Araplar normal, Siyonistler anormal
Siyonist işgalci ile normalleşme adımları atıldığında Arap halklarında büyük bir tepki ortaya konulmadı.
Tepki vermesi beklenenler İhvan, solcular ve milliyetçilerdi; ama zaten sol liberalleşmiş, milliyetçiler dönüşmüş, İhvan ise şiddet ile bastırılmıştı.
Arap medyası, emir ve kralların talimatı ile Filistin’deki İslami direniş hareketlerini önce terörist ve bozguncu olarak ilan etmiş, ardından “Araplıklarını sorgulama” yoluna gitmişti.
Ama hiçbir şey yolunda gitmedi.
İşgalci rejimin başına bir “faşistler koalisyonu” geçince katiller içlerinde gizlediklerini açık açık dile getirmeye, işgali yayarak normalleştirmeye çalıştılar. Ne uluslararası sistemin tolere edebildiği sınırlarda kalabildiler ne de vahşi cinayet ve infazlarda sınır gözettiler.
Mescid-i Aksa’ya yönelik alçakça saldırılarda artış yaşanırken, kimi işgalci yöneticiler “Gazze’nin işgalinden” söz ettiler. Hatta o kadar gözleri döndü ki, “dostlarını” bile zor durumda bırakmaktan çekinmediler.
BAE Devlet Başkanı Bin Zayid'in üst düzey danışmanı Haldun el Mubarek, işgal atındaki toprakları ziyaretinde bazı işgalci rejimden bakanların ve milletvekillilerin şiddeti teşvik ettiğini belirtirken, şiddetin normalleşme anlaşmasına zıtlık teşkil ettiğini vurguladı.
İsrailli bakanların şiddeti teşvik eden açıklamalarının bölgesel istikrarı tehdit ettiğini savunan El Mubarek, israil hükümetinin eylemlerinin BAE ve diğer Arap ülkelerle "daha fazla ilerlemeyi" de tehdit edeceğini belirtti.
Benzer bir gelişme de Ürdün’de yaşandı.
Ürdün parlamentosu, israilli aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in eylemlerini protesto etmek amacıyla hükümetten israil büyükelçisini ülkeden sınır dışı etmesini talep etmek için oy kullandı.
Smotrich’in Paris’te yaptığı bir konuşmada arkasında yer alan harita, Ürdün ve işgal altındaki Batı Yaka’yı, israil'in bir parçası olarak gösteriyordu.
Bundan kısa bir süre önce Cenin’de mülteci kampını basan işgalci çetenin 6 kişiyi katletmesi üzerine Mısır Dışişleri de bir kınama mesajı yayınlamıştı.
Arap halklarında sessiz bir öfke birikmesinin oluştuğu tahmin ediliyor ki, bu da yönetimlerin işgalci terör çetesine seslerini yükseltmesine neden oluyor.
Öte yandan Netanyahu’nun faşist ortaklarıyla beraber meclisten geçirdiği ve birçok alanda yargı kurumlarını etkisizleştirdiği için tepki çeken düzenlemelere karşı, Siyonist kamuoyundan da protesto gösterileri yapılıyor. Bu düzenlemenin Netanyahu’nun kendini “dokunulmaz” kılmaya yönelik olduğunu ve ülkenin “dikatörleşmeye” doğru gittiğini öne süren özellikle solcu muhalifler “iç savaş” tehdidinde bile bulunmaya başladılar.
Araplar’ın “normali” öyle görünüyor ki, ellerinde patlayacak, çünkü muhatapları son 70 yıldır hiç normal insani ve ahlaki duruşlar sergilemedi. Katiller, katilliklerinden taviz vermedikleri için zilleti kabul ederek “normalleşme” adımları atan özellikle Körfez emirlikleri, anormalliğin kitabını yazan çete karşısında adımlar atacak mı yoksa zilleti içselleştirip yeni argümanlar mı geliştirecek, önümüzdeki günlerde göreceğiz.