahkemelere teslim edilmesi çağrıları yapılıyordu. Türkiye’deki “fondaş medya” da Beşir hakkında aynı iddiaları ortaya atıyor ve ondan katil diye söz ediyordu.

Oysa Darfur bölgesindeki katliamların sorumlusu Cancavit milislerinin başındaki kişi olan Hemeti idi.

Hemeti, Beşir’e karşı gerçekleştirilen darbeden sonra nasıl bir dezenfektan ile temizlenmişse bir anda Sudan’a demokrasi getirecek olan kişilerin önde gelenlerinden sayılmaya başlandı. Katliamcılığı hiç gündeme gelmedi. Herhalde Fransa ve ABD’nin istekleri doğrultusunda hiçbir sınır tanımadan cinayetler işleyen katillerden oluşan Cancavitleri Hafter’in emrine verdiği ve Libya’da çok sayıda katliama imza attığı için “muteber kişi” derecesine yükseltildi.

Görünen o ki, Fransa bölgeden kendi isteğiyle ayrılmayacak.

Cezayir, Mali, Nijer, Burkina Faso ve Çad’da yükselen tepkiler, halkın ve aydınların sömürge politikalarını sorgulaması diğer bölgelerdeki işbirlikçileri de zor durumda bırakacak.

Ve Fransa her kaybettiğinde kaos ve katliamların önünün açılması için adımlar atmaya devam edecek.

Ruanda’daki büyük katliam ve Fransa etkisi unutulmadı; ama Afrika’nın mazlum halkları yenilerine de hazırlıklı olmalıdır.

Temennimiz süreçlerin en az zayiatla atlatılmasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları